BÖLÜM 13:KARANLIK

94 13 83
                                    

Bölüme başlamadan önce oy ve bir kalp bırakır mısınız? İyi okumalar...🌸

✿ ❁ ✿ ❁ ✿ ❁

Kapıyı bile çalmadan, odaya giren annem ile göz göze geldik. "Yemek hazır diyorum.Neden gelmiyorsunuz?"

"Canımız birşey yemek istemiyor." dedi Bade.

"Bence sen çok konuşma." dedi annem ve bana döndü. Bade'nin anneme göz devirişi, ama susması beni hayrete düşürüyordu. İlk defa birisine karşılık vermemişti. "Tarhana çorbası yaptım. Severs-" dediği an lafını böldüm."Sevmiyorum." Hâlâ yediğimi mi düşünüyordu gerçekten? Yiyemedim, bunu tahmin etmesi gerekirdi. Ne ararki onda bu düşünceler?

"Severdin ama küçükken." dedi karşımızdaki koltuğa oturarak. Masum bir sesi vardı. Bilerek böyle yapıyordu. Göründüğü kadar masum değildi gözümde. "Küçükkendi işte o." dedim.

Sanki çok ilgileniyormuşcasına "Tamam, ne yapayım size?" dedi.

"Hiçbir şey. İstemiyoruz." dedim. Bade ise beni hayrete düşürüyordu gerçekten. Susuyordu. Benden önce atlayıp ters tepkiler vermesi gerekirdi.

"Siz bilirsiniz." diyerek odadan çıktı annem. Annem demek ağır basıyordu sanki. Ama anneydi işte. Kızını bırakıp giden bir anne. Ne olursa olsun evladına bir anne bunu yapabilir miydi? Bir an kendimi sorguladım. Ben yapar mıydım? 'Ya ben de onun gibi olursam?' düşüncesi süzülüp geçti içimden. Geçmemeliydi işte. İstemesem de geçiyordu. Ben onun gibi birisi olamazdım. Son zamanlarda olduğundan daha çok arıyor gibiydi zaten. Amacı belliymiş. Ben de beni düşünüyor sanıyordum. Düşüncelerimin ardından kendi kendime alaycı bir şekilde gülümsedim.

"Lavinya..." dedi Bade iç çekerek. Şimdiden annemin burada olması durumundan, benim gibi o da sıkılmıştı belli ki."Hıh." diyerek mırıldandım. "Dışarıya çıkalım mı?" dedi. Yine bir barda başını belaya sokmak istiyordu anlaşılan. Ne zaman öyle yerlere gitsek, başımıza mutlaka bir musibet gelirdi. Bu kız ne istiyordu acaba? Öyle ufak şeylerle akıllanmıyordu belli. Müebbet mi yemeliydik, bu kızın akıllanması için?

"Neden Bade? Bu sefer ne için karakolluk olmayı planlıyorsun?" dedim ciddiliğimi bozmayarak. Ama fark ettim ki , o da en az benim kadar ciddiydi.

"Yok, öyle yerlere değil de, huzurlu yerlere gidelim. Başımıza iş açmam." dedi. Demiş miydi acaba bunu gerçekten? Başımıza iş açmayacağından emin değildim, ancak huzurlu bir yere gitmek istemesi, garipti. Üstelik neşeli, şapşal da değildi. Yaklaştım ve kollarından tutarak silkeledim. "KENDİNE GEL!" dedim gülerek. Neden gülüyordum, bilmiyordum. Galiba kendine gelmesi gereken bendim.

"Ne oldu?" dedi. Ciddiydi. Bade ciddiydi!

"Bade.İyi misin? Garipsin sen." dedim tuttuğum kollarını bırarak. "Ya, sadece dışarı çıkmak istedim, aa!" diyerek eski formuna dönmeye çalıştı. Ama anlayabiliyordum. Anlamayacak kadar salak değildim, veya onu öylesine tanımıyordum. İçini bilirdim onun. Oyun oynuyordu resmen,anlamamı istemiyordu.Ama zorlamadım. Belki de zamanı değildi. Kendini iyi hissetmiyordu bunun farkındaydım. Üzerine gitmemek , şimdilik en doğrusu olacaktı.

✿ ❁ ✿ ❁

Etrafıma bakındım. Akşam saati olmasına rağmen çevremiz hiç de boş değildi. Bakınmaya devam ettim. Adidas takımlı, kırmızı şapkalı, elinde bira şişesi olan, bu ve benzeri türde bir sürü keko vardı. Bir onlara baktım, bir de üzerimdeki siyah , madonna yaka kazağıma...sonra da dar, yırtmacı olan , uzun eteğime. Ardından bakışlarım karşımda keko oturuşu yapan Bade'ye kaydı. Karşımda pembe kıyafetler ile keko oturuşu yaparak çekirdek çitliyor, bir yandan da kolasını yudumluyordu. 'Tamam en azından sarhoş olabileceği bir şey içmiyor' diyerek avuttum kendi kendimi. Şu an sarhoştan pek bir farkı yok gibiydi. Pembe eşofman takımı ile, evden çıktığında , ona uyumsuz giyindiğimi fark etsem de 'En fazla sahilde yürüyüşe gideriz o zaman' demiştim.

Eğer İzin VerirsenDonde viven las historias. Descúbrelo ahora