Bölüm 2:Kıskançlık

1.6K 124 58
                                    

/Bu sefer notu başa yazıyorum😁


Eğer yorum atarsanız ona göre hareket edebilirim ve eğer beklentilerinizi karşılamazsa özür diliyorum😇


oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum


sizi seviyoruuum x /

Harry'nin salonda uyuma gibi bir sorunu yoktu elbette.Sadece Louis'ye sarılmadan uyumak onun için kabus gibiydi.Onu hissetmek dünyanın en güzel hissiydi onun için.

Yatağını hazırlarken televizyonun sesini olduğundan biraz daha fazla açtı.Madem Louis koca yatakta istediği gibi yatabiliyordu,o da istediğini yapabilirdi salonda sonuçta.Böyle durumlarda Louis fazla patron oluyordu ve küçük cüssesine rağmen kükremeye başlıyordu.Harry bunu hiç ama hiç istemezdi.

Kumandayı yavaşça yanına bıraktı ve battaniyesine sarılarak Louis'nin sevdiği işe yaramaz televizyon şovlarından birini izlemeye başladı.Saçları artık omuzlarına geliyordu ve topuz yapmadan rahat edemiyordu.

Louis ona 'bunny' diye sesleniyordu çünkü dev cüssesi ile minik bir tavşana benzemeyi başarıyordu ve Louis'nin gözünde o dünyanın en sevimli ve sevgi dolu kocasıydı.Aslında herkes öyle düşünüyordu,Nick hariç.

Nick küçüklüklerinden beri Harry'e bir hayranlık besliyordu ve Louis ile beraber oldukları güne lanet ediyordu her zaman.Harry onunla daha mutlu olacaktı belki de,neden hala Louis'nin triplerini çekiyordu ki?

*

Harry uykuya dalarken elindeki kumandanın yere düştüğünü hissetti ama kalkacak gücü yoktu,sabahtan beri daha yeni dinlenme fırsatı yakalamıştı ve bunu kaçıracak değildi.Televizyonun sesi biraz fazla yüksekti,biliyordu ki Louis elbet gelip kapatırdı.Ve öyle de oldu.Louis sinir krizleri geçiriyordu yatak odasında.Sadece bir gün huzurlu bir gün geçiremiyordu o evde.Belki Harry doğru seçenek değildi onun için artık.Bunu ciddi ciddi düşünmeye başlamıştı ama ne olursa olsun tatlı tavşanını(belki kurbağa) bırakacak kalp yoktu onda.

Sinirle odasından çıkıp salona yürümeye başladı.Derin bir nefes alıp salona hışımla girdi.

"Televizyonun sesini kısmana gerek yok tabi,Louis uyumu-"

Lafını bitirememişti çünkü Harry'i uyur hale görünce yumuşamıştı.Bir bebekten farksız görünüyordu.Kim bir bebeğe kıyabilirdi ki?

Yavaşça yanına oturup dağılmış saçlarını düzeltti eliyle.Vücudunun her bir noktası sanat eseri gibiydi ve bazen onu hak etmek için ne yaptığını düşünüyordu Louis.

Derin bir nefes alıp yanına uzandı ve ellerini kendi beline götürdü.Sarılarak uyumak sadece Harry için değil aynı zamanda Louis için gerekli bir şeydi.Birbirlerine ait oldukljarı gerçeğini hatırlatıyordu bu onlara.

Harry Louis'yi yanına doğru çekti ve kollarını belinde doladı yavaşça.Uyanıktı fakat o anı bozacak hiçbir şey yapmak istemiyordu.Sadece orada öyle durdu ve Louis'nin nefes alış-verişini dinledi.

*

Rahatsız edici bir koltukta sıkış sıkış uyumaları üzerine sabah Louis Harry'nin göğsünde uyandı.Harry'nin göğsü rahattı elbette ama kendisi yeterince ağırdı ve bunun bedelini Harry'e ödetmek istemezdi.

"Uyansana" diye fısıldadı kafasını Harry'nin göğsüne daha rahat bir pozisyon için yerleştirirken.Harry hala derin bir uykudaydı.Louis bacaklarını aralayıp Harry'nin karnına oturdu bir bebek gibi ve dudaklarını dişledi yavaşça.

