10

1.2K 93 17
                                    

Cesetten farksız

"Albay!Ne konuştunuz?"

Victor iki saattir kapıda bekliyordu.Albay Aleksandr'ın kurtarılması için çabalıyordu.Üstlerini ikna etmiş ve yirmi alman esiri karşılığında Aleksandr'ı alacaktı.

"Teklifimi onayladılar.Durumun ciddiyetinin farkındalar.Esir tutulan bir Üsteğmen.Elbette kabul edecektiler."

"Efendim, iki gün geçti.Sizce hala yaşıyor mu?"

Bu soruya cevap vermek zordu.Yaşamıyor olma ihtimalini düşünmek istemiyordu.

"Cesedini bile onlara bırakmayacağım.Hadi Victor,düşmanlarımızla konuşmanın zamanı geldi."

-_-

"Aileni araştırıyoruz."

Aleksandr kafasıyla Yüzbaşıyı onayladı.Yüzünde en ufak bir gerginlik yoktu.Aile denildiğinde sinirlenen,öfkeden çıldıran kaç kişiyle karşılaşmıştı.Lakin Üsteğmen kimsesiz oluşuna bu kadar çok güveniyordu.

"Annen bir alman.Sana melez misin diye sorduğumda inkar etmiştin.Polonya ordusuna da mı yalan söyledin?"

"Çok iyi yalancıyımdır."

"Hakkında bir kaç şey daha öğrendim. Doğru olup olmadığını merak ediyorum."

"Sorma.Ne öğrendiğsen doğrudur."

Yüzbaşının sesini daha fazla duymak istemiyordu.Canı acıdığı için yere uzanıp rahatlamak istiyordu.Ancak karşısındaki adama en zayıf halini gösteremezdi.

Zayıflık en büyük mağlubiyettir.

"Albayın,Komutanınla gönül ilişkin varmış.Bu doğru mu?"

"Beni kullanarak elinize bir şey geçmez.Yatakta olan yatakta kalır."

"İnkar etmiyorsun."

Yeşillerini Yüzbaşının yüzüne dikti.Hayal kırıklığı vardı o gözlerde.Sanki ona bu yakıştırılmadı gibi bakıyordu.

"Üzerindeki üniformadan utanmıyorsun.Lakin tahmin etmeliydim,melez biri başka nasıl Üsteğmen olabilir? "

"Yüzbaşı oturup ağlayacak gibisin.Benim yaptığımı yapamadığın için mi üzüldün?"

"Beni kışkırtma.Emin ol ben Karl'a benzemem."

Farkındaydı Aleksandr.Bu güne kadar hep içine atanlardan korkmuştu.Duygularını hemen belli etmeyenler her an en büyük kötülüğü yapacak olanlardı.

Damarına basarsan karşılaşacağın manzara gördüğün son şey olur.

"Boğazındaki haç yaptığını kabul ediyor mu?Tanrın bu kadarına izin veriyor mu?"

"Sormadım."

"Alacağın cevabı biliyorsun çünkü."

Böyle yaratılıp yaratılmadığını o da merak ediyordu.Tanrının gazabına uğradığı için eşcinselliğin ona ceza olarak verildiğini sanıyordu.Hitler,eşcinselleri öldürürken onun bu ülkede esir olması belkide gerçekten cezaydı.

"Senden bir şey isteyebilir miyim Yüzbaşı?"

"Söyle."

Yüzbaşı Üsteğmenin yukarı kıvrılan dudaklarına baktı.

"Teğmen Victor'a söyle, eceli olacağım."

Son kısmı rusca söylediği için Hans anlamamıştı.Lakin az önce Polonyalıların içine soktukları askerinin ismini duymuştu.Öfkeyle sandalyeden kalkıp Aleksandr'ın saçını çekti.

"Kurtulmak için kendine şans bile vermiyorsun!Senin gibilerden nefret ediyorum."

"Gözlerimin akıbetini merak edenin canı cehenneme,Yüzbaşı."

Yeşiller koyulaşmış ve ona bakıyordu.Üsteğmene vurmamak için saçlarını bırakıp ayağa kalkmıştı.Yüzbaşının sıktığı yumruğu Aleksandr'ın dikkatini çekti.

"Neden bana vurmuyorsun?"

"Sen ayna da suratına baktın mı?Bir cesete vuracak kadar kalpsiz değilim."

Bu kez yeşiller kırılmıştı.Durumunun kötü olduğunun farkındaydı,lakin bunu birinden duymak iyi hissettirmemişti.







Ah Aleks🥲Sana üzülüyorum.

ESİRWhere stories live. Discover now