5

761 89 41
                                    

Bölüm parçaları »»

The Fray - Say When

Bring Me The Horizon - Can You Feel My Heart

Nirvana - Dumb

Safetysuit - Find A Way

Linkin Park - Valentine's Day (yazar bu kadar uyumsuz şarkıları nereden buluyor?)

~

Barlas, evinin kapısına gelince alışkanlıkla kapıyı çaldı fakat cevap gelmedi, açan olmadı.

Eskiden Sedef onu pencerede bekler, eve girdiği an kollarını boynuna dolar ve Barlas da birkaç küçük öpücük çalabilirdi ondan. Şimdi boşluk vardı. Boşluk ve ona eşlik eden sessizlik.

Cebinden anahtarı çıkartıp kapıyı açtı ve temizlik malzemeleri kokan evine girdi. Deniz Hanım işini iyi yapmış gibi görünüyordu.

Deniz Hanım, kırklı taşlarının ortasındaydı. Mavinin en açık tonunda gözlere ve beyazlaşmaya başlayan kestane rengi saçlara sahipti. O, konuşmayı seven bir kadındı.

Haftada üç gün gelip, evi çekip çevirir ve dolaba yeni pişmiş yemekler bırakırdı. Onun sayesinde bu ev daha yaşanılabilir bir yer oluyordu.

Anahtarların bir kopyası Deniz Hanım'da vardı ve genelde Barlas'la karşılaşmazlardı. Sessizce gelir, evi temizler ve yeniden giderdi.

İlk günler iş yaparken Barlas'ı görünce hemen bir kahve yapıp yanına çağırıyor, dinleyip dinlemediğini önemsemeden kızlarını anlatmaya başlıyordu.

Barlas her ne kadar onların mutlu hayatını duymaktan kaçınsa da... Her bir detayı dinlemişti ve onları hatırlıyordu.

Deniz Hanım'ın iki tane kızı vardı, ikizler. Beren ile Eslem. Liseye gidiyorlardı ve Deniz Hanım'ın eşinin çalışması ev giderlerine yetmeyince o da iş aramaya başlamıştı. Neyse ki bu işi tam zamanında öğrenmişti, maaşı ve saatleri kendine uyuyordu.

Ve sonra Barlas için ölüm olan o dakikalar başlar, Deniz Hanım ona teşekkür etmeye ve buraya taşınmakta kendisine büyük bir iyilik yapmış olduğundan bahsetmeye başlardı.

Ama bilmiyordu, arkasında neleri bırakıp gelmişti Barlas. Hangi anıları, hayalleri, cesetleri ve pişmanlıkları... Nelerden vaz geçip de gelmişti.

Birkaç günden sonra Barlas, Deniz Hanım'ın geleceği saatleri takip etmeye ve ona göre evden çıkmaya ya da uyumaya başladı. Artık yakınındaki tek canlı, Alf'ti.

Ayakkabılarını çıkarmadan mutfağa gitti, eskiden olsa buna dikkat eder, karısının temizlediği yerleri kirletmemeye çalışırdı. Uzun zaman önce bırakmıştı bu alışkanlığını da.

Ocağın üzerindeki tencerelerin içine bakıp büyükce bir tabağa biraz pilav ve biraz da bezelye aldı, kendine içecek bir şey almadan önce köpek kabını da köpek maması ile doldurdu ve Alf'i çağırdı.

Çok geçmeden iki dost, yemeklerini birlikte yemeye başladı. Barlas tabağın yanında bir dal sigarayı ve yıllardır kullandığı zipposunu hazırda bekletiyordu, yemekten sonra hemen yakacaktı o sigarayı. Boğazındaki tanıdık yanma hissini bir an önce hissetmek istiyordu.

Yemeğini bitirdikten sonra bulaşıkları tezgahın üzerine götürüp oraya bıraktı. Biliyordu, temizlemeye çalışsa daha da beter ederdi. Deniz Hanım'ın işini yapmasına engel olmamalıydı.

Müzik çalarını ve dolaptan bir birayı yanına alarak pencerenin önüne gitti, dudaklarının arasındaki zehiri henüz yakmamıştı.

Camı açıp bacaklarını aşağı doğru sarkıttı, çocukça olduğunu ve pek hoş bir görüntü olmadığını biliyordu. Güvenli olmadığı da açıktı ama rüzgârı en yakınında hissetmek istiyordu. Dördüncü katta olan evi ve her tarafı çevreleyen camları ona bunu sağlıyordu. Eğer buradan düşerse cesedini yerden kazımak zorunda kalırlardı. İlk zamanlar bunu yapmayı çok istemiş, içinden bir ses 'dayan' diye fısıldamıştı. 'Dayan, güzel günler gelecek.'

Güzel günler yakında mıydı değil miydi bilmiyordu ama umut güçlü bir duyguydu. Korkudan, aşktan, yalnızlıktan ve içindeki karanlıktan daha güçlüydü. O da bu sese tutunmayı seçmişti, belki kendisi bile farkında değildi bunun ama bekliyordu. Kendisini iyi edecek olanın gelmesini bekliyordu.

Daha fazla umudu, yalnızlığı ve bu hislerden kurtulmayı düşünmemek için listesine girip rastgele bir şarkı seçti. Müzik çalarında yaklaşık altı yüz şarkı vardı, seçenekler fazlaydı.

Anathema - Regret.

Melodi kulaklarına dolarken sigarayı yaktı ve vakit kaybetmeden içine bir nefes çekti. Boğazındaki tanıdık yanma hissinin tadını çıkardı ve tuttuğu nefesi geri verdi. Sigaranın dumanları havaya karışırken ve güneş, yerini yakın ama bir o kadar uzak olan dostu aya bırakırken, o, yalnızlığını kutladı.

Ölü Ruhun ÇığlığıWhere stories live. Discover now