Gece

24 4 2
                                    


Aren uyandığımda gitmişti. Hizmetçinin biri kahvaltıyı odama getirip herkesin kahvaltısını çoktan yaptığını söyleyince kendimi mahcup hissettim.

Dün Aren'in söyledikleri kafamı kurcalayıp duruyordu. Farklı dünyalar, kraliçeler, kapılar ve bir de o söz 'belli başlı şeyleri senin anlamanı bekliyorum' ah Aren. Ben ne ara bu adama bu kadar bağlandım hiçbir fikrim yok ama arık olan olmuştu. Evet duyduk duymadık demeyin a dostlar ben duygularımı kabul ettim. Allah hayra çıkarsın.

Odamın kapısının tıklamasıyla kendime geldim.

"Buyrun." Deniz başını kapıdan uzattı. Koltuklardan birine oturmuştum. Sonuçta yemek yatakta yenmez.

"Gel gel birlikte yiyelim." Gülümseyerek içeri girdi. Bu sefer üzerinde yeşil uzun tüllü bir elbise vardı karnı bayağı belirginleşmişti elbise boğazlıydı ve ona çok yakışmıştı.

Yanıma oturdu.

"Aren savaşa gideceği için endişelisin değil mi?" bir de o vardı değil mi? Başımı olumlu anlamda salladım. Elini bir abla edasıyla dizime koydu.

"Endişelenme, bir iki org sadece. Tabi güçlü yaratıklar ama Aren yıllardır bunun için eğitiliyor. Kocan sandığından daha güçlü" dedi ve kahkahayı patlattı.

"Benimki ilk savaşa gittiğinde gelene kadar ağlamıştım. Gelince de beni azarlamıştı. O kadar sinir bozucu bir adam ki

'bir iki reddedilene karşı yenileceğimi düşünmüş olamazsın. O kadar mı çaylağım.' Deyip yalandan güç gösterisi yapmıştı." İkimiz de güldük.

"Çok uzun sürmez değil mi?"

"Kendini yalnız hissetmene gerek yok ben varım şekerim. Ayrıca derslerin başlıyor yarın. Hem bir iki güne gelirlermiş öyle dedi Atlas."

"Atlas da mı gidiyor."

"Yok, eğer gidersen doğurmam çocuğu diye korkuttum onu." kahkaha attım.

"Ciddi misin?"

"Denedim de yemedi."

Deniz çok kafa bir kızdı. Onunla vakit geçirmek bana iyi gelmişti. Hem belki ona sorarak daha derin şeyler öğrenebilirdim.

"Sen bana Rana'nın hikayesini anlatacaktın."

Gülümsemesi genişledi ve tamamen bana döndü.

"Ben buraya küçük yaşta geldim. Daha öncesinde kuzeye kaçırılmıştım. İki yıl orada kaldım. O zamanlar benim için işkence dolu anlardı. Gücümü açığa çıkarma bahanesi ile bana yapmadıkları işkence kalmadı. Onlara karşı beni korumaya çalışan bir kız vardı." Gözleri dolmuştu. Az önce neşe saçan gözleri şimdi hüzün doluydu.

"Devam edemeyeceksen-" başını hızla olumsuz anlamda salladı.

"Hayır bir an şey oldum." Burnunu çekip anlatmaya devam etti.

"İki yıl sonra işe yapamayacağımı anlayıp beni ormana bırakmak istediler. İki adam bir de Rana vardı beni ormana götüren. Ormana değil ölüme gittiğimi biliyordum içten içe ve Allah'a yalvarıyordum bir kaçış için." Derin bir nefesi içine çekti. Bir yudum su içip devam etti.

"Ormana girdiğimizde adamlar beni hayvanalara bırakmayıp kendileri parçalamak istediklerini söyleyerek ellerinde baltalarla üzerime yürüdüler." Gözleri dolmuştu. Elini tuttum.

"Eğer Atlas sana bu kadar anlattığımı duysaydı bir ton azarlardı beni. O güne dair hiçbir şey konuşmamı istemiyor böyle olduğum için." Atlas'tan bahsederken gözlerinin içi gülüyordu. Biz de Aren ile böyle olabilir miydik? Ah ne düşünüyorsun Adin?!

AHTERWhere stories live. Discover now