20

1.1K 105 13
                                    

Papatyaların kana boyanışı

Senin düşündüğünden daha fazlasıdır hayat.Önünde kocaman sonu bilinmeyen yollarda yürürken yanında birini arardı insan.

Doğru kişiyi bulmak için çıkılan yolda kaç kişiden vazgeçtik?

Annesinin öldüğü gün duvarın arkasına saklanmıştı Aleksandr.Kadının yere yığılan bedeni son kez oğlunun yeşil gözlerine bakmıştı.

"Sana kaçmanı söylemiştim."

Daha az önce eve geldiğinde dışarıdan annesinin seslerini duymuştu.Biriyle kavga ediyordu.

"Haberim olmayacak mı sandın?! BENİM OĞLUMU BENDEN HABERSİZ DOĞURMUŞSUN OROSPU!"

"O benim oğlum!Git artık!Ben kendime yeni bir hayat kurdum!"

"O çocuğun damarlarında akan kan benim!"

Kapıyı çaldığında güzel yüzlü annesi yüzünde morluklarla açmıştı kapıyı.O zaman elindeki papatyaları saklamıştı Aleksandr.

"Git Aleks.Koş oğlum lütfen!"

"Anne?"

Daha ne olduğunu anlamadan bir adam kolundan tutup sokmuştu onu içeri.Annesini itip küçük bedeni almıştı kollarının arasına.

"Sen benim oğlumsun!"

"Değil!Dinleme onu Aleks!"

"Neden?Sonuçta birlikte olduk ve ona hamile kaldın!"

Hala dün gibi hatırlıyordu olayları.Adamın belindeki silah korkutmuştu onu.

"Sus!Kendi ailene git!Karın, çocukların var senin!Bırak bizim peşimizi!"

Adam annesinin üzerine yürüdüğünde Aleksandr korkup kaçmıştı.Duvarın arkasına saklanıp sessizce akıtmıştı gözyaşlarını.Az önce yere düşürdüğü papatyaları şimdi farkediyordu.

"Senin derdin bu!Ailemi bırakıp sana mı gelmeliydim?!"

"Bana tecavüz ettin!Ailen olduğu o zaman bile aklına gelmedi!"

Hayatın omuzlarına bıraktığı yükü taşımakta yıllardır zorlanıyordu.O gün tecavüzden doğdunu öğrenmiş ve annesini kaybetmişti.Babası olacak adam kadının kalbine yedi kez saplamıştı bıçağı.

Ve Üsteğmen yıllardır annesinin katili olan adamın yanında nefes alıyordu.

"Aleksandr!Ne oldu ona?!"

"Yemekten zehirlenmiş.Üsteğmen Bir saat acı içinde kıvranmış yerde."

Hans kapıda bekleyen askerinin üzerine yürümüştü.Onun yakasına yapışıp doktordan duyduklarını bu kez askerinden dinlemişti.

"Yemeği ben göndermedim mi?!İçine ne kattın?! Söyle!"

"Efendim ben bir şey yapmadım."

"Sen yapmadıysan kim yaptı lan o zaman?!"

"Ben yaptım Yüzbaşı."

Onun sesini yıllar sonra ilk kez duyuyordu.Askerin yakasını kavrayan elleri gevşemişti.Arkasını dönmeye cesareti yoktu Yüzbaşının.Çünkü ölenin yerine çok geçmeden birini getirmiştiler.

Asteğmen Karl'ın yerine Asteğmen Simon gelmişti.

"Esir kuzenimi öldürdü.Bende boş durmadım."

Asteğmen Simon selam durup yüzündeki gülümsemeyi sildi.Karl kötüydü lakin Simon en kötüsüydü.

"Merak etmeyin ölmeyecek.Ona daha büyük bir hediyem var."

O zehir belki öldürmedi ancak Üsteğmen Aleksandr'ın en büyük sınavıydı.Yedi saatin sonunda açmıştı gözlerini.Suya hasret dudakları çatlamıştı.Yeşiller uyandığında karşısında onu kurtaran doktoru görmüştü.

"Uyanmışsın.Tahminimden çok daha güçlüsün Üsteğmen."

Zehirlendiğini anlamıştı lakin zehrin onda nasıl bir etki bırakacağını öğrenmek istiyordu.

"Bana ne olduğunu biliyorum.Lakin ilerde ne olacak?"

Kadının gergin yüzü Üsteğmeni endişelendirmişti.Elinin altındaki beyaz çarşafı sıkıp yutkundu.

"Evli misin?"

"Hayır."

"Geçmiş olsun.Zehiri temizledik kanından.Ancak üzülerek söylüyorum ki,ilerde baba olmanız imkansız."

Annesinin ölümünden sonra ilk kez ağlamamak için boğmuştu hıçkırıklarını.Savaşta canını kaybeden kurtulurdu.




Aleksandr'ın aile gizemini çözdük.Üsteğmene çok üzülüyorum.

ESİRحيث تعيش القصص. اكتشف الآن