-35-

1.8K 214 185
                                    

ÜÇ HAFTA ÖNCE

BULUT

''Ve bazı yaralar hiç kapanmaz. Zihne düşen her anı yarayı ilk günkü gibi kanatır. Lanetli bir zihin insanı ömrünün sonuna kadar kanatmaya devam eder.' Demişsin. Başka bir alıntı yazmış olmak için her şeyini verecek de olsan, haklıydın. Sen hep haklıydın Efsa. Kitabın sonunu yazarken haklıydın. O çocuğu yaşadığı zihniyette boğmakta haklıydın. Yaşatanları değil de çocuğu paramparça ederken haklıydın çünkü gerçek buydu, onlar değil, biz ölürüz yaşatılanın acısından.

Ve sen bilmesen de ben o çocuktum.

O çocuk olmaktan nefret etsem de o çocuğu kabullendim hep. Sen kendini kabullenmedin oysaki sen hep harikaydın. Yaralarıyla da güzel olan, güçlü kalabilen, çok cesur bir kadındın. Bense kendi pisliğini çoktan kabullenmiş güçsüzün tekiydim hep. O kitabı kendi için olarak gördün ve kendi sonunu yazdığını sandın ama yazdıkların hep bendim. O sonu da ben yaşayacağım, biliyorum.

Hiç kapanmayacak türden bir yaraya sahibim ben ve senin gibi acıyı yaşayabilmek bana çok yabancı. Ben senin gibi savaşmak nedir bilmiyorum. Ben sadece yaraya, acıya gülümsemeyi biliyorum annemden. Ama annem bana savaşmayı öğretmedi. Ben annemden körleşmeyi öğrendim, senin aksine. Benim annem kendine körleşti benim için, ben kendime körleştim, senin için.

Ama bunlardan rahatsız değilim. Ben kendime dönüp bakmadım hiç. Seni bulduğumdan beri sadece senin acını dindirmek istedim. Aynı türden acılar olduğu içindir belki. Aynı acıyı çeken kişiye onca şeyi yaşatanları yok ettiğimde kendi geçmişimi yok ettiğimi hissedeceğimi sandım. Ellerim senin geçmişinin kanına bulandığında dinmedi benim acım, aksine sen benden nefret ettikçe kendime daha fazla körleştim. Benim ellerim geçmişime titriyor, senin kadar cesur değilim ben. Sen babanı öldürdüğünde bile sana imrendim.

Yemin ederim, kendinde nasıl o gücü bulabildiğini çok merak ettim.

Ben babamı da, Vural'ı da tıktım mahzene ama ellerim titriyor. İkisinden de nefret ediyorum ama sanırım ben en çok kendimden nefret ediyorum.

Ve en acısı ne biliyor musun?

Ellerim silahı kendime doğrulttuğumda titremez.

Utanıyorum.

Sana yaramı gösterdim ama acısını hissetme diye anlatmadım hiç. Yaramı bil istedim ama anısıyla kendini de kirletme istedim. Seni anladığımı görmeni istedim ben yalnızca, acımı hissetmeni değil.

Seni kovmak kendimden daha çok nefret ettiriyor, çok özür dilerim. Ağlamanı istemedim. Benim için üzülmeni istemedim. Sadece görme istedim.

Şimdi ilk defa acımla kalmak istiyorum.

Bu yüzden seni kovuyorum çünkü senin varlığın tüm acılarımı bir yere tıkıyor ve gece çöktüğünde üzerimdeki ağrılık yüzünden ayakta kalmakta çok zorlanıyorum.

Seni kovarak ilk defa bencil davrandım. Zihnime girmeni istemiyorum çünkü henüz yeni yeni iyileşiyorken bir daha kirli zihinlere girmemelisin.

Ben alışıyorum, sense aşıyorsun. Farkımız bu. Çünkü sen güçlüsün.

Ve gücüne daha da hayran kalıyorum. Her geçen gün daha da iyiye gidişin beni öyle gururlandırıyor ki bazen gülümsemene dalıp gidiyorum çünkü sen gerçekçi bir gülümsemeden yıllarca uzak kaldın. Ve sen gülümsemeyi benden daha çok hak ettin hep.

Ruh CinayetleriWhere stories live. Discover now