13

460 73 22
                                    

Bölüm parçaları »»

Midlake - Core of Nature

Coldplay - Atlas

~

Bir Yıl Sonra

O gün, diğerlerinden farklıydı. Özel bir şeylerin olacağı daha sabah, güneş doğarken bile belliydi. Barlas biraz daha mutlu uyandı, zaten zaman geçtikçe acısını daha az hissetmeye başlıyordu. Kendine kızmaktan ve kendini suçlamaktan bıkmıştı. Yavaş yavaş bırakıyordu bunu.

Kendini mutlu edecek şeylerle uğraşıyordu, yürüyüş yapmaya başlamıştı ve güzergahını her geçen gün değiştirmişti. Artık önce dikkatini çeken ilk otobüse biniyor ve rastgele bir yerde indikten sonra yürüyordu.

Yeni insanlar, mekânlar ve olaylarla karşılaşıyordu. Sıradan bir kafede, sıradan bir günde hiç de sıradan olmayan bir şarkı duyuyor ve sonraki haftasını o şarkıyı ve sanatçıyı araştırarak geçiriyordu.

Çalışma odası denilen işe yaramaz yer çoktan bir sürü albümle dolmuştu. Her ne kadar artık çalışmasa da önceki birikimleri ve hisselerden her ay eline geçen para azımsanmayacak bir miktardı. Sevdiklerini kaybetmesinin küçük bir bedeliydi bu belki de.

Ablası Yesra'nın yanına gelmesine karşı çıkmış, bir sene boyunca yalnızlığını kendiyle paylaşmıştı.

Tabii bir de Alf vardı, gidebildiği her yere onunla gidiyor, köpeklerin girebileceği yerleri tercih ediyordu.

Öğlen güneşi biraz kaybolup sıcaklık yavaş yavaş dayanılabilecek dereceye gelirken, Barlas elleri cebinde, kulaklığı kulağında şarkı dinlerken yine ilk defa yürüdüğü bir sokaktaydı.

Kulaklığından Coldplay'den Atlas melodisi yükseliyordu. Yürürken tercih ettiği şarkılardan biriydi bu.

Ancak sonra şarkı biterken ondan farklı bir ses duydu, rüyadan uyanırmış gibi etrafına baktı. Birkaç defa olmuştu bu, zaman zaman nerede olduğunu bilmeyecek kadar yürüyor ve eve taksi ya da en yakın otobüs durağı yardımıyla dönüyordu.

Caddeye yakın bir sokaktaydı, arabalar seyrekti ancak insanların kalabalık oluşu gürültünün nedenini açıklıyordu. Durduğu yerde bir kırtasiye vardı, tam yanında bir kafe. Sokağın sonuna kadar yürüyüp birine nerede olduğunu sormaya karar verdi ancak tam kafenin önünden geçerken birden durdu.

Gözü birine takılmıştı, bir daha karşılaşacağına inanmadığı birine. Şaşkınlık yavaşça bedenini ele geçirirken o, ne yapacağını bilmez bir halde yolda dikildi.

~

"Masa üç ve yedinin siparişleri hazır."

Nilüfer duyduğu sesle oturduğu yerden kalkıp mutfak ile kafenin birleşme bölümünden hazırlanan tabakları aldı. İki ayrı masaya bakıyordu bugün, müşteriler azdı.

Elinde bir tost, iki sufle ve portakal suyu olan bir tepsi vardı. Elindeki kağıda baktıktan sonra tostu ve portakal suyunu cam kenarında oturan saçları karışmış, çerçevesiz gözlük takan ve kareli gömlek giyen çocuğa uzattı. Çocuk ona dikkat etmemişti, elindeki kitabı okuyordu. Nilüfer'in aklına Harry Potter geldi, bu çocuk tıpkı ona benziyordu. Başka bir şey isteyip istemediğini sordu ve 'Hayır.' yanıtını aldıktan sonra yan yana oturmuş genç çiftin yanına ilerledi.

Onların da servislerini yaptıktan sonra az önce kalktığı yere geçti. Birlikte çalıştığı arkadaşı Egemen sigara içmeye çıkmıştı, vardiyeli olarak çalışıyorlardı ve düzenlerine alışmışlardı.

Bu işte gittikçe iyi oluyordu, insanlara alışmakta yani. Her sabah çalıştığı kişilere gülümsemekle başlamıştı, daha sonra bu, ufak ufak diyaloglara kadar varmış ve Nilüfer'in içindeki umutsuzluk yavaş yavaş ortadan kaybolmuştu.

Hâlâ ne zaman anne kız ya da iki kardeşi görse durgunlaşıyor ve kendi annesi ile ikizini düşünüyordu ama kâbusları bile azalmıştı bir yıl içerisinde.

Yaklaşık bir yıl önce babasına okumaya devam etmek istediğini söylemiş ve ondan da onay aldıktan sonra bölümünü değiştirmeye karar vermişti. Aşçı olmak istiyordu, seveceği işi yapmak istiyordu ve en çok mutlu olduğu yer genellikle mutfak olduğu için bu bölümü seçmişti.

Sınavlar da beklediğinden iyi geçince okula başlamıştı, şimdi aşçı olmak için önündeki tek engel okulun sınavları ve geçmesi gereken derslerdi.

Üniversite ile kafenin saatlerini birbirine göre ayarlamıştı ve bu sayede çalışması, okuluna engel olmuyordu.

"Pardon bakar mısınız?"

Kendisine seslenen kişiye dönünce az önce servis yaptığı masadaki çocuğun elindeki boş bardağı gösterdiğini gördü.

Egemen'in izninin bitmesine iki dakika kalsa da çocuğu bekletmemek için yanına gidip istediği bir şey olup olmadığını sordu. Kalkarken gözüne kapının önündeki beden çarptı, kapının önünde dikilen biri vardı ama onunla ilgilenmeden bir fincan kahve isteyen çocuğu başıyla onayladı. En fazla on sekiz yaşında gibi görünen çocuk sütsüz, şekersiz bir kahve istemişti.

Mutfağa doğru çocuğun istediğini söylerken dış kapı açıldı ve içeri güçlü bir beden girdi. Tam bu sırada Egemen arka kapıdan gelip Nilüfer'e başıyla selam vermişti.

Egemen, Nilüfer'den iki ay küçük ancak ondan bir baş daha uzun olan bir çocuktu. Siyah saçlarını her zaman dört numaraya vurdurur ve kalın çerçevelerinin ardından kahverengi gözleriyle bakardı. Kaşından eksik etmediği metal halka ve beyaz iş gömleğinin altından görünen dövmelerle Nilüfer'in en yakın arkadaşıydı.

Tüm hayatı, kafe ve okuduğu okuldu. O, Nilüfer'in aksine acil tıp teknisyenliği okuyordu ve iki yılı daha vardı.

"Masa dördün kahvesi hazırlanıyor."

Cebindeki not defteri çıkarıp Egemen'e verdi ve kendi bir saatlik iznine çıkmak için arka bölüme geçti.

Yeni gelen müşteri ile Egemen ilgilenecekti.

~

Bin kişi olmuşuz, okuyan herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. Oy verenlere... Ama üşenmeyip bir iki dakika ayırarak uzun uzun yorum yapanlar var ya, nasıl özelsiniz benim için :')

Bölümlerin arasının açık olduğunu söylemiştiniz, şimdi şöyle ki, Ölü Ruhun Çığlığı benim için çok ayrı bir yerde. Bıkana kadar yazacağım ve ilgi olduğu sürece de sizinle paylaşacağım ama kendimi ne zaman 'iki güne yetiştirmem gerek' diye şartlasam elime yüzüme bulaştırıyorum. Sizden tek istediğim biraz sabır. (Ve yorum, çok yorum ehee)

Yeni karakterlerimiz var, nasıl buldunuz onları?

Aklımda bir müzik listesi oluşturmak var. Normalde hikayenin sonunda paylaşılıyor ya, ama ben sabredemedim. Bu bölümden sonra bir müzik listesi paylaşacağım. Ve her on bölümde bir yapacağım bunu -umarım.-

Düşüncelerinizi paylaşmaktan çekinmeyin, bir sonraki bölümde görüşmek üzere...

Ölü Ruhun ÇığlığıWhere stories live. Discover now