20. Bölüm

141 14 37
                                    

Ben uyandığımda anladım ki Tom çoktan uyanmıştı. Çünkü giyinmiş ve valizini hazırlıyordu. Bu gün malikaneye gideceğimiz için oldukça heyecanlıydım. Sonunda evim olmasa da başka bir yere gidiyordum, okuldan ayrılıyordum.

Yataktan çıkamam gerek fakat duygularım buna izin vermiyor. Gerçekten fena utanıyordum. Şimdi Tom beni seviyor, ben de onu seviyorum. Yani ne olacak şimdi? Şimdi biz neyiz diye kendime sorsam? Karı-kocayız, hiçbir şey değişmeyecek. Hayır değişir yani bence. Formalite bir evlilikti ve biz birbirimizi sevmiyorduk ama şimdi birbirimizi seviyoruz.

Tom kapıyı açıp dışarı çıktığında anında yataktan fırlayıp elime birkaç şey alıp lavaboya gittim.  Normalde bu kadar değişik hissetmem ama bugün normalin fazla değişiği.

Duşumu alıp üstümü giyinmiş aynada kendime bakıyordum. Saçlarımı da yaptıktan sonra lavabodan çıktım.

O kadar oyalanmama rağmen Tom hâlâ ortalıklarda yoktu. Nereye gitmişti acaba? Çok da umursamayıp kendi valizimi çıkardım. İçine önemli eşyalarımı koyduktan sonra Tom'un valizine de göz attım. Ne olurdu yarım bırakıp gitmeseydi? Hemen gidelim işte.

Valizin içine önemli olabilecek şeyleri koyarken gözüme bir şey çarptı. Dolabın en arkasında, kıafetlerin altında bir şey vardı. Sanki özenle saklanmıştı. Geçen ki kupaya benzer bir şeydi. Hatta benzer değil direkt oydu.

Bana valizine öyle bir şey koymadığını söylemişti. İşte böyle çıkar yalanın. Bunu neden yanından ayırmıyor bu? Daha yakından incelemek için kupayı elime aldım. Bu Hupplepuff'ın  kupasıydı. İstemezse söylemezdi ama şu anda bunu açıklamak zorunda. Kim yanında başka bir binanın kupasıyla gezer ki?

Ben elimdeki kupayı incelerken birden kapı açılıverdi.

Tom: Carinae?

Carinae: Bence artık bunu açıklamak zorundasın. Kim yanında başka bir binanın kupasıyla gezer? Sence de saçma olurdu değil mi? Açıkla.

Tom: Peki. Açıklayacağım. İlk önce kupayı bir bırakır mısın?

Carinae: Tamam.

Tom'u onaylayıp kupayı baş ucumuzdaki komodinin üzerine bıraktım. Sonrasında valizin başından doğrulup yatağın bir ucuna oturdum. Tom'un da oturması için yanımı işaret ettim. Anlayıp yanıma oturdu.

Carinae: Bekliyorum.

Tom: O benim hortkuluğum.

Carinae: Ne?

Tom: Duyduğun gibi işte.

Carinae: Neden bunu yapıyorsun? Hortkuluğuna bir şey olursa  sana ne olur biliyorsun değil mi?

Tom: Tabii ki biliyorum, Carinae. Bilmediğim şeyi neden yapayım?

Carinae: Delirmişsin! Bir insan neden sonsuza dek yaşamak ister?

Tom: Bence öğrendiğine göre valiz hazırlamaya devam edebiliriz?

Carinae: İyi, tamam.

Yatağın ucundan kalkıp tekrar valizin başına geçtim.

Tom: Hem sen neden benim valizimi kurcalıyorsun? Belki özelim var?

Carinae: Baktım yoksun, valiz de duruyor yarım. Benimki bitince seninkini de toparlayayım dedim. Aynı odada kalıyoruz ne gibi özelin olabilir?

Tom: Bilmem.

Carinae: Amma yavaşsın sende. Hadi hızlı toparla biraz!

Tom: Çok özledin herhalde evini.

𝐌𝐫𝐬. 𝐑𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞Where stories live. Discover now