31.Bölüm-DİKEN ÜSTÜNDESİNİZ

173 11 3
                                    

(Yanlışlar zaman kavramları herhangi yanlış kısımlar varsa kusura bakmayın sağlam kafa ile yazmadımm)

SERKAN;

Gözlerimi ağır ağır açmaya çalışırken beynim arabada olduğumuzu algılıyordu..
Gözlerimi açtığımda ışığa alışmam zor olsada bedenimi doğrulttum.
Etrafıma baktığımda arka koltukta olduğumu fark ettim.
Arabayı kullanan kişi tekin biri olmadığına emindim sağ koltuktaki kişide ona çok benziyordu.
Nefesimi kontrol altında tutmaya çalışırken sırtımdaki ağrıyıda hafifletmeye çalışıyordum ki sağ taraftaki adam bir hışımla bana döndü.
-Uyanmış lan!
Dediği anda harakete geçmeye çalışmamla beraber yüzüme inen yumruk bir oldu.
Yüzümdeki yumruğun acısını dahi yüzünmeden reflekse geriye attığım bedenimi sağdaki adama doğru verip yumruğumu sımsıkı sıkıp adamın yüzüne geçirdim.
Direksiyondaki adam arabayı bir sağa bir sola salladığında arkadaşına yoğunlaştığını ve bana bir şeyler dediğini duydum.
-Lan Ender!
Dediği anda direksiyona geri döndü.
Kapılara yöneldiğimde kilitli olduğunu bildiğim halde hala kapıyı zorluyordum.

Araba öylesine bir arazide durdu.
-İn lan aşağı!
Dedi kendisi kapıdan çıkarken.
Kapıyı öyle sert açıp çıktım ki sinirim o halimden bile belli oluyordu.
Arkası dönük bir şekilde kırık dökük evin önünde dururken arkasından hızlı
bir hücumla elimi kaldırım boynuna yapıştım.
-Kimin adamısınız bilmiyorum ama en yakında sizde öleceksiniz!
Dedim samimiyetsiz bir gülüşle ve boyununa doladığım ellerimi üzerinden çektim.
Adam sarsılıp afallayıp yere düşmesi bir oldu.
Bende hızlı adımlarla o kırık dökük bir eve girdim.
Bastığım her adımda yerdeki kırık camlar çatırdıyordu.
Aklımdaki binlerce düşünceyle etrafıma bakındım.
Köşede arkası dönük oturan bir adam vardı.
Bu kişinin o olduğu biliyordum.
'Yıllar geçiyordu ama yaralar hala kanıyordu,nasıl bir yerdi bu Dünya?'

-Evet..
Dedi ukala sesi ile sandalyesini bana çevirken.
Yüzümdeki sinir daha belirginleşirken tekrar konuştu.
-Aa ama ne bu sinir!?
Derin bir nefes aldığımda adımlarımı hızlılandırdım ve tam hizasında durdum.
-Seni istesem şuracıkta öldürebilir biliyorsun değil mi?
-Öldüremezsin oğlum o kadar kendine güvenme.!
Dedi gülerek.
-Niyeymiş o yine kendine adam mı tuttun?
Dedim bende pişkinlikle gülerken.
-Yok yanlış cevap!
-Duydum.
-Neyi!
Dedim sem sert sesimle.
Koyu kahverengi gözleri tekrar bana döndü.
-Baba oluyor muşsun?
O andaki nefes almam durdu beynim dilim elim ayağım hepsi işlevini bitirmişsesine sustum.
Bunuda mı ağız tatıyla yaşayamayacaktım.?!
-Noldu bi sustun?
Dedi hızlıca.
-Davut kendine gel!
Dedim sert bir sesle..
-Neyse sadete geleyim.
-Hızlı işim var senin tantanalarınla uğraşamam.
Dedim sabırsızca.
-Unutma diken üstündesiniz.
-Bana ne yapıyorsan yap istiyorsan döv kır ama Damla'nın ve çocuğuma dokunursam o zaman senin sonun tahtalı köy haberin olsun.
-Sende baba olacağın için sıkıntı yok unutma sende benim yaşadıklarımı yaşayacaksın!
-Emin ol babalığımın seninle alakası olmayacak.!
-Şimdi benim ailemden si**** git!
-Ayıp ayıp babaya böyle şeyler demek ayıp!

Derin nefes alıp arkamı döndüm.
Evden tam çıkacakken bağırma şeklideki sesini duydum.
-Diken üstündesiniz!
Sakin olmalıydım..
Sakin şu an sakinliğe en ihtiyaç olan insan bendim.
Sakindim.
Evden çıkıp temiz havayı içime çektim ve kapıdaki adama baktım.
-Arabanın anahtarı.
Dedim avucumu açarak.
Adam korkmuş gözlerle cebindeki anahtarı çıkarıp avucuma fırlattı.

Arabanın kilidini açtım ve hızlıca arabaya bindim.

