Gelus

142 5 0
                                    

                                                                                                      

Gözlerimi açamıyordum ,fakat ışığın tekrar bana geldiğini anladım .Sertçe kapılar birden kapandı ve kendimi büyük bir boşluğun içinde buldum.Hiç bir şekilde gücüm kalmamıştı.Kendimi zevkin derinliklerine bırakmış gibi hissediyordum.Işık etrafımda dolanıyordu ve omuzumdaki acıyı hiç hissetmiyordum.Işık okadar çok yoğunlaştıkı etrafımda dönerken birden beni içine aldı ve hızlıca bıraktı.

Kendimi birden büyük bir bahçede buldum .Yerden kalkakmaya çalışırken birden bir el uzandı bana ve tutup yerden kalktım.

-Hoş geldin kardeşim bizde seni bekliyorduk.

Şaşkınlık içindeydim.Bunlarda kimdi ?Neden bana kardeşim diyorlardı?Zaman kavramı bu kadar uzun mu geçti? Aklımdaki soruları cevaplamaya çalışıyordum.Fakat cevapları bulamıyordum.Önümde dört kişilerdi üçü erkek biri dişiydi anladığım kadarıyla.Hepsi benim önceki halim gibi çıplaklardı.

-Sizlerde kimsiniz ben nerdeyim?

Sorularımı cevaplamak için en uzunları yaklaştı.

-Bizler senin kardeşleriniz.Burası Gelus sadece bizim gibi baş meleklerin girebildiği bir yer.

Tamamen şoktaydım .

-Baş meleklermi !

Tekrardan ışık gözüktü ve hepimiz yere çöktük.Onların da benim gibi zevk aldığı belliydi.Işık bizle konuşmaya başladı ve bana kanatlarımın olduğunu ve kullanabilceğimi söyledi.Kanatlarımın saf alevden olduğunu söyledi ,sonrada diğerlerine kanatlarını söyledi.Sonra uyarılara geçti bizim aramızda asla aşk olamazdı.Çoğalmamız yasaktı.Gelust tan kimseye bahsedemezdik.İnfinitum cennet değildi ve cennete kimse giremezdi.Cennet büyük dağın arkasındaydı ve dağ asla geçilemezdi .Geçemeye çalışan yok olurdu.Bunları söyledikten sonra yok oldu.Hiç birimiz zevkten yerden kalkamıyorduk.Sonra kanatlarımızın yardımıyla yerden kalktık ve herkes herkesi baştan beri tanıyormuş gibiydi artık.

Artık baktığımda kimin kim olduğunu biliyordum.Benle ilk konuşan ve boyu 2 metre olan Gabrieldi.Gabriel sarışın ve kıpkırmızı gözlere sahipti.Kanatları tamamen gümüştü.Michael 1.90 boyu vardı.Kızıl bir teni vardı fakat gözleri farklıydı biri buz mavisi diğeri ise açık yeşildi.Kanatlartı ise kırık beyazdı.Raphael aramızdaki tek dişiydi ve esmer ten rengi vardı.Gözleri mavi kanatları ise bembeyazdı.Uriel ise 1.96 boyu vardı.Teni bembeyazdı gözleride teni gibi beyazdı.Kanatları tamamen siyahtı ve sadece arasında tek bir beyaz vardı.

Hepimiz birbirimize şaşkınlıkla bakıyorduk.Ama bunu çok iyi biliyordum.Işık için ilk ben vardım.kafam Tar daydı acaba yine zaman çok mu geçti diye düşünüyordum.Diğerleride acaba benle beraber Tardamı yaşıycaktı?Bunları tam kafamdan geçiriyordum ki Gabriel ;

-Artık gitme zamanımız geldi.

Hepsi ona bakarak onayladı ben ise nereye gideceklerini merak ediyordum;

-Nereye?

Raphael bana dönüp;

-Arch tabiki de.Tüm meleklerin yaşadığı şehire.Biz senin gibi Tar da yaşamıyoruz.

Bunu derken dışlandığımı hissetim biraz.Sonra Michael döndü bana ve;

-Tar ateşten yaratılanların yaşıyabildiği bir şehir,Arch ise bizim gibi meleklerin yaşıyabildiği bir şehir.

Farkı anlıyamıyordum ve onların benden üstün olmasını da istemiyordum,sonuçta ben ilktim.

-Anlıyorum ve ben Tardan sorumluyum biliyorum.

Dedikten sonra kanatlarımı açıp yükseldim ve hepsini kafamla selamladıktan sonra uzaklaştım .Kafam da bir soru işaretiyle tabi ben Tarı nasıl bulacaktım?

Ya Şeytan Masumsa?Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt