27.BÖLÜM "TRABZON"

1.3K 125 89
                                    

Selam!

Yeniden ben!

Bu aralar biraz daha aktif olmaya çalışıyorum çünkü malum biraz geç bölümler yüklüyordum, bu bölüm sizi bekletmek istemedim ve iki gün üst üste direkt yazıp paylaştım.

Bu bölümü biraz geçiş bölümü gibi düşünebiliriz ama bakalım neler olacak?

Yorumlarınız ve beğenileriniz her zamanki gibi beni çok mutlu ediyor. Sizi çok seviyorum ve koskocaman öpüyorum aşklar.🎈

Buraya benim için minik bir kalp? 🫶

(Bölüm Şarkısı: Kazım Koyuncu - Anılar Düştü Peşime)

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

(Bölüm Şarkısı: Kazım Koyuncu - Anılar Düştü Peşime)

"Rüzgarla yarışırken, koşamaz oldum."

***

Nemli hava yüzüme doğru buram buram vururken, henüz ilkbaharda olmamıza rağmen ne kadar sıcak ve bunaltıcı bir havayla karşı karşıya olduğumuzu anlatmam mümkün değildi. Öyle ya, Ankara daha birkaç saat önce buz gibiydi ve biz buraya ince de olsa montlarımızla gelmiştik. Halbuki burası gayet sıcak ve nemliydi.

Merkezin biraz ilerisinde olan havalimanına indiğimizde resmen büyülenmiştim. Uçaktan her ne kadar korksam da denizi izlemekten uçakta olduğumu unutmuş ve tamamen şehre odaklanmıştım.

Trabzon'un adına söylenen onlarca efsane vardı ve ben çoğunu biliyordum. Daha önceleri çok fazla mitolojik kitaplar okumuş, mitolojiye karşı resmen biraz kültürlenmiştim ve buranın da kendine ait bir geçmişi vardı.

"Çok sıcak değil mi?" dedi Ece üstündeki ceketi çıkarıp sırt çantasına koyarken.

Şu an havalimanındaydık ve elimizde gidebileceğimiz tek bir yer vardı. Yenice Mahallesi. Mehri orada mıydı, onu bile bilmiyordum ama elimde olan tek şey buydu ve oraya gidecektim.

"Hadi gel taksi bulalım." dedim, sırt çantamı sıkıca tutarken.

"Eğer orada değilse ne yapacağız?" dedi Ece bana döndüğünde.

"Bilmiyorum." dedim çıkış kapısına doğru ilerleyerek. "Bir yolunu bulacağız."

Ece hiçbir şey demeden sadece kafasını sallamış ve beni onaylamıştı. O da çok gerilmişti, üstelik dört gün sonra önemli bir sınavı vardı ve hiç düşünmeden kalkıp buraya benimle gelmişti. Eğer olur da buradaki işim uzarsa onu erkenden Ankara'ya gönderecektim.

Bir taksi bulduğumuzda, hemen el uzatmıştık. Neyseki adam insafa gelmiş ve bizi almıştı, önümüzde birileri daha olduğundan onlar binecek diye düşünmüş ve hızlı davranmıştım.

KUMTEPEUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum