✧8✧

33.6K 2.3K 662
                                    

Yorumlarınız için teşekkür ederim ya cidden çok hoşuma gidiyor hepsini okuyorum hhsdhahs 

Yanlışlar olabilir kusura bakmayın, İyi okumalarrrr <33

Yeni bir pazartesiyle beraber hafta sonunun yorgunluğu üzerimdeydi. Hava güzel olduğundan Eren'i lunaparka götürmüş, akşama kadar dışarıda gezmiştik. Pazar günü de yapmam gereken market alışverişini yapmıştık. Kendimi yaşlı gibi hissediyordum. Bu kadar çabuk yorulmam ve halsizlik 24 yaşındaki bir gence göre miydi emin değilim. 

Atakan Bey ofise girdiğinde her zamanki gibi elinde kahvesi vardı. içeri girer girmez odayı dolduran o ferah kokusu burnuma geldiğinde ister istemez derin bir nefes aldım. Parfümü cidden çok güzel kokuyordu. Odasına girdiğinde yine beni fark etmemişti. Boyum çok mu kısaydı acaba, monitörden fark edilemeyecek kadar?

Masamın üzerinde duran kurabiye kabına bakarken ani bir cesaretle kalktım kapla beraber. Dün akşam Eren'in okulda yiyebilmesi için sağlıklı kurabiyelerden yapmıştım. Yulaflı, muzlu, kuru meyvelerle doluydu içi. Atakan Bey spor yapan birine benziyordu ve bu kurabiyeleri sevebilir diye düşünüyordum. Evet, belki bu sayede de aramızdaki buzlar eriyebilirdi. Açık kapısının önüne geldiğimde formaliteden kapıyı tıklattım. Henüz ayaktaydı ve rafın üzerinden bir dosya alıyordu. Sesle beraber arkasını dönünce kaşları çatıldı. Sanırım burada olmama şaşırmıştı.

"Atakan Bey günaydın." Ufak bir gülümsemeyle selam verince o da hafifçe kafasını sallayıp cevap verdi. Fakat yüzü her zamanki gibi ifadesizdi.

"Günaydın Can. Sen burada mıydın?"

"Evet, ben de az önce gelmiştim efendim." Bir iki adım atarak bana yaklaştı.

"Anladım."  Elindeki dosyaya göz ucuyla bakıp tekrar bana dönerken ben de bir adım atıp aramızdaki mesafeyi kapattım. Boy farkımız böyle daha çok meydana çıktı. Yüzüne bakabilmek için kafamı kaldırmıştım. O da bana bakabilmek için kafasını eğdi. İki elimle tuttuğum kurabiye kabını ona doğru uzattım.

"Ben, kurabiye yapmıştım da, size de ikram etmek istedim." Sesim neden böyle utangaç çıkıyordu bilmiyorum ama bu adamın yanında gerildiğim su götürmez bir gerçekti. Koyu gözleri ve hafif çatık kaşlarıyla kabın içindeki kurabiyelere baktı ve kafasını iki yana salladı.

"Tatlı şeylerle pek aram yoktur, teşekkürler." Kaşlarım havalanırken hemen savunmaya geçtim.

"Ama bunlar şekersiz. Yulaflı ve meyveli, sağlıklı kurabiyeler. Kardeşim için yapmıştım, belki hoşunuza gidebilir." Hızlı hızlı konuşmamla çatılı kaşları gevşerken sıkıntılı bir nefes verdi. 

"Pekala." Gülümsemem büyüdü. Yüzüme garip bir şey varmış gibi bakıp, uzun, güzel parmaklarıyla bir kurabiye aldı. Kemikli ellerinin üzerindeki damarlar oldukça belli oluyordu. Bakışlarımı tekrar kusursuz yüzüne çıkardım. Her gün düzenli tıraş oluyordu herhalde. Yüzünün böyle pürüzsüz gözükmesi imkansız gibiydi çünkü. 

Aldığı kurabiyeyi ısırmasını beklerken masasına doğru ilerleyip kahvesinin yanına bıraktı ve parmaklarını birbirine sürterek kırıntıları temizledi. Şimdi yemeyecekti sanırım. Neyse, kahvesiyle beraber yerdi herhalde. "Teşekkürler Can, eline sağlık. Az sonra yiyeceğim." Kafamı sallayıp dudaklarımı birbirine bastırarak ve hafif utanarak gülümsedim. 

"Afiyet olsun efendim." Tam çıkacakken sesiyle duraksadım.

"Can, bir saniye bekler misin?" Tekrar ona döndüğümde kalçasını masasına doğru yaslıyordu. Kollarını da göğsünde birleştirirken anlam veremediğim bakışlarla bana bakıyordu. "Cuma günü sormak için doğru zamanı bulamadım, yemekte neden bizden ayrı yedin? Çalışma arkadaşlarınla veya benimle bir problemin mi var acaba?" Ses tonu ilk defa bana karşı böyle yumuşak çıkıyordu. Neden heyecanlandığımı bilmiyorum ama bu çok hoşuma gitmişti. Keşke hep böyle konuşsa.

Yönetici Kalp- BxBWhere stories live. Discover now