episode 1: göğüs hastalıkları

2.7K 340 164
                                    


"jisung, jisung uyanman lazım çabuk!"


"off, şu çocuğun doğru dürüst bir iş bulması gerek artık, doğru dürüst uyuyamıyor bile."

"uyandırmaya çalışıyorum felix, evet."

kolumda hissettiğim dürtüklenme hissiyle uyandığımda üzerime çekebilecek bir yorgan aradım ama yoktu, ışığı engellemek için ellerimi yüzüme kapattığımda koca bir oflama daha duydum.

"uyandı, tamam kaldırdık şimdi." kafamın tek bir noktasına işaret parmağıyla ritim tutan oda arkadaşımın eline elimin tersiyle bir tokat attığımda çoktan uyanmıştım zaten.

"aptal jisung, bugün günlerden çarşamba. saat de iki buçuk oldu."

"hassiktir!" tüm o uyku sersemliğim bir anda tüm vücudumu terk ettiğinde yataktan kalkıp yatağıma dokunmadan tuvalete uçtum resmen.

eğer barınma ihtiyacınızı bir devlet yurdunda karşılayıp gece geç saatlere kadar bir barda çalışıyorsanız, uyku düzeniniz olmuyordu. yurda giriş çıkış saatleriniz belli olduğundan dolayı çalıştığınız mekandan istediğiniz saatte ayrılıp yurdun giriş saati açıldığı anda girseniz bile en erken altıda uyuyabildiğiniz için uyanma saatiniz de böyle düzensiz oluyordu.

ve eğer devamsızlıktan sizi beş kredilik dersten bırakan bir öğretmeniniz varsa, dersine böyle köpek gibi gitmek zorunda kalıyordunuz.

bu konuda arkadaşlarıma teşekkür etmeliyim sanırım, daha doğrusu benim uyuyakaldığımı fark eden chan'a ve beni uyandırmayı kendine görev edinen felix'e. bir de odada beni uyandırmaktan sıkılmayan arkadaşlarım seungmin ve hyunjin'e.

üzerime en son ne zaman ütülendiğini bilmediğim ama karma karışık dolapta asılı olarak bulduğum tek gömlek olan mavi kareli gömleği ve altıma çalışma masamda içi dışına dönük olarak bıraktığım siyah pantolonumu geçirmek yaklaşık iki dakikamı aldı. ağzımdan çıkan küfürleri sayamıyordum bile.

derse sadece ve sadece yarım saatimin kaldığını ve fakültemin yürüme mesafesiyle en az kırk dakika olduğunu bildiğimden yapabildiğimin en iyisini yapmaya çalışsam da aceleyken elim ayağıma dolanıyordu. telefonumun şarjı yoktu bir kere, cüzdanımı nereye koyduğumu hatırlamıyordum, ve en önemlisi şiirlerim elimde değildi.

"ne aradığını söyle yardım edelim."

"şiirlerim yok, ve sanırım barda unuttum. cüzdanımı da bulamıyorum. biriniz bana şarj şeysinizi verebilir misiniz?"

"cüzdanın göt cebinde. powerbank'i de veriyorum ama kaybedersen ağzına sıçarım."

evet iyiydi, güzeldi ama hâlâ eksiklerim vardı. "şiirlerim?"

"kırk kere dedik sana dosyada taşı şunları diye ya, katlayıp cebine koyarsan böyle olur."

birkaç saniye montumun cebini kontrol ettim ama yoktu. cidden sıçmak üzereydim. yine de derse geç kalıp bu kadar uğraşın üzerine derse girememeyi göze alamadığımdan elimden gelen en hızlı şekilde çıktım yurttan. yirmi dakika kalan dersi fark ettiğim anda otobüs beklemeyi göze alamayıp kampüsün bir ucundan diğer ucuna doğru koşmaya başladım.

standing next to you, minsungWhere stories live. Discover now