-29-

5K 443 564
                                    

Şarkı:
İkiye On Kala - Al Beni Bas Yaralarına

Bir okuyucumun yaptığı yorum üzerine açıp dinlemiştim şarkıyı. O kadar Efsa ve Bulut'u yansıtıyor ki... Buradan şarkıyı bana öneren bal kızıma teşekkür ediyorum, keyifli okumalar ❤️‍🩹

☁️🩹

Anlattığımda anlamadıklarında kağıtlara
çevirdim yüzümü.

Çünkü bilirdim, bir nesneye anlatmak bir insana anlatmaktan daha iyiydi.

Anlamazlardı, görmezlerdi, duymazlardı çünkü. Bir kağıt parçasına içimi açmak daha kolay olurdu çünkü bir insana dürüst olursam yargılanacağımı biliyordum. Psikiyatristime dahi dürüst olamayan bir kadındım çünkü. Yıllarca yargılanınca en güvenilir insana bile kendimi kapatacak haldeydim.

Yaralarımı sadece kağıtlara anlattım bu yüzden. Kağıdın üzerinde, bir kalem iziyle kaldı yaralarım.

Yaralı ruhum kağıdımda kaldı yalnız. O kırık ruhumu bir insana açmak ona beni bir kez daha bıçaklaması için izin vermekti. Ama bir kağıt bunu yapmazdı. Anlamazdı belki ama ruhumu bir tek ona açabilirdim.

Sığınacak kimsem olmadığı o gün acınası haldeydim. Bir kapı arkasında ağlaya ağlaya kendimi yazmaya başladım. Hislerimi yazmaya başladım. Kimsenin görmek istemediği bir ruhu döktüm oraya.

Canım çıktı. Yüreğim bu zavallılığın altında öyle ezildi ki ben hala nefes alamadığımı hissediyordum.

Yüzlerini çevirdiklerinde kağıda dökmeye mahkum kaldım. Geçti, diyip sarılacak kimsem olmadığını gösterdiler ve ben bir kağıt parçasından şifa bekledim.

Bu yüzden yazdıkça yazdım.

Ve dönüp baktığımda, yüzlerce sayfalık bir kitap yazdığımı gördüm o acılardan.

Bir çocuk yazdım. İstismar edilmiş, dışlanmış, objeleştirilmiş, canı yerinden çıkarılmış bir çocuk yazdım. Çocuğun acılarını yazdım sayfalarca ama o acılar bana aitti. Sonra kendime mutlu sonu yakıştıramadım, en kötü sonu yazdım o çocuğa.

Kendi kendimi acıya mahkum ettim.

Yazmak en büyük kaçış, yüzleşme yolumdu. Birçok şey yazdım kağıdıma. Bazıları yüzleşmek için, bazılarıysa kaçmak için.

Bulut'un kütüphanesini oluşturduğu bu kitap benim yüzleşme yolumdu. Kendi acılarıma en yakından bakışım, onları yüzüme vuruşumdu. Yaralarımı dürüstçe ele alışımdı. Ruhumu çırılçıplak ortaya serişimdi.

Bulut'un ağır adımlarını duyduğumda hala yerimde öylece duruyordum.

Kilometrelerce koşmuşum gibi çıkan nefeslerim ve kalbimin atışıyla birlikte öylece karşımda, kendi yazdığım kitaplara bakıyordum.

Bulut'un adımları daha da yaklaşırken tam arkamda durduğunu hissettim. Derin nefesi saçlarımın arasından boynuma iliştiğinde irkildim.

"Sormuştun ya, beni nereden tanıyorsun diye." Birkaç saniye durduktan sonra devam etti. "Yazdıklarından. Ben seni yazdıklarından tanıdım."

Ruh CinayetleriWhere stories live. Discover now