bölüm:23: hastane

121 75 6
                                    

Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda başım çok kötü dönüyordu gözlerim tam açıldığında beyaz bir odadaydım .Etrafa bakındığımda kapının hemen yanına bir dolap dolabın yanında bir takım, amelyat malzemeleri
Ben: ne-nerdeyim? B-ben
Zarzor olsada ağzımdan bir kaç cümle çıkmıştı  güçlülükle ayağa kalkmaya çalışırken, bir hemşire içeri girdi
Hemşire: o no no stop please!
Başımı ona döndüğümde ingilizce konuşan kadın bana bir şeyler anlatıyordu az olan ingilizcemle konuşmaya
Çalıştığımda
Hemşire: şey ban türçe bilmiyor lütfen sakın olun!
karşımdaki kadın biraz bile olsa türkçe konuştuğunda içim rahatlamıştı ama aklıma en son çadırda mertin olmadığı geldi teleşala hemen kalktım hemşire kadın peşimden" no stop " gibi sözler söylüyordu aldırmadan etrafımdaki odalara teker teker baktım
Ben: doruk!! Can! ! Mert, ecrin!!
Tüm odalara bakınca kimsenin olmadığını gördüm ve olduğum yerde diz çöktüm

                                   (Doruğun anlatımıyla)
Yaklaşık 1 saatir uyanmıştım ilk başta alevi, canı, ecrini aradım ama sonrasında kimseyi bulamadım hemen aşağı indiğimde uzun koridordan geçiyordum taki en son odaya yetişince canı camdan gördüm evet burdaydı can burdaydı
Hızlıca odaya daldığımda can gözlerini açtı ve bana baktı  ve başıyla cama bakan adamı gösterdi adam gülerek bana yaklaştı ve gülümsüyerek olayı hızlıca anlatı
Biraz olayı kavradığımda başımı saladım sonra hılıca can'a bakıp konuştum
Ben: A-alev nerde?

Adam: arkadaşlarınız iyi sakin olun zaten 4 kişi olduğunuzdan her birinizi ayrı bir odaya koyduk.
Adam sözünü bitirir bitirmez can'la ben çatık kaşlarla adama baktık
Can: 4 kişi mi? Ecrin nerdeki?
Adam : ecrin aşağıda odasında
Ben: peki mert?
Adam kaşını çatarak bana baktı
Adam: mert diye bir hasta gelmedi sadece alev, doruk, can, ve ecrin bu kadar
İşte tam o dakika dünyam başımıza yıkıldı
Can elindeki serumu çekip yataktan kalktı ben hızlıca kapıdan çıktım canla beraber tam koridordan çıkacaken adam bağırdı
Adam: burası Tristan da Cunha !!
İşte tam o sırada bir şok daha yaşadık
Can: ney Tristan da Cunha mı? Biz şuan kaç kilometre uzktayız türkiyeden!!
adam: 2.400 kilometre
Ben: ne!! Kaç kilometre!
Adam:2.400 kilometre
Can: Allah kahretsin!
Ben: peki bizi bulduğunuz yer burdan ne kadar uzakta?
Adam gözlerini yere eğerek
Adam: sizin kaldığınız yer bir adaydı ama bir sürü ağaç vardı etrafında duvarlar örülmüştü siz görmüyordünüz ama dışarıdan gözüküyordu. Sizi kurtardıktan sonra ordaya aç köpekler bırakıldı.
Can resmen kükredi
Can : dalgamı geçiyonuz oğlum! Benim kardeşi orda! Manyak mısınız ne aç köpeği!!
Adam: beyefendi sakin olun lütfen
Ben: can sakin ol! Senin panik atağın var!!
Şuanda ben kükrüyordum adama dönüp
Ben: kızlar nerde!!
Adam: ikisi aşağıdalar odaları karşı karşıya
Hızlıca canla beraber aşağı indik etrafa bakındığımda içimi yakan görüntüyle yıkıldım alev yerdeydi ağlıyordu yanında bir hemşire İngilizce bir şeyler saçmalıyordu
Koşarak yanına gitim
Beni görür görmez sarıldı
Alev: d-doruk m-mer-
Sözünü bitirmeden kolarımda hareketsiz kaldı
şok içinde
Ben: alev!! Güzelim uyan lütfen güzelim!
Can: cimcime!! Uyan !!

Bügünlük bu kadar iyi akşamlar❤❤

ya ölü ya sağ ( DÜZENLENİYOR) Where stories live. Discover now