GİRİŞ

252 26 49
                                    

7 Kasım 2006

Annesi ile en sevdiği çiçeklerden toplayacaktı o gün Lavinya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Annesi ile en sevdiği çiçeklerden toplayacaktı o gün Lavinya.Begonya...babası alıştırmıştı onu bitkilere.Tüm bitki türleri ile tanışmasına rağmen en sevdiği begonyaydı.Pembe Begonyalar.Nisan ayında çiçeklenirdi Begonya. Aralık ayında ölürdü.Az kalmıştı. Bu bilgiye iyi sahipti Lavinya. Annesine günlerce yalvarmıştı o çiçekler için...Bu soğuk havaya rağmen ısrarla babasının aldığı kar beyazı elbisesini giymek istemişti. Giymişti de. Lavinya'nın karşısında kim durabilirdi ki? İnat mı?Bu konuda bu küçük kızın üstüne yoktur.

Babası kızının saçlarını hep açıkken daha çok severdi.Uzun,kumral saçlarını yine salmıştı Lavinya.Elbiselerini giydi. Annesinin elinden tuttu. Bu sefer annesinin hazırlanışı her zamankinden uzun sürmüştü. Kapı önünde sürekli annesini çağırdı Lavinya. Geldiğinde ise elinde bir bavul vardı. Hiç sorgulamadı. Tek derdi Begonya'ydı.

Tabii bir de iki aydır görmediği babasıydı onun derdi. Annesi hep bir yalan bulurdu. Lavinya ise masumca beklerdi babasını. Ama annesi farkındaydı ki o bir daha gelmeyecekti. Gelmemesi daha doğru olurdu belki de. Tam 2 ay olmuştu Rasim ailesini terk edeli. Lavinya ismini kızına Rasim koymuştu. İsabetli bir isim olmuştu bu. Ölüm Çiçeği demekti.

Bugünden sonra daha da anlamlanmıştı bu isim. Babasının ardından şimdi de annesi bırakmıştı onu. Çiçek toplamak için çıktığı yolun sonu yetimhanede bitiyordu. Her zaman ki gittikleri yolun aksi olduğunu anlayınca yolda bir sürü soru sormaya başlamıştı Lavinya. Hepsi cevapsız kalıyordu. Annesi sadece yüzü düşük bir vaziyette kızının elinden tutmuş hâlde yürüyordu. Yolun sonu burasıydı. "Anne.Neresi burası? Burada çiçek yok ki?" dedi Lavinya.

"Bugün çiçek yok kızım. Ama yarın var. " son kez öptü kızını Sema. Bırakmak zorundaydı.En azından o öyle hissediyordu. İçinde bir yerlerde doğru olmadığını söyleyen hisler vardı. Aldırış etmedi Sema. Asıl çiçeğini, kızını orada bırakıp gitti. Arkasından bağıran, ağlayan kızına göz yummak zorunda hissetti.

Annesinin ardından hiç en sevdiği yemeği yiyemedi. Çünkü bilirdi, en güzel annesi yapardı. Uzun süre arkadaş edinemedi. Ta ki o güne kadar. Bade gelip onun yaralarını sarana kadar. Bade'nin abisi, Lavinya'nın da abisi gibi olmuştu. Kimi zaman hırçın bir çocuk olsa bile. Lavinya ve Bade yaşıt iken Rüzgar onlardan 3 yaş büyüktü. Gerçi pek bir farkları yoktu. Rüzgar hep daha küçük bir çocuktu ruhen. Lavinya hep sordu. "Yarın ne zaman?" zaman kavramı onun için yoktu pek. Yarını bugünü bilmezdi. Annesi bunu bildiği için mi öyle demişti? Her gün yarın ne zaman diye sorarak bir umut bekledi. Aklı başına gelene kadar bu böyle devam etti.

...

Aylar da geçse,hatta yıllar.Yıllar da geçse, beklemekden vazgeçmedi. Minik ruhu bazen yorulsa da dimdik ayakdaydı hep. En azından bu sefer yalnız değildi. Bade vardı yanında. Kimi zaman Rüzgar. Kimi zaman ise 13 yaşında tanıştığı minik Ateş...onu da bir paçavra gibi atmışlardı. İzin alarak yetimhanede bakıyorlardı minik köpeğe. Bade ile Ateş'in arası pek iyi olmasa da Bade yine de severdi Ateş'i. Yıllarca Bade ve Lavinya'nın güçlü bağı hep devam etti. Rüzgar ise onları asla yalnız bırakmıyordu. Adeta bir koruma gibiydi o.

Rüzgar ve Bade'de Lavinya ile aynı durumda sayılırlardı. Ama onlar daha erken terk edilmişlerdi.Ebeveynlerinin yüzlerini hatırlamıyorlardı.

Bu 3 minik asla birbirlerinden ayrılmadılar.
İlk kavgalarını henüz hiç etmediler. Her biri büyüyene kadar ailelerini beklemişlerdi.

Yarınları beklediler.

🌸

Merhabaalarr, kitabımı yenilemek istemiştim. Tüm bölümleri silip yeni bir başlangıç yapmak istedim. Umarım güzel bir başlangıç olmuştur. Bu arada tiktok hesabımda kullandığım modelleri de değiştirmeyi düşünüyorumm...

Eğer İzin VerirsenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin