APHO - 9. BÖLÜM

1.6K 187 153
                                    


Yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın!

Yorumlara ve Vote'lara sınır getirmek istiyorum ama ben dayanamam atarım. Böyle de bir yazarım işte. 

O yüzden bana bol bol yorum canlar!

Bol bol yorum bekliyorum

İyi okumalar!


Geldiğimiz kampüse bakmadan duramıyordum. Kafeden sonra Sadık abi beni sürükleyerek okula getirmişti. Neymiş efendim, derslerimi bu aralar çok boşlamışım. Ulan ben hayatımı boşladım. Ölmüşüm sonra gelmiş en piç karakter olmuşum ben hayatımı boşlamayıp ne yapayım.

Neyse, iyi yanından bakmak lazımdı. Ben sitin sene çalışsam bile bu üniversiteyi kazanamazdım. Kampüsünü bile göremezdim. Para mı vardı da görecektim.

Ben kampüste dolanırken İnşaat Mühendisliği fakültesini görür görmez direk binaya doğru yürümeye başladım. Etrafta otlarının üstünde oturup sohbet eden insanlar vardı.

Bildiğin Amerikan film sahnesi gibiydi la! Ana çekirdek kola yapıyorlar. Tabi yaparsınız, bir kola üç lira, bir kilo çekirdekte bir buçuk lira olunca siz kola çekirdek yapmayacaktınız da kim yapacaktı.

Söylesem mi acaba? Dolar alın burada yemeyin bu paraları. Her şeyinizi dolara yatırın desem deli derlerdi sanırım. Zamanında dolar 7-8 olur diyen adamı da linç yemişti.

Binanın içine girmiş boş boş dolanırken karşımda bana gülümseyerek gelen oğlanla kaşlarım çatılmıştı.

"Deniz neredesin sen?" diye sorgulayan çocuğun sesinden sahtelik akıyordu. Kusura bakma be gardaş ama hiç endişeli birisinin verdiği tepkiyi vermiyorsun. Hem bu lavuk kimdi?

"Evde." Dememle çocuk resmen yüzünü buruşturmuştu. Komikti bir kere, hem gerçekti de cidden evdeydim ben.

"Sadık abi dün seni aradı. Her zamanki gibi de bana patladı. Hayrı sanki ben sana ne yapacaksam?" sıkkın bir şekilde konuşan lavuğu incelemeden edemedim. Boyu benden uzun ve daha kalıplıydı. Gözleri hafif renkliydi elaya çalıyor gibiydi, hafif kumral birisiydi. Saçları da hafif kıvırcıktı.

"Aman, her zamanki haller be kanka. Hadi derse girelim." Dememle tek yaptığım şey sınıfını mı öğrenmekti. Hem bu çocuğun adını öğrenene kadar kanka diyebilirdim.

Lavuk başını sallayıp. "Sabah derste hoca seni sorguladı. Sınava da girmedin zaten... Hayır, ne yapacaksın? Finaller de şapa oturacaksın yemin ederim." Diye konuşurken benim tek düşünebildiğim şeyin Deniz gibi birsinin nasıl çalışkan olduğuydu. Oysa Kenan'ın her şeyini isterken bildiğin şımarık bir velet gibi davranıyordu.

Bu işte cidden bir halt vardı. Hayır, anladığım kadarıyla Deniz fazla çalışkan bir çocuktu. Hata o kadar çalışkandı ki Azat bu konuda ona bilenmişti. Kıyaslanma vardı resmen evde. Artık kıyaslanacak bir şey olamayacaktı o ayrı bir şeyde. Deniz nasıl bu hale gelmişti? Sekiz yıl içerisinde ne olmuştu ki, çalışkan yeğeninin seven bir çocuktan, yeğenin katili ve bencil bir pislik çıkmıştı ortaya? Kesinlikle bir şey olmuştu. Deniz oğlum sen nasıl bir manyaksın da bu kadar büyük bir piç oldun sekiz yılda.

Amfi103 sınıfına girdiğimizde yutkundum. Bildiğin, her haber kanalında gördüğümüz o sınav haftaları öğrencilerin oturduğu amfiler vardı ya la! O değil de, ÖSYM'yle uğraşmadan üniversiteye yerleştim ya bir şey demiyorum. Allah'ın sevgili kulu olmaktı belki de bu.

Yanımdaki lavuk orta kısımlara oturmuştu. Ben de onun yanına oturduğumda sınıftaki bazı kişilerin bakışlarını üzerimde hissettim.

"Burada mı oturacaksın?" Lavuğun sorusuyla başımı salladım.

Aile Hikayesinin Piçi Oldum!Where stories live. Discover now