"Harry eğer uyanırsan sana sabah saksosu hediye ederim" dedi yüksek sesle.Biliyordu ki Harry aynı anda uyanırdı.Aklı 7/24 böyle çalışan bir ergendi eskiden ne de olsa.İnsan yedisinde de yetmişinde de aynıydı.

Harry gülmemeye gayret ederek gözlerini araladı ve üstünde oturan Louis'ye alaycı bir bakış attı.

"Bunu sen mi söylüyorsun şimdi?" 

"Elbette ben söylüyorum kurbağa surat,fakat hakkını kaybettin" diyerek Harry'nin üzerinden kalktı ve mutfağa doğru yürüdü.Louis bazen Harry'e üzülüyordu.Onu böyle hararetlendirip sonra terk etmek kötü olmalıydı.Dalga geçilmeyi kimse sevmezdi ne de olsa.

Harry derin bir nefes alıp koltukta oturdu ve telefonuna mesaj gelmiş mi diye kontrol etti.Nick bir ton mesaj atıp aramıştı.

"Neden kocanın bir dediğini iki etmiyorsun?Eskiden böyle değildin Harold.Bugün bizim kafemizde buluşalım.Ben sana saati söyleyeceğim. x"

Pekala yeni bir bela başlıyordu.Hızlıca cevap yazıp Louis'nin yanına gitti.Bu mesajlardan bahsetmemek akıllıca olurdu fakat Louis her zaman her şeyi bilirdi,yani öğrenmiş olması olasıydı.

"Bugün dışarı çıkacağım,gelmek ister misin?" diye lafa girdi sesinin tonunu düşürerek.Louis'nin ona attığı bakıştan anlamıştı her şeyi.

"Nick özlemiş,onu suçlayamam bende özledim.Yani uzun süredir görüşmüyoruz,bir saat görüşmek kimseye zarar vermez" diye tamamladı sözlerini.

"Bende mi geleyim?Sen şaka mı yapıyorsun Harry?O pislik seni benden almak için kırk takla atıyor ve sen hala onu özlediğini söylüyorsun.Bu kadar kör değilsin gözlerini aç" 

Louis'nin ses tonu kabaydı ve tehtitkar idi.Harry sadece derin bir nefes alıp hazırlanmakta olan kahvaltı sofrasına bir sandalye çekti.Nick'in ondan hoşlandığını biliyordu fakat bu eskidendi.Harry şimdi evliydi üstelik evlat edinmek üzereydiler.

"Sana yemin ediyorum eğer onunla görüşürsen sana çocuk verme fikrinden tamamen vazgeçerim Harry" diye söylendi nefesinin altından Louis.

Louis hamile kalabiliyordu ve Harry'nin ısrarları üzerine çocuk yapmak istemediğini söylemişti.Vücudunu bozmak istediklerinin sonundaydı.

Harry ısrarla konuşmak istemiyordu.Konuşsa hiddetli bir kavga çıkacaktı ve bu ilişkileri için hoş değildi.En azından bir gün tartışmadan mutlu bir gün geçirmek istiyordu.

Louis onun sessiz kaldığını görünce daha çok hiddetlenip ona doğru öldürücü bir bakış attı.

"Madem sen Nick pisliği ile görüşüyorsun,bende Matt ile görüşürüm.Tanıştığınızı sanmıyorum.Öğrencilerimden birinin velisi ve çok nazik bir beyefendi,sizin aksinize" diye mırıldandı.Harry onu kıskandırmak için her şeyi yapıyordu.Sıra belkide ondaydı artık.

Harry bu sefer gözlerini kısıp Louis'yi izledi.Matt denen adamı tanımıyordu fakat içinde hoş olmayan hisler vardı.

"Ne yaparsan yap tamam mı?Sadece kahvaltı yapmak istiyorum şuan" diye söylendi Harry.Bu işin peşini bırakmayacaktı elbette.Louis mutfaktan ayrılırken arkasından baktı uzunca.Büyük ihtimalle üstünü değiştirmeye gidiyordu.

Harry kahvaltısını yaparken Louis'nin telefonunu mutfakta unuttuğunu farketti.Yavaşça eline aldı ve dikkatini çeken ilk şey 'Matt Brimsted' adındaki kişiden gelen mesajdı.

'Yarın diye konuşmuştuk ama dayanamıyorum.Bugün buluşsak olur mu?Özledim zaten.Cevabını bekliyorum. xx'

Us Against The World (l.s)Where stories live. Discover now