27. Bölüm

17.6K 852 116
                                    

"Sen bir bavul daha mı hazırladın, Özge?"

"Evet ama zaten iki bavul yapmıştım?"

"Çünkü tek bir gece kalacağız. Hatta iki bavul bile fazla..."

"İyi de resitale gidiyoruz. O bavulun içinde maşam, kremlerim, makyaj eşyalarım, takılarım, yedek eşyalarım var."

"Bu konu hakkında konuşmayacağım, çünkü anında gerilmeye başlıyoruz. Sen yedeklerini bilmem nelerini hazırlamaya devam et. Ben içeriye geçiyorum. Bu arada odaya geldiğimde dördüncü, beşinci bavullar istemiyorum."

"Şu anda gerdin zaten. Git içeriye ne yaparsan yap. Ne anlarsın ki zaten? İhtiyaç diyorum sana!"

"İçerideyim ben."

Kaya odadan çıkıp gidiyor. Ben de elimdeki siyah elbisemle öylece arkasından bakıyorum. İşleri yüzünden birkaç gündür böyle gerginlikler yaşıyoruz. Babası Özer amca —ah evet artık amca— ısrarla Kaya'yı şirkete istiyor ne var ki Ahmet Bey de ısrarla onu yanında istiyor. Resmen paylaşılamayan eleman oldu adam. Tabii her ikisi de şirketi Kaya'ya bırakacakları için işleri tam öğrenmesini istiyorlar. Kaya da bu duruma son vermek için bir hafta kendi şirketlerine, bir hafta bizim şirkete gidip gelmeye başlamıştı. Tabii Kaya Yelkenci'nin narin beyni ve hassas vücudu bu duruma alışamadığı için sürekli mızmızlanıyordu.

Dün akşam sırf sussun diye masaj yapıp uyutmaya çalışmıştım ama adam gevşedikçe sorunları daha da çok ortaya çıkmıştı. Bir de kalkıp evlenmekten bahsediyor! Bu konu var bir de... Sanırım geçen hafta açılmıştı konu... Hayat ve Koray'ı yemeğe davet ettiğimiz akşamdı. Kaya acayip özenmişti onlara... Tamam ben de özendim ama çat diye yarın evlenelim moduna girmemiştim. Ama Kaya girmişti. Yani eğer orada tamam hadi gidip evlenelim deseydim, hiç tereddütsüz elimi tutup beni evlendirme dairesine götürürdü O gün erken olduğunu söylediğim zaman resmen bozulmuştu.

Erkeklerin bu evlenelim acelesiyle, boşanalım acelesi kadar abes bir durum yok. Hayır anlamadığım Kaya neden bu kadar acele ediyor? Yani daha otuz bile olmadı. Erken yaşlanma kaygısı mı yaşıyor acaba? Bu durum beni geriyor. Evet, evlenmek istiyorum, hatta Su gibi bir şeyler yapmak istiyorum. İçimdeki heyecanı durduramıyorum falan ama Kaya'nın aceleci tavrı beni geriyor.

Bir süre sonra bavulun fermuarını çekip, kapının yanındaki aralığa koyuyorum. Odadan çıkıp, mutfağa geçiyorum. Isıtıcıya su koyup, düğmesine basıp bekliyorum. Tabii beklerken, dolaptan iki bardak alıp, diğer dolaptan da kahve alıyorum. Su kaynayana kadar yanında yemek için, birkaç çeşit abur cubur çıkarıyorum.

Her şeyi hazırladıktan sonra beyimin yanına gitmek için mutfaktan çıkıyorum.

Beyim... Özge Yelkenci... Özge Güney Yelkenci... Tuhaf geliyor ya! Aslında sevgilisi olarak tanıştırılmak da tuhaf geliyor. Yani karısı olmak daha mı iyi bilemiyorum...

Geçen hafta uzun süredir almaya ara verdiğim dergimi alıp, şirkete geçmiştim. Kaya o gün babasının şirketinde olacağı için evden erken çıkmıştı. Babası acayip, kuralcı bir adam olduğu için, dayısına yaptığı nazlar işlemiyor haliyle... Aslında benim de işime geliyor, bu durum. Yani Kaya'nın olgunlaşması için böyle bir şeylere ihtiyaç vardı. Hatta geç bile kalınmıştı ya neyse...

Şirkete gelip önce işlerime bakmıştım ve öğle tatile yaklaşırken, biraz ara verip dergiye göz atmıştım. Sayfaları gezerken telefonum çalmıştı ve arayan Cemoli'ydi. Cemre tek bir nefeste Mirror dergisi alıp okumamı söylemişti. Ben de zaten aldığımı sayfalara baktığımı söylemiştim. Sonra bana bir sayfayı söyleyip açmam gerektiğini ve acayip mutlu olacağımı söylemişti. Ben yine Cemre'nin bir haber içerinde yer aldığını düşünerek sayfayı açmak için hızlıca sayfaları atlamıştım. Cemre ünlü bir moda evinin yeni yeteneği olarak adlandırılmıştı. Sosyetenin beğendiği bir tasarımcı olduğu için ve sosyetedeki birçok kadının kıyafetinin tasarladığı için ismi, bazen de fotoğrafları dergilerde ya da gazetelerde çıkıyordu. Cemre bu duruma acayip bayılıyordu. Yine öyle bir şey düşünmüştüm.

BENİ AŞKA İNANDIRWhere stories live. Discover now