52.Bölüm 💜 Kafes

5.5K 607 25
                                    


Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar! 💜🔮

52.Bölüm

Boynum ters bir açıyla döndüğü için, uyanmam acı verici olmuştu. Üzerinde bilinçsizce yattığım soğuk zemin, sırt kaslarımı inanılmaz biçimde kemiriyor başımsa uyuma pozisyonundan olsa gerek inanılmaz zonkluyordu.

Fakat gözlerimi açtığım anda, başımın uyuma pozisyonundan dolayı değil bayılmadan önce üzerime çöken gölgelerin varlığından dolayı olduğunu hatırlamıştım. Hatırlamak göğüs kafesimi havasız bırakırken, etrafımı 360 derece saran demir parmaklıklara dehşet içinde bakıyordum.

En fazla iki metre genişliğinde olan dairenin çevresi gri demir parmaklıkların paslı görüntüsü altına girmiş, tavanı oluşturan metal kubbe beyaz renkli büyü sembolleriyle süslenmişti. 

Bu sembollerin kaçmamı önlemek için çizildiğini, gümüş karga desenine yapılan zincir büyüsüyle anlamıştım. Zincirler sembolik olsa da, zihnimdeki sihri engelleyen ağır ipler oldukça gerçekti.

Baş ağrısının verdiği acıdan, sarsak bir vaziyette doğrulduğumda tek istediğim kendime biraz olsun gelebilmekti. Kısılan gözlerimi açabilmek, o ana dek yapabildiğim en zor şeydi. Çünkü uyanmaya çalışmak yoğun bir mide bulantısını beraberinde getiriyor, dudaklarımın üst kısmını ıslatan sıvıdan burnumun kanadığını dahi hissediyordum.

Yapabilseydim kolumu kaldırarak, elimin tersiyle burnumu silme zahmetine girebilirdim. Fakat o an bunu yapabilmek bile büyük bir mucizeydi. Nitekim doğrulduğum yere yeniden düşerken, bana yapılan büyülerin yoğunluğu altında eziliyordum. 

Düşmek kafamı metal zemine vurmama sebep olmuş, bu karanlık dünyayı bir kez daha başıma geçirmişti. 

💜💜💜

Yeniden uyandığımda, bu kez daha enerjiktim. Saatlerdir, belki de günlerdir zeminin üzerinde yatıyor gözlerimi açabilmek için Tanrıçalara yalvarıyordum. Fakat nihayet gözlerimi açtığımda ilk olarak tavandaki desenlerle göz göze gelmiştim.

Zincirler, gümüş karga desenini bir yılan şeklinde sarıyor benliğim oradaki sembolü kazıp atabilmek için çırpınıyordu. Tavan neredeyse sekiz metre yüksekte olmasa belki bunu yapabilirdim fakat benliğim kargaya da dönüşemediği için bunu şimdilik yapamayacağımı idrak etmiştim.

Doğruldum ve kafamı çarptığım için sızım sızım sızlayan kafamın arkasını, elimle şöyle bir yokladım. Derin nefesler alarak demir parmaklıkların çevresindeki taş duvarları incelerken, bulunduğum yerin büyük bir kuş kafesi olduğunu metal zeminin yerden yüksekliğini görmekle olmuştu.

Kafes büyük bir taş salonun yukarına, avize gibi asılmış salonun geniş pencerelerine muhtemelen beni gözlemesi için on iki farklı muhafız yerleştirilmişti. Beyaz giyimli adamların, suratlarını kapatan beyaz pelerinlerine rağmen bu adamların konseyin özel askerleri olduğunu büyücüler tarihi dersinden hayal meyal hatırlıyordum.

Bu muhafızlar o denli güçlüydü ki Kaiden gibi yüksek derece bir konsey üyesinin dahi büyülerini etkisiz hale getirebilmiş, onu büyücülerin korkulu rüyası olan ölüm zindanlarına atmışlardı. Kaçmanın imkansız, ölümünse sırtınızda olduğu ölüm zindanlarına...

Dudaklarımı ısırırken büyük bir farkındalıkla, aslında ölüm zindanlarına atılan kişinin şuan ben olduğumu fark ediyordum.

💜💜💜

Kaiden'ın Ağzından - Üç Gün Öncesi

Bir eş olduğumuz andan beri varlığını kalbimin bir köşesinde daima hissettiğimden beri, o iç gıdıklayıcı sıcaklık duygusunun yerini bir boşluk aldığında kötü şeyler olduğunu anında anlamıştım. 

Büyüler Kraliçesi (Bitti)Where stories live. Discover now