AHPO - 38. BÖLÜM

1.1K 124 82
                                    

Selam!

Nasılsınız?

Bu bölüm biraz hem şaşıracak hem de buruk bakacaksınz!

Umarım hoşunuza gider!

Yorum yapmayı ve Vote'a basmayı unutmayın! 

Medya'daki şarkı Deniz ve Bilal'e gelsin! 


İyi Okumalar!



"Deniz'im ne düşünüyorsun?" diye soran Zait Bey'e bakmamıştım bile.

Efe uyuduktan sonra dışarıdaki Amerika'yı izliyordum. Hala inanamıyordum. Ali'yken hayatıma yapamayacağım gidemeyeceğim yerlere gelmiştim. Ama mutlu değildim. Oysa, aşıkta olmuştum. Önceki hayatımdan daha iyi değil miydi hayatım? O zaman neden mutlu değildim? Çok mu aç gözlüydüm? Yoksa hiçbir şey beni tatmin etmeyecek miydi?

"Susuyoruz ha!" Zait Bey'in ayağa kalkarken konuşmasıyla gözlerimi karanlık şehirdeki ışıklardan çekip buz mavisi gözlere diktiğimde, bana öyle bir bakıyordu ki canım acıyordu. Bu bedenin acısı olduğunu biliyordum ama gördüğüm anılarla korkuyordum. Ya bu hisler bana aitse?

Delirecektim!

Ben delirecektim!

Hani bu webtoonlarda daha iyi oluyordu! Neresi iyiydi ulan bunun!

"Sadık abi nerede?" diye sorarken 'abi' demek benim için zordu ama saygı ekiydi işte. Benden büyük bir adama ismiyle seslenmek istemiyordum.

Bu sorumu beklemiyor olacak ki, o perişan hali bir anda öfkeli hale dönmüştü.

"Sadık ülkede. Ne yapacaksın o-onu?" Kızgındı. Bana değil ama Sadık abiye kızgındı. Bende kızgındım ama sorularımın cevabı Sadık abideydi. Onunla görüşmeliydim.

"Anladım... Buraya gelebilir mi?" diye sorarken gözlerimi Zait Bey'in o karmakarışık gözlerinden çekip yere baktım. Yerdeki peluş halı Efe için konmuştu. Yerde oyun oynamayı çok sevdiğinden Niccolo üşümesin diye koydurtmuştu ki, bu hastanenin Niccolo'ya ait olduğunu öğrenince şaşırmamıştım bile. Şaşıracak bir şeyim yoktu ki. Wattpad'i lan burası hiç değilse gerçek bir dünya dahi olsa bile Wattpad kurgusuyla oluşmuş bir dünyaydı. Tabi ki de mafya babalarının hem dünyanın en tehlikeli insanı hem de bu dünyanın kahramanı olmaları gerekiyordu! Her şeylere kudretleri yetmeleri gerekiyordu! Hepsinin Las Vegas'ta büyük kumarhaneleri olmalıydı! Artık şaşırmıyordum. Benim bunlara şaşıracak kadar dermanım yoktu. Benim daha büyük sorunlarım vardı, kendimi unutabilirdim. Varlığımı Ali olduğumu unutabilirdim ve bu beni çok korkutuyordu.

"Gelemez." Demesiyle düşüncelerimden çıkıp yeniden gözlerine baktığımda anladığım şeyle seslice yutkunmuştum.

"Kim öldürdü?" diye sormamla gözleri şokla açılmıştı. Ama ben konuşmaya devam ettim. "Bana her gün zehri veren kişinin yaşayacağını düşünmem aptallıktı. Bunu sormadım varsay." Dedikten sonra yeniden camıma dönüp varoluşsal sancılar çekme işine dönmüştüm.

Niccolo gittiğinden beri yoktu ki, anlaşılır bir durumdu. Adamın işleri cidden birikmiş olmalıydı ki İtalyanca küfreder gibi konuşmuş kapıda Klaus'u bırakıp gitmişti.

"Her zaman farkındaydın değil mi?" diye sormasıyla 'Neyin farkındayım' diye sormak istedim ama sessizlik dahi cazip gelmişti. Evet. Sessizlik dahi cazipti. Bu adamlar yüzünden kendi kimliğimden olacaktım ben. Deniz bunlar yüzünden ölmüştü. Artık ölmüş müydü bu bile meçhuldü. Benim bedenimdeki kişi gerçekten de Deniz'di. Buna emindim. Ama canım yanıyordu. Abimin o saçma konuşmalarını özlemiştim. Sürekli dalaşmalarımızı. Hata bana sürekli emo deyişini bile özlemiştim. Bu dünyada uyandığımdan beri bir insan kulundan abilik görmemiştim ulan. Bir Sadık ve Ahmet abi vardı ki, birisi bana işi yüzünden öyle davranırken, diğeri ise...

Aile Hikayesinin Piçi Oldum!Where stories live. Discover now