7

578 79 9
                                    

Bölüm parçası »»

Cem Adrian - Hani Bazen

Anathema - Regret

~

Barlas, pencere kenarından kalkıp elindeki bir bira şişesini kenara bıraktığında, hâlâ kulağında dinlediği şarkı vardı. Saat gece üçtü, çoğu yerde hayat yeni yeni başlıyordu.

Saatler önce müzik çalarındaki şarkı bitmişti ama bir lanet gibi aklında dolanıyordu melodi ve sözler.

Hani bazen, yalnızlık seni de öldürüyor mu?

Tekrar tekrar duydu o kelimeleri, Cem Adrian'ın sesini, tekrar tekrar hissetti o pencereden atlama isteğini ama söz vermişti, Yesra'ya sözü vardı.

Yalpalayarak ve duvarlara tutunarak banyoya gidip yüzüne birkaç kez su çarptı. Eğer şimdi şanslıysa kesintisiz bir uyku çekebilirdi, kâbussuz olmasını beklemiyordu ama en azından uyandığında yorgun olmasa iyi olurdu. Umuyordu ama bu aralar şans onunla birlikte değildi.

Akşam, üzerine biraz bira dökülmüştü ama buna dikkat etmeden kendini yatağa bıraktı, artık üzerinin temiz olup olmamasına aldırmıyordu.

Uyudu, rüyasında karanlıktaydı ve boğuluyordu ama suda boğulmak gibi değildi. Ateşin içinde gibiydi, boğazında bir yumru vardı. Sessizlik kulaklarına inanılmaz bir basınç yapıyordu ama buna rağmen kahrolası şarkıyı hâlâ duyuyordu.

"Hani bazen, benim gibi karanlık seni de korkutuyor mu?

Sessizlikte bir ses duyup seni de benim gibi ürkütüyor mu?

Hani bazen durup dururken bir şarkı seni de ağlatıyor mu?

Güneşteki kar gibi okşayıp kalbini eritiyor mu?"

O gece, ilk defa Sedef'i görmedi rüyasında. Belki de ilk defa Sedef yerine kendisiydi rüyasındaki başrol. İlk defa Sedef yerine kendisine üzüldü. Yalnızlığına üzüldü. Bencildi belki bu düşünce yapısı ama ilk defa, uyandığında Sedef'in sesini duymaktan kaçtı.

Hâlâ şarkıyı düşünüyordu.

"Hani bazen yalnızlık seni de öldürüyor mu?"

Eğer nefes almak yaşamak demekse, nefes almak, göz kırpmak ya da nabzının atması yaşamak için yeterliyse, ölü değildi. Bir bakıma yaşıyordu.

Ama eğer yaşamak için başka bir şeyler de gerekliyse; sevilmek, sevmek gibi gülümsemek ya da güzel rüyalar görmek gibi... O zaman Barlas yaşıyor olamazdı, yaşamak bu kadar basit olmamalıydı.

Fısıltıyla, kendinin bile zor duyacağı bir sesle şarkıya cevap verdi.

"Evet; yalnızlık, bazen insanı çok fena öldürüyor."

~

Akşamki yemek, olaysız ve aşırı derecede normal geçmişti.

Babası geldiğinde hemen masaya geçmişler ve yemeklerini sessizlik içerisinde yemişlerdi.

Nilüfer babasına gününün nasıl geçtiğini ya da neler yaptığını sormamıştı, zaten merak da etmiyordu. Bir şeyleri merak etmeyi uzun zaman önce bırakmıştı.

Gece olup, yatağına yatıp kulaklıklarını taktığında uyuyamayacağını, içten içe biliyordu. Tüm gündür sadece üç saat uyumuştu ama işte, yorgunluktan ölse bile şimdi gözleri kapanmayacaktı. Bu, hayatın ona yaptığı bir diğer şakaydı. Asla yattığı gibi uyuyamazdı.

Ani bir kararla yastık ve yorganını alıp çatıya, binanın bittiği yere doğru çıktı. Yedek anahtarı ve kulaklığı cebindeydi, evden çıkmadan önce de yatak odasını kontrol edip babasının uyuduğundan emin olmuştu. Bu saatte eğer kapıda kalıp babasını uyandırırsa, bir sürü laf işitirdi. Biliyordu.

Binanın merdivenlerini ağır ağır çıkarken, sessiz olmaya ve insanların dikkatini çekmemeye dikkat etti. Saat çok geç olmasa da binalarındaki çoğu aile yaşlılardan oluşuyordu ve hepsi anlaşmış gibi erkenden yatıyorlardı. Binaları, dünyanın en hareketli yeri sayılmazdı.

Sayamayacağı kadar basamak çıkıp mavi, demir kapıya ulaşınca zorlukla cebindeki anahtarı çıkarttı ve paslı kapıyı gürültüyle açtı.

Yüzüne çarpan soğuk havaya alışınca yerdeki halının üzerine oturup ayakkabılarını çıkardı ve kulaklıklarını taktı.

Uzun zamandır sıkça dinlediği, müzik olmasa bile rahatca söyleyebileceği şarkıyı açtı.

Regret.

Yıldızlar oldukça yakınındaydı, şehrin ışıkları onları görünmez yapıyordu ama içten içe biliyordu. Yıldızlar ona çok yakındı. Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı, karanlıktan ya da yalnızlıktan korkmazdı. Onu korkutan şey, içindeki canavardı. Bu yüzden uyumaya odaklandı, içinden bir ses, yarının çok farklı olacağını söylüyordu.

"Thinking to myself there is no escape from this. Fear, regret, loneliness..."*

"Sometimes I remember all the pain."*

~

Çeviriler,
"Bazen gördüğüm bütün acıları hatırlıyorum."
"Düşünüyorum kendi kendime; Kaçış yok bu korku, pişmanlık ve yalnızlıktan..."

Eleştirin beni ki kendimi geliştirebileyim, seviliyorsunuz!

Ölü Ruhun ÇığlığıDove le storie prendono vita. Scoprilo ora