50

1.1K 97 9
                                    

Ülkeye dönüş

"Aleks!"

Sonunda bitmişti esirliği.Bacağındaki yara yüzünden Teğmen Luis yarım saat sırtında taşımıştı onu.Artık Polonya topraklarındaydılar.

"Oğlum iyi misin?!"

Aylar sonra babasını görmüştü.Luis'in sırtından inip sıkıca sarıldı ona.Kurtulmuştular ve ikinci Dünya savaşı Almanyanın mağlubiyeti ile bitmişti.

"Seni çok özledim baba."

"Seni çok özledim oğlum."

Onları karşılamaya yalnız Albay değil,birliğindeki askerler de gelmişti.Aleksandr ona selam duran askerlerini görünce gülümsedi.

"Sizi çok özledik Komutanım."

"Yaşıyorsunuz..."

Askerlerine doğru adım attığında yüzünü buruşturdu.Bacağı yakmıştı canını.Luis hemen yetişip koluna girmişti.

"Revire gidelim."

"Sırtın ağramıyor mu?"

"Daha ağır yüklerim olmuştur."

Aleksandr sırıtıp Teğmenin sırtına atladı.Luis onu revire bırakıp Albayın yanına gitmişti.Olanları hem anlatıp hem de ondan duyacaktı.

"Teşekkür ederim evlat.Sözüm sözdür.Servetimin hepsi senin."

"Üsteğmenin ihanet etmediğini nasıl anladınız?"

"İki gün önce Yarbaya ulaştım.İt herife oğlumla konuşmak istediğimi söyledim.Bana artık gerek kalmadığını ve çok yakında farklı cephede karşılaşacağımızı söyledi.Aleks'in üzerinde kolye dışında bir şey yoktu.Tahmin ettim ve tahminim doğru çıktı."

Luis hayranlıkla komutanını dinliyordu.Oğlu da tıpkı babası gibi zekiydi.

"Helen öldü.Yüzbaşı öğrenmiş Helen'in hain olduğunu.Üsteğmene saldırmış."

"Yetişmesen oğlum ölecekti öyle mi?"

Luis yutkunup gözlerini yere dikti.Sakladığı şeyleri şu an komutanına anlatsa Üsteğmene verdiği sözü bozmuş olacaktı.

"Komutanım,ben bir kaç hafta izin istesem..."

"Merak etme,Aleks ve sen uzun süre dinlenip öyle aramıza katılacaksınız."

Luis selam durup çıkmıştı odadan.Savaşın en kötü yanı akıllarda bıraktığı izlerdi.Evet kazanmıştılar.Lakin hepsi aklını kaybetmişti.Uzun süre toparlanmak için üzerlerindeki üniformayı çıkarmalıydılar.

Askerlerin ona olan bakışlarını umursamayıp çekip gitmişti.Aleksandr'la başka zaman konuşur ve anlaşırdı.

"Oğlum,bacağın nasıl?"

"İyi durumda.Merak etme baba,ben iyiyim."

Albay gülümseyip yatağın kenarına oturdu.Oğlunun göğsündeki izlere bakıp yumruklarını sıktı.Bakışları kısa bir an Aleksandr'ın boğazındaki ize kaydı.

"Yakmışlar seni..."

Üsteğmen babasının elini tutup gülümsedi.

"Küllerimden doğdum.Çünkü babam benden hiç vazgeçmedi."

"Senden asla vazgeçmem.Şartlar her ne olursa olsun sen benim oğlumsun."

"Sana söylemem gereken önemli bir şey var.Benden duy istedim."

Albay oturuşunu dikleştirip oğlunun ellerini tuttu.

"Söyle oğlum."

"Baba,hücrede zehirlendim.Zehirlediler beni."

"Zehir hala kanında mı?Korkma, en iyi hekimleri getiririm sana!"

"Öyle değil."

Aleksandr hatırladığı gerçekle gözlerini kapattı.Bu konuşmayı yapmak ona çok ağırdı.

"Baba o-olmam imkansız."

Ellerindeki eller sıcaklığını kaybetti ve o bunun şahiti oldu.

"Aleks..."

"Ben iyiyim.Kaybettiklerime rağmen iyiyim.Lütfen sen de iyi ol.B-biz iyi olalım artık."

Esirlik bitti.Sırada mutlu günler vardı.




Sonunda baba oğul kavuştu ya! Sizce Luis'in anlatmadığı neydi?

ESİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin