11. Bölüm

21K 1.1K 80
                                    

Şaka gibi! Şu an resmen şaka gibi! Biri beni gıdıklasın lütfen! Ya da bu bir rüya ise uyandırsın! Az önce Kaya'nın haremine giriş yaptım ve şu anda da Haseki Sultan'ıyla kahvaltı yapıyorum! Diziden dizeye atlıyorum resmen! Gözlerim Ceren'e kayıyor. Onun gibi bir kız bunu hiç ama hiç hak etmedi. O bu kadar iyi, Ceren neden böyle garip bakıyor bana? Anladı mı yoksa? Yok, anlamış olmasına imkân yok! Peki, bakışlarındaki o gariplik de neyin nesi? Sanki beni burada gördüğüne sevinmemiş gibi. Gerçi neden sevinecek ki? Ben onun yerinde olsam bu evi Kaya'ya dar ederdim vallahi. Ama kız benim gibi olayın yanlışlığının bilincinde ise ve pişmanlık duyuyorsa bence kesinlikle o kıza hak verir, evi yine Kaya'nın üzerine yıkardım.

Bacağıma değen şeyle hafifçe yerimde kıpırdanıyorum. Yok artık! Bana değen şey; Kaya'nın ayağı olamaz değil mi? Bu kadar köpek olamaz! O hep kedicik modunda kalmalı...

"Özge iyi misin?" diyen Ceren'e bakıyorum. Demek istiyorum; Cerenciğim söyler misin bu öküze ayaklarını benden uzak bir mesafeye koysun! Ama tabii 'Gülmedi' karikatürüne yeni bir soluk getirerek, 'Diyemedi' oluyorum.

"Evet iyiyim... Sadece birazcık elim sızlamaya başladı da..." dememle Kaya elimi tutup kendine çekiyor. Her şey bu el tutmayla oldu zaten! Panikle Ceren'e bakıyorum, bana ölümcül bakışlar atıyor resmen. Ama benim günahım nedir, be Ceren?

"Elinin kızarıklığı geçmiş ama..." diyor Doktor Kaya.

Başımı ona doğru çevirip hafifçe gülerek "Yanıyor ama..." diyorum. Elimi ondan çekip kendime hapsediyorum.

Kaya bakışlarını Ceren'e dikip "Özge'nin canı hep böyle kıymetlidir işte..." deyip beni çok iyi tanıyormuş numarası yapıyor.

Nereden biliyor sanki benim canımı? Bir ay çıktık, bir sene değil sonuçta değil mi? Ama bunu öyle bir söylüyor ki, sanki biz uzun süredir arkadaşız. Gözlerimi devirirken Ceren'e kayıyor yine bakışlarım. Kaya'nın ona olan bakışlarından gayet memnun görünüyor. İlgi odaklığı mı var bu hatun kızda?

Sinirle önümdeki çayı bir dikişte fondipliyorum ve Halil Sezai gibi Yangın Var diye iç sesimle çığlık atıyorum. Dilim, boğazım ve sonrası yanıyor. Kaya'nın iyi misin sorusuna karşı başımı iki yana sallıyorum. Tabii ki de iyi değilim. Yanıyorum ve nefesim sıkışıyor. Ceren'in uzattığı suyu içerken, durumu da açıklığa kavuşturuyorum. Çayın çok sıcak olduğunu söyleyip "Ben kalksam ayıp olmaz değil mi?" diyorum yanan sesimle.

"Yok canım ne ayıbı olacak," diyor Ceren hemencecik. Gözlerinden okuduğum kadarıyla benden kesinlikle şu anda nefret ediyor ve gitmem onun için bir bayram sevinci olacak.

Yerimden kalkıp odaya geliyorum. Üzerimdekilerden kurtulup elbisemi giyiniyorum. Saçlarımı düzeltip aynadaki yansımama bakıyorum. Kendime inanılmaz kızgınım! Gözlerimi kendimden çekerken, aynaya yansıyan yatağa bakıyorum. Kapı çalmasaydı acaba Kaya bana ne diyecekti? Gözlerimi yumup kapının çalması kadar mantıklı bir şeyin olmadığını kendime hatırlatıyorum. Kapı çaldı; çünkü o olanlar yanlıştı. Çantamı da alıp odadan çıkıyorum nihayet. Odada daha fazla durmam kesinlikle saçma ve buna izin vermem çok aptalca!

Adımlarımı salona doğru yönlendirirken, birden içeriden gelen seslere kulak veriyorum. Kaya'nın Ceren'i uyarışı ve Ceren'in cici kız sesiyle bu uyarışa razı gelmesi... Bu evden bir an önce çıkmalıyım. Hem benim gitmemi de bekleyebilirler. Evde üçüncü bir kişi var değil mi? Ayıp yani yaptıkları! Ben gittikten sonra ne halt ederlerse etsinler!

Salona hiç girmeden "Ben gidiyorum, her şey için teşekkürler," deyip portmantonun yanına doğru yürüyorum. Ceketimi üzerime giyinip fermuarını boğazıma kadar çekiyorum. Ayakkabılarımı giyindiğim sırada Kaya'nın sesini duyuyorum; ama dönüp ona bakmıyorum. Ayakkabılarımı giymeye devam ediyorum. Ayakkabılarımı giyindikten sonra Kaya tekrardan adımı söylüyor. Dönüp ona bakmak gelmiyor içimden!

BENİ AŞKA İNANDIRWhere stories live. Discover now