bölüm13:fotoğraf

149 100 10
                                    


Ben: su ister misin?
Bana bile bakmadı sadece kuçağındaki küçük kıza baktı yaklaşık 20 dk öylece duruyor
Mert: alev onu yanlız bırakalım hemen buraya çadır kuralım olmazmı
Başımı evet anlamında saladım  ve gözümü doruğa çevirdim  dağılan saçı zayıflayan yüzü çatlamış dudağı doruk atan mahvoldu

20dk sonra
Can: çadır hazır isterseniz gelin zaten hepimiz ölücez gerek yok ama
Mert: saçmalama can burdan kurtulucaz ben sen alev ve doruk
Göz devirerek çadıra girdim ve oturdum canın kitaplarından  birini aldım ve okumaya başladım benim üzüntümü sadece kitaplar alıyordu
Mert içeri girdi sonra can  oturduk ve kitap okuduk hava gitgide soğuyor ve kar yağışı artıyordu aniden bir soğukluk hissetim aldırmadan kitap okumaya devam etim  ama o küçük cesetin görüntüsü aklımdan gitmiyordu  kitabı kapatıp
Ben: ben doruğun yanına gidiyorum
Mert: tamam onu al ve gel
Başımı salayarak dışarı çıktım hala ordaydı hala ağlıyordu gidip karşısına oturdum
Ben: bak doruk ne yaşadığını çok iyi biliyorum bende aynılarını yaşadım
Derken yüzünüzü kaldırıp bana baktı ve ben anlatmaya başldım
Ben: ben küçükken annem öldü sonradan bir gün onun mezarına gittim eve döndüğümde üvey annem babamı kafasından silahla vurdu
Baktı baktı ve kafasını eğdi
Ben: sen teseli ol diye demiyorum ama lütfen kendini mahvetme lütfen gel ona ait bir mezar kazalım hadi böyle dışarda kalırsa sende hepimizde mahvoluruz
Arkadan bir ses geldi
Mert: hadi kardeşim  şimdi sırası değil kalk ve güçlü dur
Arkadan bir ses daha
Can: o adamı doğduna pişman edecez
  Doruk bize doğru baktı ve titreyen dudaklarla
  Doruk :o-o onu k-kendi elerimle öldürecem
  Dedi ve yavaşça küçük şevini yere bıraktı sonra bize dönerek kalkın gidiyoruz
  Mert ve can başını saladı ben de tamam dedim ve hemen eşyaları toplamaya başladık
  Doruk: artık gidelim
  Mert: ben hazırım
  Can: bende hazırım
  Ben: h-hazırım
  Küçük kızın ölümü beni çok sarsmıştı başımdaki sebebini bilmediğim bir ağrı vardı
  Doruk: hadi o zaman
  Yürümeye başladık yürürken biraz birşeyler yedik doruk hariç sadece zorla su içirmiştik
  İlerkedikçe burnumuza bir leş kokusu geliyordu
  Can: bu kokuyu alıyor musunuz? Yoksa ben delirdim mi?
  Doruk: hayır delirmedin ve evet bu kokuyu alıyoruz
  Can etrafa bakmaya başladı mert aynı şekilde ilerliyorduk yürürken birden bire telefonuma bir mesaj geldi gözlerim o kadar açıldıki anlatamam merte aynı şekilde canda doruk ise hiç umursamıyordu hemen telefonu çıkardım ve şarza baktım %35 kalmıştı hemen kiliti açtım ve bildirime tıkladım birdirim açılır açılmaz bir fotoğraf belirlendi
  Can: b-bu b-bizim fotoğrafımız
  Mert: e-evet
  Ben ise korkudan ağlamaya başladım
  Bu bizim fotoğrafımızdı duvara asılmış ve üzerinde kanlı bir bıçak vardı
  Doruk benim ağladığımı görünce hızla yanıma yaklaştı ve
Doruk: alev iyi misin
Sesi o kadar teleşlı çıkıyorduki anlatamam telefonu elimden aldı ve fotoğrafa baktı o kadar sinirliydiki
doruk: o herif hiç bişi yapamaz!
Ben ayaklarımı hissetmiyordum ve hızla yere çöktüm
Doruk hemen yanıma oturdu ve
Doruk: sana hiç bişi olmuyacak bana güven lütfen şimdi kalk ve gidelim senin yanında olucağız diyerek beni kaldırdı ve gözlerimin içine baktı
Doruk: bana güven seni burdan çıkaracağız
Onun öyle demesi beni öyle teseki etiki anlatamam yola devam ediyoruz diyerek yürümeye başladı

ya ölü ya sağ ( DÜZENLENİYOR) Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang