Seance 22

3.7K 496 33
                                    


Siwon'dan nihayet haber aldım doktor, ama kendimi daha iyi hissedip hissetmediğimi bilmiyorum. Bana nerede olduğunu söylemedi, bende sormadım, o da anlatmadı. Bu da beni birazcık kızdırdı. Yakalaması gereken birkaç hırsızdan söz etti.

"Bu insanlar genellikle tek başlarına çalışırlar." Dedi. Genellikle mi? Ona bunun ne anlama geldiğini sordum, o da bana birkaç olayda bir kurban bulan diğeri suçu işleyen ve işbirliği yapan iki kişi olduğunu gördüğünü, ama onun profiline uymadığından, benim durumumda bunun söz konusu olmadığını düşündüğünü söyledi.

Sonra "Hem kulübenin hazırlanmasının zor olduğundan başka da sana bir partneri olduğunu düşündürecek bir şey yapmadı veya söylemedi değil mi?" diye sordu.

"Öyle sanırım." Dedim. "Ama elinde daha eskiden çekilmiş bir resmim vardı. İşte bu, beni çok korkutuyor."

"Hangi resim? Bir resimden hiç söz etmemiştin."

Sonra bana, benim kendime sorduğum soruları peş peşe sormaya başladı. Chanyeol bu resmi nereden bulmuş olabilirdi? Neden özellikle o resmi almış olabilirdi? Derken, bana hala mantıklı gelmeyen bir şey söyledi "O resmi evinden almışsa, herkesin kolaylıkla erişimi vardır o zaman." Son olarak "O resmi geri getirdiğini bilen kimse var mı?" diye sordu. Hayır dediğimde, kimseye söylememi istedi.

***

Karakolda bayılmamın ardından gözlerimi ilk açtığımda gördüğü şey, hastanedeki yatağımın ucunda oturan annem ve Siwon'du. Han(y/n: ufak bir hatırlatma, Han üvey babası.) ortalıkta yoktu. Sungyeon "Bakın kimler uyanmış." Diyene dek, onun yanımdaki bir sandalyede oturduğunu fark etmemiştim.

Bana tatlı tatlı gülümsedi. Beni kollarının arasında bebek gibi tuttuğunu hatırlayınca, yanaklarım kızardı. Sonra, annem kendime geldiğimi fark etti ve neredeyse üstüne çıkarken ve kolumdaki serum iğnesinin kolumdan çıkmasına neden olurken, hıçkırıklarla "Bebeğim, zavallı Baekkie'm." diye ağlamaya başladı.

Bana ne tür bir yatıştırıcı verdiyseler, midem bulanmaya başlamıştı. "Kusacağım," dedim ve ağlamaya başladım. Bir doktor koluma uzanınca onu ittim. Birkaç el daha üstüme uzanım beni tutunca, hepsine karşı direndim. Koluma bir iğne battığını hissettim. Bir daha uyandığımda, üvey babam yanımda oturuyordu. Gözlerimi açtığımı görür görmez, ayağa fırladı.

"Hemen gidip anneni çağırayım.. Bir telefon görüşmesi yapmaya gitmişti."

"Bırak konuşması bitsin," diye fısıldadım. Boğazım çığlık atmaktan acıyordu. Verdikleri ilaçlar ağzımı kurutmuştu. "Bana biraz su verebilir misin?"

Omzuma hafifçe vurup "Hemşirelerden birini çağırsam iyi olacak," dedi. Bunu söyleyip çıktı ama ilaçlar tekrar devreye girdi ve onlar gelene dek uyuyakaldım.

Hastaneler tuhaf yerler.. Doktorlar ve hemşireler sıradan bir yabancının dokunmasına veya kurcalamasına asla izin vermeyeceğiniz yerlerinizi ellerler. O ilk gün, en az iki panik atak geçirdim. Bana önce endişeye karşı, sonra da mide bulantısına karşı bir ilaç verdiler. Ufak bir hastaneydi, o yüzden genellikle aynı hemşire geliyordu. Bana hep en tatlı sesiyle canım diye hitap ediyordu. Her seferinde gözlerim sulanıyordu ve ona durmasını söylemek istiyordum, ama işini bitirene dek utanç içinde başımı diğer yöne çevirmekle yetiniyordum. Odadan çıkmadan önce, ılık elini kolumda gezdirip parmaklarımı sıkıyordu.

Hastanede ikinci günümde, biraz daha sakinleştiğimde, Siwon bana mahkemenin onlara karakolda verdiğim bilgileri gözden geçirdiğini ve beni herhangi bir şeyle suçlayıp suçlamayacaklarına karar vereceklerini söyledi.

"Beni suçlamak için mi? Ne için?"

"Bir ölüm söz konusu, Baekhyun. Şartlar ne olursa olsun, bu işlemi yapmak zorundayız."

"Beni tutukluyor musunuz?"

"Mahkeme bu yönde karar vereceğini sanmıyorum, ama seni yine de haberdar etmek durumundayım."

İlk önce korktum ve bir avukat tutmadığım için kendime kızdım sonra Siwon'un kızarıp bozaran suratını görünce fena halde utandığını fark ettim.

"Eh, mahkeme beni suçlamaya kalkarsa, bir salak sürüsü gibi görünecek."

Siwon sırıtıp "Haklısın." dedi.

Bana Chanyeol ile ilgili birkaç soru sordu. Sorarken yüz ifadesine baktığımda, onu parçalamak istediğini fark ettim. Neden bu şekilde düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Hastanedeki üçüncü günümde, Siwon bana kulübe inanılmaz derecede kişisel ihtiyaçlara göre düzenlendiğini, onlara gerçekleri anlattığıma ikna olduklarını ve mahkemenin beni hiçbir şeyle suçlamayacağına emin olduğunu söyledi. Sungyeon artık gelmiyordu. Siwon onun 'soruşturmanın diğer unsurlarını' araştırmak üzere şehir merkezine geri yolladığını söylemişti.

Siwon benden bazı şeyleri tekrar tekrar anlatmamı istediğinde sabırlı olmaya çalışıyordum çünkü Chanyeol'ün kimliğini belirlemede zorluk yaşadıklarını biliyordum. Hiçbir parmak izinin olmaması büyük bir engeldi. Az sayıda DNA örnekleri alabilmişlerdi, ama Siwon bunların ancak kıyaslanabildikleri takdirde faydalı olduklarını ve sistemlerinde hiçbir örnekle eşleşmediğini söyledi.

"Sence kim olduğunu öğrenebilecek miyiz?" dedim bir gün. "Ya da zarar verdiği diğer insanları öğrenebilecek miyiz?"

"Hatırlayabildiğin her şeyin faydası olabilir."

Doğrulup suratına baktım. "Bana eğitim kitaplarından öğrendiklerini anlatma," dedim. "Ne düşündüğünü bilmek istiyorum. Gerçekten ne düşündüğü bilmek istiyorum."

"Açıkçası.. Bilmiyorum, Baekhyun. Ama sana bir yanıt bulabilmek için elimden geleni yapacağım. Bunu hak ediyorsun."

***

Luhan.. Onunla eskisi gibi olmayı özledim.. Özlüyorum. Bazen yalnız kalıp düşünme ihtiyacı duyduğumda, tek yapmak isteğim şeyin; onunla beraber konuşmak olduğunu fark ediyorum. Ama her şey o kadar basit değil. Bunu size her seansta söyledim, söylüyorum.

Emin olun doktor, sonunu ben bile merak ediyorum.


-

Kısa mı oldu ne? asjdopjps

Uzun bir aradan sonra bu da şükür tabi. ><

Dayanamadım hemen bir bölüm daha yazdım. Umarım açıklayıcı olmuştur. Gittikçe sona yaklaşıyoruz çünkü. Bunlar geçiş bölümü falan filan. Asıl finali bekleyin siz. Euhuehuehueheu. 

Her neyse, yazdıklarımı okuyanlarla tanışmak isterim. Bu yüzden bana mesaj atmaktan çekinmeyin ya da direk atın. 



Obsesionante // ChanBaekWhere stories live. Discover now