Part 1

250K 8K 1.7K
                                    

Merhabalar!

Eğer bu sayfayı açtıysanız merak edip okumaya niyetlenmişsiniz demektir, hoşgeldiniz :) Siz başlamadan önce rehber olabilecek birkaç şey söylemek istiyorum izninizle.

Birincisi, okumaya başladığınızda 'klasik' bir kurgu olduğunu düşünüp yanılgıya düşebilirsiniz ki böyle çok insan olduğunu ben biliyorum. Şöyle söyleyeyim, her şey klasik bir şekilde başlıyor ve bir süre öyle devam ediyor ama aslında hepsi kırklı bölümlerde olacak şeyler için birer hazırlık. Çünkü asıl karakterleri daha iyi ele alabilmek için kırklı bölümlere kadar onları esas alarak yazdım bölümleri. Mesela hikayenin kaderini değiştirecek bir karakter kırklı bölümlerde ortaya çıktı.

İkincisi, çoğu hikayede olan kurgu problemini burada görmeyeceğinize garanti verebilirim. Araya sıkıştırdığım her detayın bir anlamı var. İlerleyen bölümlerde göreceksiniz ki tempo bayağı yüksek. Fazla detaya girmeyeyim, ilerledikçe görürsünüz.

Son olarak bu hikayeyi okuyanlarla birlikte bir aile gibiyiz. Yorumlara hemen cevap veriyorum, zaten okuyan kitle belirli gibi bir şey. Yeni biri geldiğinde hemen fark ediyorum. Demek istediğim, eğer olur da hoşuna gidip okumaya devam edersen ailemize hoşgeldin :)

İyi okumalar

Güneş tepede yükselirken bilmediğim bir şehre, tanımadığım insanlara her saniye daha çok yaklaşıyordum. Gideceğim yerin daha önce yaşadığım yerlere benzemediğinin bilincindeydim. Sıcağın etkisiyle dalgalı saçlarımı ellerimle ensemden çektim ve derin bir nefes aldım. Güneş ışıkları beyaz tenimi kızartırken gözlerimi kapattım ve geride bıraktıklarımı düşündüm.

Bana hem annelik hem babalık yapan dedemi düşündüm. Gözleri dolmuştu beni otobüse bindirirken, kolay değildi on yedi sene sonra ayrılmak. Birlikte kimi zaman aç kimi zaman tok bugünlere kadar gelmiştik ama her daim mutluyduk. Daha okula başladığım gün söz vermiştim kendime. Çok başarılı olacaktım ve dedemi hak ettiği rahatlığa kavuşturacaktım. Bunları düşünürken hafiften iç çektim. Gidiyordum işte. Yaşıtım herhangi birinin hayalini kuracağı, en iyi okullardan birine gidiyordum. Bulunduğum yere gelebilmek için çok çalışmıştım. İstanbul'daki birkaç özel okul da başarımdan etkilenerek bana burslu eğitim imkanı sunmuşlardı. Başta dedemden ayrılma fikri nefesimi kesmişti. Hep mutlu olmamı isteyen yorgun bakışları geldi aklıma bir an. Şimdiden özlemiş miydim yoksa onu? Gözlerim dolar gibi oldu ama ağlamak yasaktı. "Git ve benim için en iyisini yap" demişti canım dedem."Güçlü ol. Ağlamak yok."

Dedem haklıydı. Ağlamayacaktım ve ikimiz için elimden gelen her şeyi yapacaktım.

"İçecek bir şey alır mısınız?" sorusuyla sıyrıldım düşüncelerimden. Sorunun geldiği tarafa baktığımda zayıf, uzun boylu bir çocukla karşılaştım. "Hayır" dedim. "Teşekkürler."

Görevli çocuk ilgi dolu gözlerini benden kaçırdı ve ikrama devam etti. Aslında alışkındım böyle bakışlara. Dış görünüşüm biraz..farklıydı. Hiç tanımadığım annemi hamile bırakıp kaçan babam bir Alman turistti. Ben küçükken vefat eden teyzem sarışınlığımı ve ten rengimi babamdan aldığımı söylemişti bir keresinde. Tek bildiğim buydu onun hakkında. Anneme gelince, beni dünyaya getirdikten kısa bir süre sonra utancından intihar etmişti. Dedem büyütmüştü beni. Onun için de acı verici olmalıydı ama sanırım benimle avutmuştu kendini. Gözlerin annene çekmiş derdi hep, gözleri dolarak.

Bu konuları daha fazla hatırlamak saçmaydı, sadece üzülüyordum. Sonuçta saatler önce bir ayrılık yaşamıştım, böyle olmam doğaldı ancak kendimi toplamalıydım. Ayaklarımın dibindeki çantaya takıldı gözüm. Yine dedemi anımsadım ama bu kez gülümsüyordum. Çantanın içinde gözüm gibi baktığım yayımla oklarım vardı. Dedem öğretmişti bana ok atmayı ve senelerce gözüm bu spordan başka bir şey görmemişti. Şimdi ayrılıyorduk ve bana öğrettiklerinin yanında yayını da bana hediye etmişti. Canım dedem. Ayrılık acısını hafifletmeye çalışıyordu işte.

Otobüsün yavaşlamasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Gelmiştik işte. Adını her dakika duyduğum o büyük İstanbul'daydım. Derin bir nefes alıp oklarımın ve yayımın bulunduğu çantayı aldım. İçimden her şeyin kolay olması için dua ederek otobüsten indim ve valizimi almak için bagaj kısmına gittim.

Her şey daha yeni başlıyordu.

Mum Işığı 1 : İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin