/ 72. Bölüm /

En başından başla
                                    

"Yağmur?"

"Odamdayım."

Kabanımı çıkarıp ona uğrama gereği duymadan, odama geçim. Büyük ihtimalle hazırlanıyordu.

Sıcak bir duş alıp ardından ben de hazırlanmaya başladım. Herhangi bir etek sendromu daha yaşayamayacağımdan giydiğim kısa elbisemin altına, kalın siyah çoraplarımı giydim. Aslında, Kerem'in öyle kıskanç halleri hoşuma gitmemiş değildi ama çeken ben oluyordum. Bunu göze alamazdım. Hem biraz daha kıç dondurursam bu sefer kesin hastalanırdım.

Fakir kol, siyah ve rahat elbisemin kollarını düzeltip birkaç bileklik taktım. Gayet de rahat ve şık olacaktım. Evet!

Saçlarımın da buklelerini şekillendirip öylece bıraktım.

Zaten güzel olmuştum ama bu gece benim gecem değildi ya. Ben olmasam da olurdum.

Topuklu botlarımı da ayağıma geçirip çantamı küçük el çantasıyla değiştirdim.

Yağmur'la son konuştuğumzda zaten yemeklerimizi iş yerinde yiyeceğimizi söylemiştik.Bu yüzden açlık derdimiz yoktu.

Kışın havanın erken kararmasından dolayı geceyi erken başlatacaktık. Çok da erken değil tabii. Ama biz kadınlar hazırlanasıya zaten asırlar geçiyordu!

Odamdan nihayet çıkıp, salona indim. Yağmur da salonda koltuğa oturmuş beni bekliyordu.

"İndin mi?"

Meşhur salak sorulardan birini, şu an ben sormuştum!

"Evet."

Onu şöyle bir süzdüm. Biraz iddialı olmasına rağmen çok güzel giyinmişti. Yani giydiği elbise zaten güzeldi ama bunu çıplak giymesi biraz abartıya kaçmış olabilirdi. Allah aşkına bu kız üşümüyor muydu?

"Neden böyle giyindin?"

Gerçi bendeki de fazladan salaklıktı. Madem kızı görücüye çıkaracaktım güzel ve çekici olmasında ne gibi bir sorun vardı ki? Ama onu en sade haliyle bile beğenebilecek biriyle sevgili olması da Yağmur'un kârına olurdu tabii.

"Bilmem. Çirkin mi olmuşum?"

Bu kız ve son zamanlardaki çirkinlik takıntısı.

"Saçmalama. Üşürsün diye dedim."

"Yok, hayır."

"Çıkalım mı artık? Zaten yavaş gideriz."

Başını sallayıp ayağa kalktı.

Beraber kabanlarımızı giyip dışarı çıktık. Arabaya bindiğimzde hemen ısıtıcıyı açtım. Yağmur da radyodan rastegele kanalları karıştırmaya başladı.

Akşam trafiğine takıla takıla yol almaya başladık. Bara yaklaştığımızda telefonum çaldı. Yağmur araba kullandığımdan dolayı çıkarıp baktı.

"Kerem."

"Tamam. Kulağıma tutuversene?"

Kıkırdayıp açtıktan sonra kulağıma uzattı.

"Zeynep?"

"Kerem?"

"Neredesiniz?"

"Beş dakikalık yolumuz kalmıştır. Ne oldu?"

"Tamam bizim de çok az kaldı. Kapıda bekleyin."

"Saçmalama hayatım. Donarız."

"Zeynep arabaının içinde bekle! Ama içeri girme duydun mu?"

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin