✧9✧

32.3K 2.4K 448
                                    

Bol kriz geçirmeli bir bölümmm ehehehe

yanlışlar olabilir sorryy, yorum atmayı unutmayııın

İyi okumalaar muahh ;*


Dosyalarımdaki ufak tefek, göze çarpmayan aksaklıklar ara sıra devam etti. Seren bunları ne ara yapıyordu bilmiyorum ama adeta bir hayalet gibiydi. Hatta bir ara acaba ben mi yapıyorum bunları diye paranoyaklaşmıştım. Eğer bir yakalasam, fotoğrafını falan çeksem direkt Atakan Bey'e söyleyecektim fakat yakalayamıyordum. Kanıt olmadan Atakan Bey'e söylemenin de manası yoktu.

Amacı neydi bilmiyorum ama artık sinirlerim bozulmaya başlamıştı. Atakan Bey görmeden hemen düzelteyim stresiyle çok kötü olmuştum. Saatlerce aynı dosya üzerinde acaba bunda bir yanlışlık kaldı mı diye düşünüp, uğraşmak ve asla proje kapsamında ilerleme kaydedememek beni yıpratmıştı şu birkaç günde.

Geçen gün Seren'e buna bir son vermesini söylesem de, 'Ne o, iftira mı atıyorsun şimdi de?'  diyerek geçiştirmişti. Elimde bir kanıt olmadığını biliyordu.

Bunlar yetmezmiş gibi her gece deli gibi alkol alıp delirmeye emin adımlarla ilerleyen amcam vardı. Dün gece Eren onun seslerini duyup korkmuştu. Amcanın misafiri var diye yalan söyleyerek onu rahatlatmaya çalışsam da uyuyana kadar tedirgin olmuştu. Ben bile gerilmişken ufacık çocuğun o kahkahayla karışık bağırış çağrışlardan korkması normaldi.

Oflayarak elimi yüzümü yıkayıp çıktım lavabodan. Ağır adımlarla ofise ilerleyip kapıya vardığında aralayıp içeri girdim. Ofisteki ölüm sessizliği anında dikkatimi çekti.

Atakan Bey bizim masaların önünde durmuş elinde bir deste çıktı a4 kağıdı tutuyordu. Çatık kaşlarıyla öyle sinirli duruyordu ki korkmadım desem yalan olur. Sıkıntılı bir şekilde eliyle yüzünü sıvazladı.

Kapıyı kapatmamla tedirgin yüzler bana dönerken bu durumun benimle alakalı olduğunu anlamamla bedenimi büyük bir korku sardı. Koyu kahve gözler ateş saçıyordu, bana döndü. Uzun siyah kirpiklerinin çevrelediği o sert bakışlarla olduğum yerde donmuş kalmıştım. Sertçe yutkundum.

"Odama gel." Beni harekete geçiren iki kelime. Hiçbir duygu içermeyen o erkeksi sesiyle içim ürperdi. Bağırmamıştı ama sanki bağırsa daha az korkardım. Kalbim deli gibi atarken odasına giren adamın arkasından adımladım sarsak sarsak. Girmeden göz ucuyla Murat abiye baktığımda dudaklarını birbirine bastırmış, üzgün bir ifadeyle bana baktığını gördüm. Ardından Seren'e çevirdim elalarımı. İfadesiz suratıyla öylece arkasına yaslanmış dik bakışlarla ve hafif kıvrılmış dudağıyla bakıyordu bana. Ağlayacak gibi olsam da titrek bir nefes alarak tuttum kendimi.

Ardından odaya girdiğimde kapıyı yavaşça kapattım titreyen ellerimle. Öylece ayakta dikilirken Atakan Bey sıkıntıyla volta atıyordu. Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.

"Atakan Bey, bir sorun mu var?" Diye sordum narin sesimle. Oldukça kısık çıksa da anlamıştı beni.

"Evet, hem de büyük bir sorun var." Sakince konuşurken kafasını ağır ağır salladı bir şeyleri tartıyormuş gibi.

"Nedir peki?" Ben sormadıkça konuşmayacak gibiydi. Bakışlarını yerden kaldırıp bana çevirdi. Volta atmayı bırakmış, bana dönük bir şekilde tüm heybetiyle duruyordu.

"Sensin." Sertçe yutkunurken dudaklarım aralandı, "Sorun sensin Can." Diye tekrar edince başımdan aşağı kaynar sular döküldü adeta. Dudaklarım aralanırken konuşabilmek için zorladım kendimi.

"B-ben, bilmeden yanlış bir şey mi yaptım efendim?" Ne yaptığım hakkında bir fikrim yoktu. Öğle arasında yemeğimi yedikten sonra lavaboya uğramış ve ofise dönmüştüm.

Yönetici Kalp- BxBWhere stories live. Discover now