BÖLÜM 6: KİMSESİZ

113 14 97
                                    

Bölüme başlamadan önce oy ve bir kalp bırakır mısınız? İyi okumalar 🌸

Numarayı aradığım an rk santimetre kadar uzağımdaki , ellerini kafasında birleştirmiş, ve yere odaklanan zürafa ve öküz karışımı hayvanat diye bahsettiğim, taksi şoförünün arkadaşının, telefonu çaldı. Yok artık! Tesadüftür.Değil mi? Zaten hiç alakaları yok. Benzemiyorlar. Yoksa benziyorlar mı? Benzeseler, anlarım. Ama kaç yıl geçti...Adam telefonunu cebinden çıkarırken ben aramayı sonlandırdım ama çaktırmadım. Sanki konuşuyormuşum gibi yaparak uzaklaştım.Kapattığım an adamın zil sesi durdu. Bu kadarı da şans olamazdı galiba. Ben ise hala telefonla konuşuyormuşum gibi numara yapmaya devam ediyordum. Aramızda biraz mesafe vardı, ama beni duyabilirdi muhtemelen.

"Ateş'e mamasını vermeyi unutmayın Basri Bey. " Basri ne alaka be? Basri nereden çıktı? Neyse Lavinya devam kızım... "Evet, Basri Beyciğim!" beyciğim...beyciğim? Kırk yaşındaki platin saçlı kadınlar gibi oldum, ne hallere düştüm ben Allah'ım?...

Şahsen ben bu adamın Demirhan olduğuna inanamam. İnanmıyorum. Bu o olamaz. Yok. Tesadüf işte... derken bana doğru geldi. Alık alık yüzüme baktı.

"Ne baktın?" dedim olabildiğince gıcık bir şekilde.

"Telefonunuz, kapanmış galiba. Kendi kendine konuşuyorsunuz da. Ya da şu klişelerden birini yapıyorsunuz,beğendiği adamın fotoğrafını çekmeye çalışan ergen kız mı demeliyim?"

Ne diyor lan bu adam? Ne çok konuştu...Telefonu kapatıyor gibi yapacakken telefonun kamerasının ve flaşının açık olduğu
gerçeği yüzüme acı acı vurmuştu. Hasiktir...

"Ne demek o? Sizi mi beğeniyormuşum ben?"

"Orasını siz bilin. Fotoğrafımı çeken sizsiniz. Neden çektiniz, sorabilir miyim?" adam kibar bir şekilde sinir etmeyi beceriyordu resmen. Sövmeden sövmek gibiydi.

"Ben senin fotoğrafını neden çekeyim be?"

"Çekmedin yani.Öyle mi?"

"Öyle!" dediğim an telefonu elimden çekip aldı. "Ne yapıyorsunuz pardon?" dedim sakince. Gayet sakindim, evet çok sakinim... Galeriye girdi ve şok... Şaka falan mıydı bu? Hani, kameralar nerede? El sallayalım.

"Bunlar ne peki?" dedi.

"Ne bunlar?Ben çekmedim."

"Tabii, ben çektim zaten. "

"Ya siktir git. Ver şunu." dedim. Evet bunu karakolda dedim.Zeka fışkırıyor benden, gerçekten bak.

"Ha bir de küfür!"Yanımızdan geçen polis memurunu durdurdu. "Siz de duydunuz bakın! Ben bu kadından şikayetciyim."

"Naz yapıyor naz." dedi polis memuru.

"Ne nazı amca, tanımıyorum ben bu kadını?!" dedi Demirhan olma ihtimali olan, ama aslında olmayan herif. "Hem bu nazdan ne anlasın?" diye mırıldandı.

"Polis Bey, şimdi ben bunun fotoğrafını çekmişim. Bir de küfür ettim, kabul. Bu gece kesin nezarethanede kalır mıyım acaba?"

"Net kalırsın." dedi ciddi ciddi. Bende ciddi ciddi adamın üzerine atladım. Tabii biraz zor oldu. Boyuna yetişmek zor bir adımdı. Demirhan ile benzeyen tek şeyi boyuydu zaten. Demirhan olamaz bu, diye kendimi avutmaya devam ederek boynunu ısırdım. "Bıraksana adamı!" diyen polis memurlarından tutun, "Delirmiş bu kız!" diye söylenen çaycı amcaya kadar, beni kimse ayıramazdı şu an.

"KIZIM! LAN! OHA...AH!" Çok yanlış bir yeri seçtim. Ama anlık sinir işte ne yaparsın? Bir de ısırmak için yer mi belirleyeceğim?Ben bir yandan saçlarından çekerken polisler beni ayırmaya çalışıyordu. Ama ben yavaş yavaş birşey fark ediyordum. Hareketlenmeyi bıraktım ve kokuya odaklandım. Kokusu, tanıdık geliyordu. Birşeyi hatırlatıyordu. Kokularımız sanki, birbirine benziyordu. Garip...

Eğer İzin VerirsenWhere stories live. Discover now