BÖLÜM 19: AFFET

75 10 15
                                    

(Bazen şarkıları bölümle ilgisiz koyabiliyorum, sadece başı hoşuma gidiyor diye koydum✨)İyi okumalar... 🌸

✿ ❁ ✿ ❁ ✿ ❁

"Oğlunuz da MaşAllah ama İsa Amca!" derken kaçıncı bardak içkiyi içtiğime matematiğim bile yetemedi. Dörtden sonra saymayı unuttum. Demirhan ile görüşüp,konuşmayalı yaklaşık bir ay geçti. Kendisini görmüyoruz da, babasını her gün görüyoruz neredeyse. Hiç bu mekana uğramadığı söylenilen adam, son 3 gündür hep buradaydı. Bugün ise masasına davet etmişti. İşten kovulmaktansa, iki sohbet muhabbete hayır diyemezdim. Dememeliydim. Böyle bir adam ile sohbet edilebilir miydi orası muamma tabii! Kafam hafif giderken, sohbet akıyordu.


"Amca mı?" sorusuna yanıt veremezken bardağımı bitirmek üzereydim. Yanıt gelmeyen sorusunun üzerine birkaç soru daha ekledi. "Oğlum olduğunu nereden biliyorsun? Bunu sana kim söyledi? Nerede gördün onu?" karşımdaki koca adamın içine Bade mi kaçmıştı, yoksa benim kafam gerçekten gittikce güzelleşiyor muydu? Aman Allah'ım, elimdeki bardağı bırakmam gerekiyordu sanırsam. Yoksa birazdan birden bu adam Bade'ye dönüşecekti.

"Hıhı.Demirhan tabii. Bilmez miyim oğlunuzu. Şu kaslı olan. Maşallah. Kaslarını patlatmak üzereymişsiniz yalnız." dedim ve masadaki elmayı keyifle ısırmaya başladım.


"Nereden tanıyorsun sen onu?"


"Ya bir baba, oğlunu öyle döver mi?Döver mi be? Söylesene be? Söyle! Konuş. Konuşsana be adam. Püü sana!" tükürme hareketi yapacakken, yanlışlıkla adamın suratına, ağzımdaki bütün elma parçalarını tükürdüğüm an İsa Bey'in gözleri tiksinerek kapandı. Öfke ile öylece kalakaldı. "Aaaa! Pardon. Pardon İsa Beyciğim. Bilerek oldu... Aman! Olmadı." diyerek oturduğum yerden kalkıp, masa örtüsünü aldım. Üzeri bir sürü cam tabak, ve içkilerle dolu olan masa örtüsünü birden aldım, evet. Her şey yere yığılırken ben ise hiçbir şey olmamışcasına, adamın yüzüne doğru yaklaştığımda, sıkıca kolumu sıktı. Birden ayağa kalktı.


"Şansını zorlama!"

"Aa! Ayıp oluyor, yardım etmeye çalışıyorum!" diyerek yine ona doğru atıldığımda eli saçlarıma doğru uzandı.Demirhan olsaydı o ellerini saçlarımı okşamak için uzatırdı. Bu adam bana bir canavarı anımsatıyordu. Saçlarımı olabildiğince çekerek, herkesin içinde beni mutfağa doğru sürükledi. Kendimde olsaydım karşı çıkardım, o kadar içmiştim ki, ne olduğunu zor kavrayacak durumdaydım.

"Bak! Seni sevdim. Güzel kızsın." duvar ile arasına aldığında yanaklarımı okşuyordu, diğer eli ise hâlâ saçlarımı asılıyordu. "Ama, çok yaramazsın!" dediğinde saçımı var gücü ile asılmıştı. O bunu yaptığında ise, bende var gücüm ile bir çığlık kopartmıştım.

"OROSPU ÇOCUĞU!" duyduğum küfür ile, ve ani boşlukta kalma hissi ile birden yere çakıldım. Ama yere çakılan tek ben değildim. İsa da yerdeydi. Üzerine çullanan Demirhan'ı bulanık da olsa görebiliyordum. Ben yerde, duvara yaslanmış, kafam güzel haldeyken, Demirhan babasına ardı ardına yumruklarını savuruyordu. Bağırış sesleri ile birlikte, kulaklarımda bir uğultu vardı. Hiç içmemeliydim.
Nadiren içen ben, sanki depresyona girmişcesine bardak bardak içmiştim.


"LAN! ANNEME YAŞATTIKLARIN YETMEZMİŞ GİBİ!" Demirhan, bir yumruk daha savurdu...kafam pek yerinde olamasa da,görüntüyü biraz bulanık görsem de, sesler hâlâ netti. "SEVDİĞİM KADINA DA MI LAN?!" yakasından tutup, kaldırdığında boğazını sıkıp, duvara yapıştırdı. Bir yandan boğazını sıkıyordu, bir yandan ise boynunu hafif çevirmiş bana bakıyordu. "Burada değil!" dedi İsa'ya, boynunun arkasından sertce tutup kapıya yönelecekken içeriye bir adam girdi.

Bạn đã đọc hết các phần đã được đăng tải.

⏰ Cập nhật Lần cuối: May 06 ⏰

Thêm truyện này vào Thư viện của bạn để nhận thông báo chương mới!

Eğer İzin VerirsenNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