***

Hiç bir şey istediğim gibi gitmiyordu..
Damla'ya alacağım hiç bir şeyi alamayıp eve geri dönüyordum ve uzun bir süre göremeyecektim onu.
Ve Davut'un sözleri hala kafamın içindeydi.
'Diken üstündesiniz'
Lafı beynimden çıkmıyordu.
Arabayı sadece geri dönmek için aldığımdan daha uzaklarında bir yerde park edip anahtarını altına atmıştım.

Apartmana güçsüz adımlarımla girdim.
Sırtımdaki ağrı hala sızlıyordu ne olduğunu dahi bilmiyordum bile!
Merdiven yerine asansörü tercih edip asansöre bindim.

Kafam patlamak üzereydi resmen düşüncelerim o kadar karmaşıktı ki anlatmaya koyulsam bi 2-3 günümü alırdı..
Ama anlatmayacaktım Damla'ya hiç birini.
O bunların hiç birini duymayı dahi haketmiyordu.
Asansör ineceğim katta durduğunda bu sefer hızlanıp çıktım asansörden.
Kapının önüne geldiğimde ayakkabılarımın bağcıklarını çözüp zile bastım.
Kapı 5-6 saniyede açılmıştı resmen beni bekliyordu.
Bu kız için canımı versem yeriydi ama ona bu acıyı gerçekten yaşatmak istemiyordum.
Yüzündeki kocaman gülümseme beni benden alırken tamamen içeri girdim ve yüzündeki kocaman gülümsemeye karşı yanağına kocaman bir öpücük bıraktım.

-Yüzün darmadağın,saçlarında..
Dedi ardımdan kapıyı kapatırken.
Dişimle yanağımın içini ısırıp öylesine bir yalan uydurdum.
-Yok bir şey bitanem biraz gribim sanırım ondandır.
-Öyle olsun madem.
Dedi kendisini koltuğa bırakırken.
-Öf bizene benden siz nasılsınız...
-Biz?
-Sanrım sen bazen iki kişi olduğunu unutuyorsun balım.
-Yo unutmuyorum senin ağzından duymak istedim sadece.
Samimi bir gülüş atıp tekrar konuştum.
-Şimdi..
-Hı?
-Ben giyinip çıkıcam.
-Ee?
-Bana ne olursa olsun yazacaksın her dakika dahi yaz hatta!
-Oldu Serkan her saniyesinde yazayım!
Dedi dalga geçtiğimi sanıyordu!?
-Ya oda mantıklı sen en iyisi öyle yap!
-Oha Serkan!
-Ne ohası ciddiyim ben!
-Tamam Serkan yazarım!
Dedi bıkkınlıkla.
-He öyle!
Dedim gülerek.
-Hadi kalk giyin!
-Of peki..
-Mızmızlanma Serkan yürü!
Yavaşça kalktığımda Damla'da arkamdan geldiğini anladım.
Tam yatak odasına girdiğimde aklıma sırtım geldi.
Ne haldeydi Allah bilir..
Damla'ya göstermek istemiyordum.
Damla yatağa oturup konuşmaya başladı.
-Yoruldum!
Diyip kendini tekrardan arkaya saldı.
-Niye bu kadar yoruyorsun kendini be birtanem..
Dedim dolaptan üniformalarımı çıkarırken.
-Yemek yaptım.
-Yapma.
Dedim dümdüz bir ses tonuyla.
-Ne yiyeceğiz Serkan taş mı?
-Taş yememde seni yiyebilir bir gün kolumu bir gün kafanı felan en son çaremde çocuğum olur artık.
-Hayal gücüne hayranım!
-Saol bitanem!
Dedim hızlıca ve banyoya girdim.
Kafamdaki binlerce sorularla cevapsız kalmış sözlerle tişörtümü çıkardım ve banyo aynasından sırtıma baktım.
Kan kurumuş bir şekilde orada duruyordu ve büyük bir vurma darbesiydi.
Yanında ise 2-3 kesik vardı.
Umursamadan üniformayı giydim ve banyonun kapısını açtım.
-Birtanem..
Damla doğrulup bana baktı.
-Gidiyor musun.
-Maalesef.
-Peki ama dikkat et.
-Sende Damla bak nolursun dikkate et hatta gerekmedikçe evden çıkma.
-Tamam endişelenme bu kadar.
-Senin istediğin bir şey var mı yada bir yerin ağrıyor mu.
-Yok hayır sadece başım ağrıyor o kadar.
-Tamam sen yat uyu.
-Peki dikkat et.
-Sende balım bir şey olduğunda ara cevap veremezsem bile ara.

Damla başını sallayınca hızlıca yatak odasından çıktım telefonumu alıp botlarım giydim ve son kez bakıyormuş gibi baktım Damla'mım gözlerin sonra yavaşça gözlerim karnına gitti.
-Sanada görüşürüz miniğim annene iyi bak.
Damla samimi bir gülüşle boynumdan öpüp geri çekildi.
-Görüşürüz.
-Görüşür müyüz?
-Görüşürüz!
Dedi Damla gülerek ve yavaşça kapıyı kapattı.
Kapıya salak bir gülümseyle bakıp merdivenlere yöneldim.

'Diken üstündesiniz..'

31.Bölüm Sonu.
Bol bol yorum ve yıldız lütfenn
🫶🏻🤍💋🔥

KOMUTANIM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin