22. Bölüm

15.4K 875 72
                                    


"Heyecandan çıldıracağım... Ya annem olay çıkartırsa? Ya bizi dinlemezse? Ay en kötü eline terlik alıp, bizi kovalarsa?" diye söyleniyorum yine...

"Allah aşkına sakin ol. Ya neden olay çıkartsın, ya da neden dinlemesin, ya da en kötü neden terlikle kovalasın ki? O da inanacak ve hayran kalacaktır aşkımıza..." diyor Kaya da...

"Öyle mi dersin? Ama ne bileyim, daha o adamı gördüğümü söylemedim. Üstelik kardeşlerim olduğunu ve onlarla vakit geçirdiğimi de..."

"Japon güzelim, ne olur bir sakinleş. Bak cidden ben yanımızdaki teyzeden korkuyorum. Üstümüze kusacakmış gibi bakıyor," derken Kaya bana yaklaşmış kulağıma fısıldıyor.

Ben de onun bu yakınlığını özlediğim için başımı ona çeviriyorum ve gözlerimiz buluşuyor. Hâlâ bana kırgın, çok kırgın hem de! Kerem olayını öğrendiğinden beri böyle bakıyor bana...

O günün, yani Keremli olayın üzerinden birkaç gün geçmişti ve biz Kaya ile fazla konuşmamış, fazla da görüşmemiştik. Yani bana çok kırgındı ve sürekli benden kaçıyordu. Onunla yemeğe gittiğim için sanki onu ezip geçmişim gibi davranıyordu.

Cumartesi akşamı Cemre ve Emre'nin bana yemeğe geleceği günün sabahında bana gelmişti. Onu kapıda görünce o kadar rahatlamıştım ki... Hiçbir şey söylemeden ona sıkıca sarılmıştım ve o da beni kucaklayıp salona kadar taşımıştı. Salona geçip beni beyaz koltuğa bırakıp yanıma oturmuştu. Öyle sessiz sedasız oturmuştuk bir süre... Ben yanımdaki mor yastığı sıkarken, aklımdakileri daha fazla içimde tutamayacağımı anlayıp, Kaya'ya dönmüştüm ve o da aynı zamanda bana dönmüştü.

"O yemeğe gitmeyecektin Özge..." demişti, kırgın sesiyle...

"Neden bir kez de benim tarafımdan bakmıyorsun?" demiştim ben de...

"Yine de gitmeyecektin," demiş ve sonra da mırıldanarak bir şeyler gevelemişti. Benim kulaklar o an dünyanın en büyük kulağı seçilecek cinsten başarı gösterirken onun ne mırıldandığını duymuştum. "Gitmeseydin her şey bu kadar zor olmayacaktı." O an aklıma gelen tek şey; Kaya'nın Kerem olayını öğrenmiş olduğuydu! Ne zaman öğrendi, kimden öğrendi soruları beynimden dönmeye başlamıştı ve o anın şokuyla kendimi salak gibi ele vermiştim!

"Böyle olacağını bilemezdim ki... Yani onun niyetinin kötü olacağını... Yemin ederim birden oldu! Ben ittim onu hatta yumrukladım! Zaten sonra Oğuz icabına baktı. Hatta Cemre bile baktı diyebiliriz."

"Ne demek bu şimdi? Kimi yumrukladın? Kerem'i... Kerem'i yumrukladın değil mi? Ne yaptı sana! Çabuk söyle ne yaptı!" deyip bağırmaya başlamıştı haliyle... Ayağa kalkıp başımda dikilmeye başlamıştı. O birden beni sorguya çeken polis oluvermişti ve ben de sorgulanan mahkûm!

Saklamanın bir faydasını göremeyeceğim için "Şey... Beni öptü," demiştim. Ama sesim dudaklarımdan değil de, başka alanlarımdan çıkıyordu!

Koltukta dizili olan yastıkları alıp sinirle yere fırlatmıştı. "Ne demek öptü ya? Ne demek öptü!"

Ben ayağa kalkıp onun kolunu tutmak istemiştim ama izin vermemişti. "Allah aşkına sakin ol Kaya..."

"Sana dedim o heriften uzak dur dedim. Ama sen yok iş yapıyorum, yok bilmem ne! Eğer o akşam gelseydin, ne sen, ne de ben pişman olmayacaktık!"

"Ama bilemedim ki... Ne bileyim böyle yapacağını..."

"Başka ne yaptı sana? Sıçayım o herifin beynine!" demiş ve kapıya doğru yürümüştü.

Tabii ben de peşinden gidip "Saçmalama ne yapacaksın ki? Kaya ne olur Allah aşkına bak beni sevi—" deme kalmadan çekip gitmişti.

BENİ AŞKA İNANDIROpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz