12. Bölüm

168 20 27
                                    

Aynada kendime bakarken arkamdan bir ses duydum ve arkamı döndüm. O sırada Jack ile göz göze geldik.

Jack: Selam, daha sonra geleceğimi söylemiştim. Nasılsın?

Carinae: Sana yeterince kibar davranmaya çalışıyorum ama artık yeter. Bırak peşimi. Kızlar tuvaletinde ne işin var?!

Jack: Şu an kimse yok, sadece ikimiziz. Tom'u gerçekten seviyor musun? Yoksa seni tehdit falan mı etti onunla evlenmen için? Bana anlatabilirsin.

Carinae: Huzurumuzu bozmaya çalışma daha fazla! Bu da nereden çıktı? Biz birbirimizi seviyoruz.

Jack bana biraz daha yaklaştı ve daha alçak bir ses tonu ile konuşmaya başladı.

Jack: Şu an Tom burada değil. Eğer öyle bir şey varsa söylemenin tam zamanı.

Tam cevap verecektim ki içeri Astoria girdi.

Astoria: Yakaladım işte seni! Tom'u aldatacağını ilk görüşte anlamıştım zaten, artık kanıtım da var!

Carinae: Neyden bahsediyorsun? Bilip bilmeden konuşma ortada hiçbir şey yok. Ayrıca kanıtın ne? Kim sana inanır ki?

Astoria: Cidden görmek istiyor musun?

Astoria arkasından bir fotoğraf makinesi çıkardı ve bana doğru uzattı. Makineyi elime alıp çekilen fotoğrafları incelemeye başladım. Jack ile benim fotoğraflarımı çekmişti. Ama bunlar hiçbir anlam ifade etmiyordu çünkü bu aramızda bir şey olduğuna dair bir kanıt değildi. Olsa olsa ufacık bir şüphe olabildi.

Carinae: Jack'in yanıma geldiğini inkar edecek değilim zaten. Sadece aranızda bir şey olmadığını, Tom'u aldatmadığımı söylüyorum. Bu durumda bu fotoğraf makinesi hiçbir işe yaramıyor ne yazık ki.

Astoria: Göreceğiz.

Carinae: Tabii ki.

Astoria gittikten sonra Jack de gitti. Hayatım bu sıralar o kadar olaylı geçiyordu ki her an her şey olabilirdi.

Bir süre aynada düşüncelere daldıktan sonra kendime geldim ve üzerimi düzeltip tuvaletten çıktım.

Ortak salona gittim ve Capella ile sohbet etmeye başladık. Uzun zamandır uzun uzun sohbet edememiştik yani 2 gündür. Ama bu bizim için gayet uzun bir süreydi, beş dakika içinde bile birbirimize anlatacağımız bir sürü konu oluşabiliyordu.

Capella ile sohbet ederken zamanın ne kadar hızlı geçtiğini anlamamıştım. Tam yatmaya gideceğim sırada Tom geldi.

Tom: Carinae, benimle biraz odaya gelebilir misin?!

Carinae: Gelirim de ne oluyor?

Tom: Gel öyleyse!

Tom hızla odamıza gitmeye başladı. Yürümüyordu, adeta koşuyordu. Zar zor ona yetiştiğimde kapının önüne gelmiştik, kayıpı açtı ve ikimiz de odaya girdik. Tom'un yüzüne bakarak konuşmasını bekledim.

Tom: Bu ne?!

Cebinden Jack ile olan fotoğrafımızı çıkardı.

Tom: Ne var aranızda?!

Carinae: Hiçbir şey yok. Sadece yanıma geldi ve konuştuk. Sana ne oluyor böyle?

Tom: Neden bu kadar yakınsınız o zaman?

Carinae: Hiçbir zaman ben gitmedim yanına, her seferinde o geliyor. Yakın falan da değiliz zaten kısa bir konuşma geçti aramızda sadece. Astoria ise her fırsatı değerlendiriyor. Aramızı bozmak için uğraşıyorlar, anlamıyor musun?!

Tom: Astoria neden aramızı bozmak istesin? Sadece gerçekleri görmemi istiyor.

Carinae: Gerçekten onu mu savunuyorsun karına karşı? Kaç senedir sana takıntılı aşık. Her şeyi yapabilir ve yapıyor da. Sadece bana inanman lazım. Zaten bizim aramızda da sahte bir evlilikten fazlası yok.

Tom: Jack de her şeyi yapabilir. Ona güvemezsin. Hem aramızdaki evliliğin sahte olup olmaması önemli mi sence? Herkes bizim birbirimizi severek evlendiğimizi sanıyor.

Carinae: Sen neden beni bu aralar bu kadar kıskanıyorsun?

Tom: Kıskandığım falan yok. Sadece Tom Riddle'ın karısı onu aldattı denmesini istemiyorum.

Carinae: Aklı başında olan öyle saçma şeyler söylemez.

Tom: Umarım!

Tom yine gereksiz yere sinirlenmişti. Her fırsatta Jack ile aramızda bir şey olup olmadığını soruyordu. Bu mevzu sadece diğer insanlar ile ilgili değil gibiydi.

Carinae: Bir daha böyle saçma sapan şeyler söyleyen biri olursa ona itibar etme lütfen. Ben yatıyorum.

Yorucu bir gün olmuştu bu yüzden daha fazla geç olmadan uyumaya çalıştım.

Yatağa yatmamın üzerinden yaklaşık bir saat geçmişti. Bir o yana bir bu yana dönmeme rağmen uyuyamamıştım. Tom da yatmış, ışıklar kapanmıştı. Tam biraz daha uykumun geldiği sırada Tom'un tarafında bir kıpırtı hissettim. Tom'u biraz olsun tanıyordum artık, uyuduktan sonra hareket etmezdi. Gözlerimi açtım ve Tom'un odadan çıktığını gördüm. Karanlık olduğu için onu gördüğümden haberi yoktu. Tom biraz uzaklaşınca sessizce peşinden gitmeye başladım.

Gördüğüm şey ile şaşırmıştım. Tom, Jack'in odasına giriyordu.

Jack: Kim var orada? Sen kimsin?

Tom ışığı açtı ve konuşmaya başladı.

Tom: Bir daha Carinae'ya yaklaşmayacaksın! Duydun mu?

Jack: Ne yapacağımı sana mı soracağım?

Tom: Carinae ile ilgiliyse evet!

Jack: Asıl sen ondan uzak dur! Senin yanındayken nasıl mutsuz olduğunu görmüyorsun sanırım!

Tom: Sözlerimi dikkate al yoksa-

Jack: Yoksa ne yapacaksın ya çok korktum?!

Zaten fazlasıyla sinirlenmiş olan Tom, son duydukları ile daha da fazla sinirlenmişti ve Jack'e doğru bir yumruk attı. Yumruk tam kafasına gelmişti. Her ne kadar benim de içimin yağları erise de böyle devam ederse Tom ceza alabilirdi. Ben ise kapının eşiğinden onları izliyordum. Kavga etmeye o kadar odaklanmışlardı ki beni görmemişlerdi.

O sırada Jack ile göz göze geldik ve şaşkınla konuşamaya başladı.

Jack: Carinae...

Devam edecek

Bu hikayeyi arkadaşım ile yazıyorum onun da yazdığı hikayelere göz atabilirsiniz. Beni ve onu takip etmeyi unutmayın. Umarım beğenirsiniz.
Arkadaşım:



cchaeruniee

𝐌𝐫𝐬. 𝐑𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞Where stories live. Discover now