15. BÖLÜM

43 2 0
                                    

Dışlanmak, benim eski hayatımdaki en büyük şey, kimsenin seni umursamaması, seni takmaması, görmezden gelmesi. Dışlanmanın en büyük acısıysa en sevdiğin kanından olan insanlar tarafından yok sayılmaktı. Aile hayatında yetmezmiş gibi okul hayatımda da dışlanmıştım. İnsan bir süre sonra alıştığını söylese de içinden asla alışmıyordu.
Neden dışlanıyordum ben ne vardı ya herkes beni dışlıyordu. Neden herkes benden nefret ediyordu. Neden herkes beni ağlatıyordu. Ben ne yapmıştım. Bu soruları kafamda binlerce kez düşünmeme rağmen bir sonuç alamamıştım. Sanırım asla da sonuç alamayacaktım.

"Aşkım duyuyor musun?" Gözleri Damla'ya kaydı. "Sen beni dinliyor musun?" Baran gözlerini yere kaydırdı.

Damla anladı. "Artık sıkıldım anladın mı? Sıkıldım Baran ben böyle bir insanım dedin. Çok konuşmam dedin. Bende tamam dedim. Ama bence bu tavırlarına çekidüzen ver ben yapamıyorum. Bu tavırları sende de görmek istemiyorum." Damla artık dolmuştu. Sürekli Baran'ın bu hallerinden bıkmıştı. Sürekli sabredip duruyordu. Ama o da bir yere kadardı.
"Benden istediğini iste Damla ama bunu isteme" dedi. Damla kırılmıştı. Ailesinden böyle davranılmasına alışıktı. Ama o onun kararı değildi. Ailesinden kurtulamazdı. Ailesini o seçemezdi. Ama sevdiği adamı seçebilirdi. Baran'ın onu umursamaması ve vurdumduymazlığı Damla'nın aile olayları yüzünden  böyle davranışları onun travmasıydı.

Baran da bu travmayı hatırlatıp duruyordu. Damla, Baran bunu durduramayacağını söyleyince o malum konuşma vakti gelmişti.

"Madem bu isteğimi gerçekleştiremeyeceksin o zaman..." Sustu bu cümlenin devamını getirmek zordu sonuçta "ayrılalım" Baran bu duyduğuna inanamadı. "Damla saçmalama" Damla gözlerindeki yaşları sildi. "Üzgünüm ama ben buna dayanamıyorum Baran nefret ediyorum o yüzden olmaz. Artık daha fazla olmaz" bu davranışları onun kalbindeki nefretin tohumlarını ekiyordu ve Baran'ın sakladığı gerçeği öğrenince dayanamayacaktı.
Kalbimdeki Nefret tohumlarını bir bir ekiliyordu. Sevginin tohumu filizle ve yemyeşildi. Ama nefret tohumları da ekilmeye başlanmıştı.

Baran içinde öyle kötü hissetti ki kendinden gerçekten çok utandı. Damla'ya yaptıklarından çok utandı.

"Vereceğin bir cevap yok mu?" Dedi Damla acaba bunu yapar mıydı? Korkuyordu. Ya yapmazsa ya Baran'a verdiği değeri Baran vermezse

Baran susuyordu. Konuşmadı. Damla "konuşmayacak mısın?" Dedi. Konuşmadı yapamadı.
Gözleri yeniden sulandı. "Öyleyse ben cevabımı aldım" dedi ve arkasını dönüp yürüyerek Baran'ın yanından uzaklaştı. Arkasından bir ümit geliceğini bekliyordu. Ama Baran gelmedi. Damla ilk defa ona bu kadar çok kırılmıştı. Artık aralarındaki bu ilişki bitmişti.

Deniz ile beraber uyumuştuk. Neyse ki aile konusunu hiç konuşmamıştık. Aradan iki gün geçmişti. Sürekli bu evin içindeki nefret ettiğim insanları görmekten bıkmıştım.

Onu bırakarak üstümü giyindim. Bugün şirkete gitmem iyi olacaktı. Deniz ile vakit geçirmek için ertelemiştim.

Kahvaltı yapmadan hızlıca çıktım. Neyse ki kimse yoktu.

Arabama binip şirkete sürmeye başladım.

          _______________

Saat akşamın 8'i idi. Koruma almamıştım. Tek başıma gitmek istemiştim. Yolda bir kahveci de kahve almak için durdum. Kahvemi sipariş edip beklemeye başladım. Kahve gelince hesabı ödemek için cüzdanımı çantamdan çıkaracağım sırada bir kişi arkamdan hızlıca ilerledi ama takmadım. Parayı uzatıp uzaklaştım. Bir sahil kenarına gitmek istedim. Çok iyi bildiğim bir yer vardı.
Oraya sürdüm.

Hava biraz soğuktu. Ama olsun soğuk severdim. Alışmıştım alışmak zorunda kalmıştım.

Ay ışığı çok güzel parlıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ay ışığı çok güzel parlıyordu. Ayakta kahvemi içerken denize ve aya bakıyordum. Bu şekilde düşünürdüm hayatın kötülüklerini

Annem bildiğim kadarıyla bana hiç bir zaman sütünü içirmedi. Aç kaldığım halde bunu bana yapmadı. Babam beni ne kadar sevmese de mama yapıyordu bana

Miniciktim abim'i seviyor ama beni sevmiyorlardı. Belki de kız sevmiyorlardı. Cinsiyet ayrımcılığı diye düşündüm. Ama kardeşim doğunca anladım ki o da değildi. Beni sevmemesinin nedeni neydi? Bunu ona kaç defa sordum ve bu yüzden kaç defa dayak yedim bilmiyordum.

Onlar benim ailem değildi. Abim ve kardeşim onlar benim ailem olabilirler ama o iki canlı olamaz. Onlara insan bile diyemem. Acı duyuyorsan canlısın başkasının acısını duyabiliyorsan insansın. Onlar benim acımı duymadıkları için insan olamaz. Ruhumda hiç silinmeyecek o yarayı açtılar. Ben hiç bir zaman çocuk olamadım. Bana çocukluğumu geri verin desem ne yapabilirler verebilirler mi? Verirlerse onları affedebilirim ama veremezler

Peki Baran o beni hiç bir zaman sevmemişti. En azından bir insanın beni sevmesini istemiştim. Ama o da beni sevmemişti. Beni kendisine sevdirmişti. Ama beni sevmemişti. O an o lafları kulaklarımda çınladı.  
"Ben seni kandırmadım sana hiç bir zaman vaat vermedim sana seni sevdiğimi söylemedim" bu laflar çok ağırdı. Beni sevmemişti. Şimdi ondan intikam almak istesem ne olacaktı ki bana bu acıyı yaşattıktan sonra

Sahilde kahvemi içerek yürümeye devam ettim. Ama ıslak gözlerim yavaşça kapanıyordu. Buna engel olamıyordum. Kahve elimden düştü. Ne oluyordu bana bir anda vücudum uykuya geçmek istemişti. O an beynime şipşak etti. Tabi kahveme ilaç atmışlardı. Onların tuzağına da düşmüştüm. Baran'ı gördüm. Bana yakınlaştı. Yere yığılmamak için kendimi zor tutuyordum. "Sen yaptın" dedim. Ama bana cevap vermedi. Daha fazla dayanamadım kendimi bıraktım. Ama Baran beni tutup kucağına aldı. Bilincim yitmeden önce gördüğüm son şey onun hüzünlü ela gözleriydi

nefret tohumları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin