33.Bölüm:"I Wanna Be Yours."

4.1K 234 52
                                    

İyi okumalar*

Büyü kahkaha bütün salonu kapladı ve yankılandı. Sevinç ve zaferle karışık gür kahkaha atan Justin'in babasıydı. Yeniden bu kasvetli yer altı sarayına gelmiştik. Ve buradan üzülmeden çıkmıyorduk.

Korkuyla Justin'e baktığımda beni rahatlamak için gülümsedi ancak onu son zamanlarda çok kolay çözebiliyordum. Buraya her geldiğimizde onun da gözlerinde o tarifsiz korkuyu seziyordum ve bu korku başka hiç bir zaman belirmiyordu gözlerinde.

"İşte sonunda beni mutlu eden bir haber."  Babası ellerini bir birine çarpıp Justin'in büyük cüssesinin arkasına saklanmış bana bakıp sırıttı. Hafif çıkmış sakalları ve korkutucu sadist gülüşü onun kana susamış bir katil olduğunu o kadar belli ediyordu ki.

Derime nüfuz etmişti delici bakışları.

"İşte geleceğimi ve bugünümü kurtaran fani varisim." Uzun tırnaklarını bir birine çarptırdı ve rahatsız edici bir ses çıkardı. O tırnaklar ciddi anlamda korkutuyordu beni. Ve bu bütün vampirlerde vardı. Ellerini havaya kaldırıp bana uzandığında Justin'in elini sımsıkı tuttum ve ona babasını durdurması için sinyaller verdim.

"Dur artık." diye mırıldandı Justin ardından. Aynı onun elini tuttuğum gibi tuttu elimi ve beni daha da kendine çekti. "Onu korkutuyorsun." Gözleriyle beni işaret ettiğinde babasına bakamadım ve oldukça kalabalık vampirin arasından tanıdık birilerini görmeyi umdum.

Uzaktan Jamie ile göz göze geldiğimde sessizce dudaklarını oynattı. Teşekkür ediyordu. Dönüşmeyi kabul ettiğim için olmalıydı. Ancak artık arzularıma karşı gelemeyeceğimi anlamıştım.

Başka seçeneğim de yoktu zaten.

Ya ölecektim ; ya da dönüşecektim.

"Üzgünüm sevgili oğlum." dedi alayla gürleştirerek sesini. Uzattığı ellerini geri çekince derin bir nefes verdim. "Bakıyorum da küçük Drew mühürüne direnmekten vazgeçmiş." Gülümsüyordu. Ve bir psikopat gibiydi. Nasıl oluyordu da o bu kadar korkunç iken ya da diğerleri; Justin değildi. Ya da sadece bana öyle geliyordu ancak gerçekten doğasında bu vahşilik varsa kendini bana karşı nasıl tutabiliyordu? 

"Sevgili oğlum , acaba annen seni görse ne düşünürdü?" Justin bu cümlesini işitince bir an da gerildi. Annesi hakkında neler düşündüğünü biliyordum. Onu özlüyordu. Bu yüzden ilk defa önümde ağlamıştı. O da sondu zaten.

"Annemden bahsetme hakkına sahip değilsin, kapa çeneni." Ona doğru bir adım atacağı sıra , durdurdum onu. Justin ne kadar güçlü olsa da babasını yenebileceğini sanmıyordum. Ona zarar gelmesine dayanamazdım.

"Justin dur," diye fısıldadım. Kaşları kızgınlıkla çatılmıştı . Gözlerindeki kanlanmayı görebilmiştim.

"Neden böyle söylüyorsun küçük oğlum." babası bu tarafa doğru yürümeyi denedi ancak Justin onu durdurdu. 

"Bana sevgi gösterisi yapma."

"Bilmeni istiyorum, o benim de karım." Elini donmuş kalbinin üzerine koyduğunda bu sefer ben de ona tiksinerek bakmıştım.

"Karın değil artık seni lanet olası, gündelik becerdiğin kişiyi saymak zorken annemi karın olarak nitelendirip, onun ismine leke getirme."  Hırladı sanki. Kolunu tutuyor ve onu sakinleştirmeye çalışıyordum.

"Her neyse." diye mırıldandı. Justin'in de etraftaki diğer vampirler gibi dişleri dışarıya doğru uzamaya başladı. Kendini kontrol edemiyor gibiydi. Avuçlarım arasındaki elinde bir titreme hissettim. Tırnakları da bir pençe gibi çıkmıştı. Ve parmaklarındaki damarlar belirmişti. Ancak damarlar mavi ya da mor değil simsiyahtı.

Senden Korkmuyorum..(Justin Bieber Fanfiction)Where stories live. Discover now