-11-

6.4K 530 503
                                    

Bazı insanlar size hayatı cehennem eder, siz onların yaptıklarıyla geceleri kendinize zindan ederken onlar huzurla uyur, gülümsemelerini hiç silmez. Birinin kendinden nefret etme sebebi olurlar ama bunu hiç bilmezler. Belki isminizi bile unuturlar, siz onların yaptıklarını aşabilmek için savaşırken. Savaşınız onlara karşı da değildir aslında, çünkü bu savaştan haberleri bile yoktur. Hiç bilmezler nasıl uykular kaçırdıklarını. Nasıl düşüncelere boğduklarını.

Ben onlara olan savaşımda kendime bu denli zararı vermişken, böylesine yaralıyken hiçbir yara almayıp gülmeye devam etmeleri adil miydi? Soldurdukları gülüşüm onların dudaklarında hayat bulmuştu. Sanki tüm her şeyimi sömürmüşlerdi. Gözlerimdeki ışık, yüzümdeki tebessüm, hasarsız kalbim, şimdi hepsi onlardaydı.

Bu kadar kolay mıydı yani?

Birinin hayatını mahvedip öylece kendi hayatına kaldığı yerden devam edebilir miydi insan? Vicdan denen şey yüreklerinde hiç mi hayat bulmamıştı? Ya da yürek denen şey hiç mi olmamıştı göğüs kafeslerinde?

Ben yapamazdım. Ben onlar kadar düşüncesiz olamazdım. Ben bir şeyi söyleyeceksem her ihtimalini düşünür, karşımdaki incinmesin diye özenle seçerdim kelimelerimi. Peki ya onlar? Seçebilmişler miydi kelimelerini?

Asıl savaşı kendime açmıştım ben. Yoksa böylesine yaralı olamazdım. Haberleri bile yoktu, değil mi? Efsa'yı ne denli kırdıklarından hiçbirinin haberi bile yoktu.

Boğazımdaki yumru büyüdü, büyüdü. Kalbim hızla çarpıyordu, çünkü içindeki çocuk yüreğime yumruklarını indiriyordu.

Canım yanıyor. Diyordu.

Hiçbirinin mi içi sızlamadı? Diyordu.

Sızlamamış.

Bir onlara baktım. Kocaman tebessümleri, en ufak yara olmayan bedenleri, gözlerindeki heyecan, gerçek kahkahalar. Hepsi ne kadar uzaktı bana öyle.

Yıllardır gerçekten güldüğüm tek bir an hatırlamıyordum ben.

Yara içindeydim ben, yaralarla doluydum.

Gözlerimde bırak heyecanı, yaşam isteği bile yoktu.

Nefes alan ama ruhu ölü biriydim ben yalnızca.

Karşımdakiler de Ruh Katilleriydi.

Hiç bilmeden defalarca ruhumu öldürmüşlerdi.

Bunun adı, Ruh Cinayetleriydi.

Sorsanız hiç kimseyi öldürmemişlerdi ama onlar dünyanın en acımasız katilleriydi.

Söylesenize, bunun bir cezası yok muydu?

Ruh katillerinin de gerçek bir ceza alması gerekmez miydi? Gerçek bir seri katilden daha çok insan öldürmüştü onlar tek söyleriyle. Biz de birer ceset sayılmaz mıydık? Kalbimizin atması mıydı yaşadığımızı gösteren? Peki biz neden yaşıyor gibi hissetmiyorduk?

Ruh ölümü bir cinayet sayılmaz mıydı?

Boğazımdaki yumrunun gitmesi için yutkundum acıyla. Karşımdaki görüntü zincirlenmiş bir geçmişten daha can yakıcıydı.

Bu odada bir ayna olmadığına ancak bu kadar sevinebilirdim. Çünkü bu tablodan sonra göreceğim yüzün beni nasıl yıkacağını tahmin edebiliyordum.

Boğazımdaki yumru gözlerimde öfke olarak yerini aldı. Kaşlarımı çatabildiğim kadar sertçe çatmış, sinirden titreyen ellerim yumruk halini almıştı. Omzumun üzerinden komodine doğru baktım. Hızlı adımlarla komodinin üzerindeki abajura ilerledim. Elime aldığım abajurla ekranın tam önünde durdum. Kendimden beklemediğim bir kuvvetle abajuru Melek'in gülen yüzünün tam ortasına geçirdim, defalarca. Gülümseme sönüp ekran kararana kadar geçirdim abajuru yüzüne.

Ruh CinayetleriWhere stories live. Discover now