-----

"Yeniliyor olmak hoşuna gitmiyor değil mi?".

Mich'in keyifli sesi evde yankılanırken Cameron ona orta parmağını gösterdi. Playstation oynarken böyle tatlı tartışmalar yapmalarına bayılıyordum.

Yaklaşık bir haftadır buradaydık ve bu gün eve geri dönecektik. Burası gerçekten mükemmel bir yerdi ve hepimiz buradan gideceğimiz için üzülüyorduk.

"Hayır!". Mich'in isyanı ile yüzümü ekrana doğru çevirdim. Mich gol yemişti ve Cameron beraberlik sağlamıştı.

Gülümseyerek telefonum ile uğraşmaya devam ettim. Bavullarımız toplanırken tek yaptığımız vakit geçirmeye çalışmakı.

"Bebeğim.". Cameron'un sesi ile başımı kaldırdım ve ona baktım. "Telefonumu getirir misin?"

Masanın üzerinde duran telefonu alarak oturduğum yerden kalktım ve Cameron'un yanına giderek telefonu ona verdim. Gülümseyerek karşılık verince bende gülümsedim. Cameron'un gözleri ekrana kayarken kollarını açarak yanına oturmam için yer açtı. Yavaşça koltuğun boş kısmına oturarak Cameron gibi ekrana baktım.

İkisi de ciddi bir şekilde oyunu kazanmaya çalışıyordu. Bu çok saçmaydı. Bir oyun için... Bu kadar ciddiyet...

Julia oturduğu yerden bağırdı. "Mich kazanacak. Skyler'a çok istediği altın künyem için bahse varım.".

Bunun üzerine kaşlarımı çatarak ona bir bakış attım. "Cameron kazanacak. Arabam üzerine bahse varım." diye seslendim. Cameron gülerek "Skyler haklı. İstediğiniz yavru köpek için bahse varım." deyince Mich'in bunların altında kalmayacağından emindim. "Julia haklı. Şu çok beğendiğiniz adam ile şarkı söyleyeceğinize bahse varım." deyince başımı Mich'e doğru çevirdim. "Adam Levine ile mi?" dedim şok içerisinde. Mich sinirle başını onaylarcasına salladı. Julia ile aynı anda çığlık atınca tamamen kızardığımı hissettim.

Cameron kaşlarını çatarak bana bakarken "O sokuk tipli ile şarkı söyleyeceğini sanmıyorsun , değil mi?" diye sordu. Omuz silkerek "Kesinlikle." dedim umursamadan. Cameron "Mich kazanamayacağı için bunu bir sorun yapmıyorum." dediğinde dudak büzdüm.

Ne yazık ki haklıydı.

Cameron ciddiyetle oyuna dalmışken telefonunu alarak bir fotoğrafımızı çektim. Farkına bile varmamıştı.

"Son dakikalar." dedi Mich ağzının kenarından gülerken. Cameron'a "Bir şey planlıyor. Gol atacak." diye fısıldadım. Cameron'da aynı şekilde kulağıma doğru eğildi ve "Sahanın kenarından vuracak. Gol atamaz." diye fısıldadı. Ardından kulağımın yanına bir öpücük kondurunca huylanarak başımı o tarafa doğru eğince Cameron'un güldüğünü gördüm.

Saniyeler sonra Mich , Cameron'un dediği gibi sahanın kenarından vurmaya çalıştı fakat Cameron buna hazırlıklıydı. Mich kendi kazdığı kuyuya düşerken gol yiyince şok içerisinde ağzını açtı.

Julia ayağa kalkmıştı ve "Mich!" diye isyan etti. Mich hala yediği golün şaşkınlığı içindeydi. Cameron avuç içini açınca çak beşlik yaparak kıkırdadım. Saniyeler içinde oyun bitmişti.

Julia iç çekerek bileğindeki künyeyi çıkardı ve benim bileğime yöneldi. Julia bu künyeyi benden daha çok seviyordu ve künye , uzun bir süredir bileğindeydi. Onu vermek istemediğini biliyordum.

Elimi kaldırarak onu durdurdum. "Bekle iddiayı ben kazandığıma göre ödülümü ben seçebilirim. Değil mi?" diye sordum. Julia başı ile beni onaylayınca kollarımı göğsümde birleştirdim. "Hugh & Meat'ten bana yemek ısmarlamanı istiyorum." dedim. Julia bir kaç saniye bekledikten sonra omuz silkerek künyeyi bileğine geri taktı.

Mich yanıma gelerek "Seni o adamla tanıştıracağım için Cameron beni öldürecek sanmıştım." diye mırıldandı ve yanağımdan bir makas alarak Julia'nın yanına gitti.

Sırıtarak onlara baktım. Gerçekten çok yakışıyorlardı. "Düğünü ne zaman yapacaksınız?" diye sordum. Bu ani sorum ile birlikte Julia ve Mich birbirlerine baktılar. "Henüz bir düğün planlamıyoruz." diyen Julia'ya bir soru daha sormak istemediğimden sesimi keserek hazır olan arabaya ilerledim.

Arabanın kapısını açarak oturdum ve Cameron'un gelmesini bekledim. Julia ve Mich çoktan kendi arabalarına bitmişti. Cameron tam arabaya bineceği sırada telefonu çalmaya başlayınca durdu.

Telefona bakınca yüzü bembeyaz olurken telefonu açarak kulağına götürdü.

Endişe ile bana bakarken ona içten bir şekilde gülümsedim. Arkasını dönünce ise dikkatle ne konuştuğunu dinledim "Lucinda , bana sadece bir kaç gün ver.". Kaşlarım çatılırken dinlemeye devam ettim. "Ona söyleyeceğim. Buna ne tepki verir bilmiyorum. Onu kaybetmek istemiyorum.". Konuşmasına devam ederken bakışlarımı başka bir tarafa çevirdim. Neler olup bittiğini bilmeme gerek yoktu. Cameron bana kendisi anlatana kadar hiç bir şey sormayacaktım.

Cameron arabaya bindikten hemen sonra hızla arabayı çalıştırdı. Julia ve Mich bizi beklemeden yola çıkmışlardı.

"Eskisi gibi beraber yaşamaya başlamak daha iyi olmaz mı?" diye sordu Cameron bakışları yoldayken. Omuz silktim ve "Olur." diye mırıldandım. Ardından elim radyoya gitti ve şarkının sesini açarak arkama yaslandım. Bu açıkça konuşmak istemediğim anlamına geliyordu.

Eve gelir gelmez odama çıkmak için merdivenlere yöneldim. Cameron "Sky , dur." diyerek beni kolumdan yakalayınca bu girişimim başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Baygın bakışlarımı gözlerine diktim. "Gerçekten uykum var. Çok fazla." diyerek ona bakmayı sürdürdüm. Fakat o sadece kollarını bağdaştırmak ile yetindi. "Sana söylemem gerek bir şey var. Önemli. Çok fazla."

Başımın üstünde bir kova soğuk su dökülüyormuş gibi hissediyordum. Derin bir nefes alarak "Seni dinliyorum." dedim.

Cameron ilk önce dudaklarını içine çekti. Ardından ensesini kaşıdı ve hemen ardından elleri ile yüzünü sıvazlayıp tedirgince bana baktı.

"Yaklaşık 8 aylık bir bebeğim var. Ve annesi trafik kazasında öldüğü için ona bakabilecek tek kişi benim."

Selam selam selam... Nasıl bölüm ama. Biliyorum biraz kısa oldu ama en heyecanlı yerde bırakmayı seviyorum. En heyecanlı yerde burasıydı. Sizce bundan sonra Cameron ve Skyler'ı neler bekliyor? Skyler buna ne tepki verir peki? Öpücük öpücük hepinizeee...

Sen, Ben ve Çok Daha FazlasıOn viuen les histories. Descobreix ara