BÖLÜM 18: BU HÂLDE

79 10 28
                                    

Merhabalarr...Bölüme başlamadan önce,bir kalp bırakır mısınızz? İyi okumalar...🌸

✿ ❁ ✿ ❁

Aramayı direkt reddettiğinde,yüzündeki öfkeyi görebiliyordum. Kinini kusmak istiyordu, içinde biriktirdiklerini fırlatıp atmak istiyordu.Bıkmıştı. Her şey gözlerinden okunabilirdi. Bu tahmin ettiğim kişiydi. "İSA KANDEMİR" tekrar arıyordu.

Telefonu tekrar çaldığında, "Kim o?" dedim sanki anlamamışcasına. Beklediğim cevap mıydı bilmiyorum, ama direkt söylemesini beklemiyordum işte. "Babam." diyebildi sadece. Adı ve soyadı ile kaydetmiş olması ilgimi çekmiyor değildi. O kadar mı nefret ediyorlar birbirlerinden diye düşünecek olduğumda karşımdaki adamı bu hâle getirenin de aynı adam, onun babası olduğunu hatırladım.

"Açmayacak mısın?" dedim. Neden karışıyordum, karışmam doğru muydu? Bu soruların cevabını ben bile bilmiyordum.

"Açmayacağım." dediğinde bile telefonu inatla çalıyordu. Böyle bir adamın dikine gitmek, tam Demirhan'lık hareketlerdi.

"Ne kadar inatçı bir şeysin sen." dediğimde lafımı ağzıma tıkarcasına hazır bir cevapta bulundu. "Seninde benden aşağı kalır yanın yok." hâlâ kurumamış olan yaşlarımı eli ile sildi. Canının acımasını yine umursamazcasına yaptı bunu. Kendimi geri çektiğimde, yersiz bir şey söylemiştim. Yeri ve zamanı değildi. Ama söylemiştim. Bu da tam benlik hareket işte.

"Senin babanın iş yerinde çalışmaya başladım sanırım." dedim, gayet sakin ve rahat bir şekilde. Ama Demirhan'ın yüzüne bakılacak olursa, o pek de öyle görünmüyordu.

"Anlamadım?" dedi. Yüzünde anlamsız bir ifade vardı.

"Bende bilmiyordum. Soyad benzerliğidir sandım!"

"Lavinya. NE YAPTIN?" sesi yükseliyordu. Ayağa kalktı. "Dalga mı geçiyorsun benimle sen?"

"Yo.Ben gayet ciddiyim." pişkin pişkin yanıt verirken, kolumu kavradı. İncitmeyecek şekilde yaptı bunu. Okşarcasına.

"Yapma bunu! Sakın. Çıkıyorsun oradan. Lütfen."

"İhtiyacım var." dediğimde işte biraz daha ciddileşmiştim. Öyleydi. Annem yüzünden, zorundaydım. Tam da bir iş bulmuşken, nasıl elimin tersi ile iterdim ki?

"Neye ihtiyacın var Lavinya? Paraya mı? Hiç ummadığın kadar sana veririm! Yeter ki çık oradan. Unut. Çık, orada işe başlamayı unut! Hangi iş yerinde başladın sen? Saçmalama. Ben senin neye ihtiyacın varsa karşılarım. Yeter ki o adamdan uzak dur!" eli kolumu hâlâ okşuyordu. Böyle nasıl odaklanabilirdim?

Kolumu elinden kurtardım."Karşılıksız parana ihtiyacım yok. Doğru dürüst çalışacağım, paramı kazanacağım."

"Söyle, hangi iş yerinde işe başladın?Adını söyle bana!"

"İSKA Restaurant." dediğimde güldü. Alay edercesine güldü! "Ne? Komik olan ne?"

"Ne sanıyorsun? Orada servis yapacağını falan mı? Restoran sandığın o yer var ya hani...Senin bildiğin yerlere benzemez! Ne dediler sana? Sana ne dediler? Daha önceki çalışan için, ne dediler? Söyle bana!" konuşurken yine ellerini duvara vuracakmış gibi bir hâli vardı. Beklerdim ondan.

"Sevdikleri bir elemanları, daha yeni işten çıkmış. Bu kadar."

"Çıkmış mı? Öyle miymiş?" diyerek öfkeli bir şekilde dimdik yüzüme odaklandı.

"Ne olmuş ise olmuş! Ne diye bu kadar umursuyorsun? Abartma. Benim için bir arkadaştan ötesi değilsin. Unutma bunu." dediğimde güldü. Duvardan duvara kendini çarpmasını bekliyordum oysa. Şaşırtıcı hareketler sergiliyor bu egzotik hayvan.

Eğer İzin VerirsenWhere stories live. Discover now