Bahti

8 2 1
                                    


"Özür dilerim." Yeniden sarıldık.

Gözlerim yerdeki ağda çırpınan tilkiyi buldu.

"Kusura bakmayın bölüyorum ama biri beni de kurtarabilir mi?"

"Anaa." Deyip Aren'den ayrıldım.

"Ne anaa?" yerdeki tilkiyi ağdan kurtardım.

"Tanıştırayım, en kritik ilk anda yardımıma koşan tilki. Adını bilmiyorum."

"Onun yüzünü bu hale sen mi getirdin?" dedi Aren şaşkınlıkla. Solda yerde uzanan adama bakmak istemiyordum.

Tilki göğsünü kabarttı. Sonra birden iki bülküm oldu.

"Öyle demek isterdim ama, kendi yaptı." Tilkinin söylediklerini Aren.'e tercüme ettim.

"Çok da mütevazi." Dedi sırıtarak. Tilki patisini Aren'e uzattı.

"Ben Bahti."

"Adı Bahti imiş." Aren tilkinin patisini sıktı.

Aklıma gelen şey ile gözlerim açıldı.

"Ne oldu?" diyen Aren'e döndüm.

"Gün'ün teklife yetişmemiz lazım."

"Daha beş dakika var. Ayrıca şu durumda hala aklın orada mı?"

Başımı olumlu anlamda salladım. Ölenle ölünmez değil mi?

"Gölün karşısına geçeceğiz biliyorsun değil mi?"

"Saray benim ve bir kestirme yol biliyorum."

"E hadi o zaman." Deyip hoparlörü odadan alıp kapıya yöneldim.

"Ben de geleceğim! Nerede hareket orada bereket!" Tilki benden önde ilerlemeye başlarken Aren ile kısa bir süre göz göze geldik. Omuz silktim. Yapacak bir şey yok. Sanırım ailemize yeni bir üye katıldı.

***

Sonunda Gün'ün hazırladığı ortama gelmiştik.

Etrafı ağaçlarla çevrili daire şeklinde bir alandı.

Gün ağaçların arasını belirli belirsiz tül gibi ışıklarla süslemişti.

Sanki ışık yaşıyor gibi bir izlenim bırakıyordu.

Yerler ışıklı papatyalarla süslüydü, çiçeklerin diplerinden ışık çıkıyordu ve bahçeye çok daha büyülü bir hava katıyordu.

"Gün, sen düşesle mi evleneceksin, peri kızı ile mi?"

"Bahçedeki söğütle Aren."

"Kusura bakma sana veremem kızımı, benim odama bakan en güzel manzara o söğüt." Gün gözlerini devirdi.

"Nerede kaldı bu kız? Göle düşmüş olmasın."

"Muhtemel." Diyen Aren'i dirseğimle dürttüm.

"Sus artık." Siye fısıldadım dişlerimin arasından.

"Geliyor." Dedi Deniz göle doğru bakarken. Reyyan kayıktan inip kürekleri sertçe yere attı.

"Yeter be! Sizi pis kürekler! Ama yok hata bende ışınlanmak yerine aptal gibi kürek çektim."

"Bu kız çok sinirli Gün, vaz mı geçsen?" Aren'e ters bakışlar attım.

"Hadi siz yerlerinize." Atlas ve Deniz sol taraftaki ağaçların arasına girerken biz de onların tam karşısındaki ağaçların arasına girdik.

Gün derin bir nefes aldı. Ellerini açtı bir süre sonra yüzüne sürdü.

"Allah kabul etsin." Diye fısıldadım.

AHTEROù les histoires vivent. Découvrez maintenant