53.Bölüm 💜 Masallar

5.6K 677 76
                                    


Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar! 🔮💜

NOT: YETERLİ BEĞENİ VE OKUNMA SAYISI GELMEDEN BÖLÜM GÜNCELLEMİYORUM.

53.Bölüm

Kaiden'ın Gözünden - Üç Gün Öncesi


Ejderha dünyasından ayrıldığımda, oldukça telaşlıydım. Hestia, Siena'nın neredeyse kırk beş dakika önce ayrıldığını söylediğinde göğsümde alarm veren tehlike çanlarının yerini, ölüm çanları almıştı.

Göğsümden büyük bir parçanın koparılıyormuş hissini bastıramazken, yaşadığım acının tarifi yoktu. Şayet bir acı karşılaştırması yaşasaydım, yüzlerce yıllık yaşamımda bu acıya galip gelecek herhangi bir an da yoktu.

Portalların arasında ağır ağır, ölüm beni almış gibi ilerledim. Acının gözümü kör etmesine müsaade edemezdim. Eğer Siena'nın yardıma ihtiyacı varsa, acımı bir kenara bırakarak Siena'nın yardım çığlığına odaklanmalı, onu başındaki beladan kurtarmalıydım. O yüzden en kötü olanı düşünmek yerine, Siena'nın hala hayatta olduğunu düşünmeliydim. 

Eğer Siena'nın başına gerçekten kötü bir şey gelmişse, eğer hayat onu benden koparmışsa... Burada hayatımın devam edeceğinden bile şüpheliydim. Onu da o zaman düşünecektim.

💜💜💜

Pas dolu demir kafesin içerisinde, ne kadar süredir oturduğumu bilmiyordum. Ruhum çekilmiş, karamsar hisler üzerime çöreklenmişti. Üzerime dikilen on iki çift gözü görmezden gelmeye çalışırken, yanağımın iç kısmını dişlemekten kendimi alamıyordum.

Herhangi bir kaçma planımda, beni izleyen  gözlerin müdahale edeceği kesindi. Bana yardım etmek bir yana dursun, benimle konuşmaya tenezzül bile etmeyen bu adamların, bir kalbinin bile olmadığını düşünüyordum.

Kafesin içinde histeri krizi geçirirken, burnum kanayarak yüzümü ve giydiğim kıyafetleri tamamen kir içinde bırakırken bile bana aldırmamış olmalıydılar. O yüzden burnumdaki kan dudaklarımın üzerinden başlayarak, boynuma kadar olan yolda pıhtılaşarak kurumuş, düşerken çarptığımda beni kaldırma işine bile girişmemişlerdi.

Eh, hayatımda ilk kez gördüğüm adamların insafını beklemek yanlış olurdu. İşleri büyük ihtimal beni izlemekti. Ama en azından burada neden olduğumu açıklamalarını, hiç olmazsa bu kafesin içerisine tıkmadan önce tuvalete gidip gitmemem gerektiğini sorsalardı. Çişimi tutmak için kıvranırken, açlığımı bile umursayamıyordum. 

Oturmaktan sıkılarak ayağa kalktım. Kafesin demir tabanında adım adım ilerlerken, kafes hareketimle beraber taş salonun içerisinde sallanıyor kendimi gerçek bir kuş gibi hissetmeme neden oluyordu.

Demir parmaklıklara kadar gelerek, ellerimle soğuk demirlere tutundum. Aşağıya bakmaya çalıştığımda, metrelerce aşağıda kalan beton zemine atlarsam sakat kalmak şu yana dursun, sağ olup olmayacağımdan bile emin olamıyordum.

Gerçi bunun için demir parmaklıkları bir şekilde aşmalı, on iki gözün beni izlemediğinden emin olmalıydım. Yanağımı demire dayadığımda başımı bu kez tavana kaldırdım.

Yukarı çizilen semboller olmasa, kargaya dönüşerek buradan kaçabilirdim. Ama sihir yeteneğim engellediği gibi herhangi bir hayvana dönüşme gücümde yok olmuştu. Tamamen kapana kısılmıştım ve birinin gelip beni kurtarmasını beklemekten de başka çarem yoktu.

Masallarda da böyle olmuyor muydu? Kuleye kapatılan kız, çaresizce beyaz atlı prensinin gelmesini bekliyor, sıkıntıdan patlıyordu. Ya da neydi? Zehirli elmayı yiyince, kurtarılmak için beyaz atlı prensin öpücüğünü bekliyordunuz. 

Büyüler Kraliçesi (Bitti)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora