23. Bölüm

15.3K 859 83
                                    

"Eğer bu hostes bir daha yanımızdan geçip, sana gülümserse... Cidden bu sefer üzerine atlayacağım!" diyorum yanımdaki adama!

Kaya hafifçe gülüp "Bebeğim sakin olur musun? Yani işini yapıyor kız," diyor.

Ah ne kadar naziksin sen öyle!

"İşi bir tek sana gülümseyip, 'bir ihtiyacınız var mı' demesi herhalde!"

Kaya gülümseyip bana yaklaşıyor ve yanağımdan öpüyor. Sonra da dergisini okumaya devam ediyor.

Bak yine geliyor! Hey Allah'ım ya! Bakma kızım ne bakıyorsun! Tamam anladık hoşlandın ama yani yanındaki bostan korkuluğu değil herhalde!

İstanbul'a dönüyoruz. Aslında Kaya ve Oğuz düğün akşamı dönmek istediler ama ben o kadar yorgundum ki kulaklarımı kapatıp, onları teyzemlere gelmeyi ikna ettim. Tabii Cemoli'nin payı da büyük. Ben giderek bu kıza daha fazla mı lakabıyla seslenmeye başladım?

Her yanımdan yorgunluk akıyor gerçekten... Ela'yı idare etmek ayrı bir dert, kendini düğün öncesine ve düğüne motive etmek ayrı bir dert. Neyse ki ben gelmeden önce şu çeyiz işini halletmişler. Yani gidip eşyaların içerisinde kaybolmak istemezdim. Zaten sürekli ağlaşmalarından sıkıldım, bunaldım. Üstelik bir de annem bana gözleriyle 'darısı başına' mesajları atıp durdu. Bekârlığa veda gecesinde gülüp eğlendik. Tabii kına gecesinin sabahında yaşanan kurşun dökme merasimi cidden komikti. Annem Kaya ve bana kurşun döktürme taraftarıydı. Ama Kaya katiyen karşı çıktığını kaş göz işaretleriyle belli ettiği için oturup izlemekle yetindik.

Aynı günün akşamı ağlayıp zırladık ve yine ertesi akşam yani düğün günü hem eğlendik hem ağladık. Cidden çok garip bir duygu... Şimdi arkadaşlarımın düğünü falan da oluyordu ama ne bileyim, ben kısa süreli kalıyordum. Ama en yakının olunca maalesef öyle bir şey yapamıyorsun. Tuvalete bile gitmene izin vermiyorlar. Düğün günü tam bir buçuk saat tuvaletimi tutmuştum. Tabii bir de şöyle bir şey olmuştu; ben ev sahibi pozisyonuma ne zaman geçsem, Kaya yalnız kalmıştı. Tabii ne zaman yalnız kalsa başka kızlar tarafından göz hapsine alınmıştı. O sırada annem ve Kaya arasında kalmıştım. Yani ya gidip, Kaya'nın yanında oturup herkese 'bu benim, başka kapıya' diyecektim ya da gelen misafirlere 'hoş geldiniz' diyecektim! Aslında bana ne deyip işin içinden çıkmak en kolayıydı da ama annem ve teyzem, malum... Beni pek severler!

Misafirler bitmek bilmemişti ve Kaya tüm o süreç boyunca bana masum kediler gibi bakmıştı. Tam yanına gidecekken, eniştem Ela'ya baksana deyip gelin odasına yollamıştı beni. Ela ile ilgilenmiştim ve daha sonra eniştem Ela'yı almaya gelmişti. Tam bir kır düğünü olmuştu. Cıvıl cıvıl, rengârenk, sıcacık... Düğün İzmir'in çok tercih edilen ve trend olmuş çok şık bir mekânda yapılmıştı. Cuba Garden... Şıklığıyla, hoş dizaynla, resmen muhteşemdi. Ela ve Cenk evetlerini söyledikten sonra, ilk danslarını yaparken o kadar tatlılardı ki... Pasta kesilip birbirlerine ikram ederken, Cenk heyecandan olsa gerek, çatalın ucundaki pastayı Ela'nın içine servis etmişti. Ela da kendisinden beklenmeyecek bir şekilde Cenk'e bakıp gülümsemişti. Zaten daha sonra odasına gidip, temizlemiştik –yani bu iş de bana kalmıştı—.

Odadayken, Ela ayakkabısını çıkartmış ve ayakkabının altından silinen ilk isme bakmıştı. Cemre'nin adı gitmişti. Odadan çıkıp bizimkilerin masasına oturunca Cemre'ye müjdeli haberi de ben vermiştim...

"İnanmıyorum, demek benim adım silindi. Şimdiden gelinlik modellerine bakmalıyım ve ilginç bir düğün planlamalıyım," deyip o akşam Oğuz'un gerilmesine sebep olmuştu.

Oğuz'la Kaya bayağı iyi anlaşmaya başlamıştı. Özellikle Kaya için, Oğuz o gece beni koruduğundan ayrı bir yere sahip olmuştu.

Şimdi uçakta İstanbul'a giderken, aklımda yine onlarca soru dolaşmaya başladı. Öncelikle Kaya'nın sürprizi neydi? Cemre ve Oğuz gerçekten evlenecek miydi —çünkü Cemre düğün gecesi ayakkabının altından adının silinmesini nasıl bir hırs haline getirdiyse, gelin çiçeğini de o hırsla kapıvermişti! Tabii ben de o sırada yerimden yeni kalkıyordum.—? Proje? Yani proje bir süreliğine bekliyordu. Proje'nin tam taslağı Kerem'deydi ve bende tabii ki yedekleri vardı. En azından son aşamasından önceki aşamasından da öncekiler, kesinlikle vardı!

BENİ AŞKA İNANDIRWhere stories live. Discover now