✧60✧

13.6K 1.3K 249
                                    

Bundan önceki bölümü atlamayıın!!!

Devamını yarın yazmaya çalışıp atarım şekerfareleer. Uykusuzum birazcık.

İyi okumalaaaarr muuah <333


Sabah her zamankinden daha enerjiktim, gece hiç ağlamamışım gibi. Ama bunun bir sebebi vardı.

Cumartesiydi bugün, Atakan seminere gitmişti. Ve aklımda barışmamız için harika bir plan vardı.

Geçenlerde ofisin mutfağında ona şarap içmek istediğimi söyleyince cumartesi, yani bugün için sözleşmiştik. Bugün dışarı çıkıp şarap ve yanında yenebilecek atıştırmalıklar alıp nefis bir gece hazırlayacaktım bize. Tabi Eren'i erkenden uyutmam gerekiyordu. Atakan seminerden gelince onu çok güzel karşılayacaktım.

Bir şeyler atıştırmak için mutfağa gittik Eren'le. İçimdeki heyecandan olsa gerek kıpır kıpırdım. Elimde bir havluyla garson taklidi yaparak yaklaştım masaya.

"Hoşgeldiniz tatlı beyefendi, ne alırdınız?" Eren kıkırdarken düşünür gibi yaptı.

"Mama!" Gözlerim açıldı ve yalancı bir üzgünlükle baktım suratına.

"Ne yazık ki hiç mamamız kalmamış efendim," Tekrar gülümsedim bu sefer, "Ama size Michelin Yıldızlı şefimizin özel spesiyalı olan omleti kesinlikle öneririm. Emin olun diğer yediklerim yumurta bile değilmiş diyeceksiniz!" Eren hareketlerimi oldukça komik buluyor olacak ki işaret parmağı ağzında kahkaha atarak gülüyordu.

"Omlet istiyoyum!"

"Hay hay, omletiniz geliyooooor!"

Tavayı ısınması için ocağa koyarken önceden hazırlayıp buzluğa attığım falafellerden çıkardım. Bu sebzeli köfteleri Eren çok seviyordu. Altı adet köfteyi airfrya attım ve yumurtayla meyve suyu çıkardım dolaptan. Yumurtaları kasede bir güzel çırpıp tavaya döktükten sonra meyve suyuyla gittim Eren'in yanında. Önündeki bardağı elime alırken meyve suyunu bir barista edasıyla çalkalıyordum.

"Bu el yapımı özel meyve suyumuz, Fildişi sahillerinden özenle toplanılmış hindistan cevizlerinden alınan, baldan ayırt edilemeyen o tatlı suyu, Kosta Rika'nın taze topraklarında yetişmiş ananaslardan elden edilen zengin tat ve o ağızda mayhoşluk bırakan aromatik tadıyla olmazsa olmazımız, kavun! Çok uzak değil Adana'dan katılıyor aramıza."

Eren büyük ihtimal ne anlatıyor bu mal diyordur diyeceğim ama aksine sesli kahkahaları mutfakta yankılanıyordu. Ne anlıyordu dediklerimden bilmiyorum, hareketlerime gülüyordu büyük ihtimal.

"Eyinize sağyık." Oyuna ayak uydurmasıyla kendimi tutamayıp kahkaha attım. Bardağı aşağıda tutup hazır, kutu meyve suyunu havadan doldururken Eren şaşkınlıkla açtı ağzını, "Ohaa!" Abinin de var böyle hünerleri Eren'cim.

Önüne koydum bardağı, "Afiyet olsun efendim." Yüzündeki şaşkınlıkla içeceğini içmeye başlarken ocağa geri dönüp tavanın altını kapattım. Sebze köfteleri de olunca tabaklara bölüştürüp tekrar masaya gittim.

"Buyrunuz Eren Bey." Önüne portakal suyunda marine edilmiş Pekin ördeği koymuşum gibi bir surat ifadesi takınırken hızla yemeyi başladı ve beğendiğine dair mırıltılar çıkardı. Onun bu haline gülümseyerek kahvaltımı etmeye başladım.

Bir buçuk saatin sonunda evden çıkabilmiştik. Bir elimle Badem'in tasmasını tutarken diğer elimle Eren'in elini tutuyordum. Kenarları ağaç ve yeşilliklerle renklendirilmiş arnavut kaldırımda yürüyerek sitenin biraz ilerisinde kalan büyük markete doğru gittik.

Yönetici Kalp- BxBWhere stories live. Discover now