Platonik Aşık Gibi...

2.2K 188 49
                                    

Kai eve geldiğinde telefonunu aramış ama bulamayınca arabasına geri binerek Kyungsoo'nun evine doğru sürmeye başlamıştı. Herne kadar ona biraz sinirli olsada onu yeniden göreceği için mutluydu aslında. Yüzündeki gülümseme yol boyu devam ederken çoktan sokağa giriş yapmıştı.

Kai arabadan inip bahçe kapısını açıp ana kapıya doğru yürüdü. Kafasını kaldırdığında kapının aralık olduğunu gördü. İçini kötü bir endişe kaplamıştı. Kapı tekme ile savrulurken Kai içeri girdi.

-"Kyungsoo?....Kyungsoo neredesin?" Kai yavaş yavaş bütün odalara girmiş ama hiçbir yerde onu bulamamıştı. Girdiği zaman dikkatini çekmeyen telefonlar yerdeydi ve çamurlu ayak izleri halinin üzerinde belli oluyordu. Kai ikinci kez bu kadar kötü hissetti. Bütün hisleri yaşıyordu şu an. Endişe, korku, sinir....

Kyungsoo'nun telefonundan Baekhyun ve Luhan'ı aramış ve Kyungsoo'nun orada olup olmadığını sormuştu. Cevap ise acı verici bir hayırdı. Sehun'u arayacağı zaman telefonu çalmışti. Bilinmeyen numara?

-"Alo?"

+"Ah Kai asla adam olmayacaksın değil mi?"

-"Jackson seni siktigimin herifi. Ona ne yaptın?" Kai sinirle tısladı.

+'Bebeğim şu an rahat kollarda uyuyor Kai. Onun sesini duymak ister misin?"

-'TELEFONU ONA VER." Birkaç hışırtıdan sonra telefonda birilerinin nefesi duyuluyordu. "Kyungsoo? "

+"Jongin. Gelme sakın."

-"Soo iyi misin? O piç canını yaktı mı? Nerede olduğunuzu biliyor musun?"

+"Jongin gelme dedim. Ben iyiyim. Ge....dıt dıt dıt."

-"Alo Soo!! Jackson!!" Kai sinirle kanepeye tekme geçirdi. O Jackson denen piç gerçekten ölmek istiyordu. Kau onlarla son kez hesaplaştığı zamanda herşeyin hallolduğunu düşünerek hata yapmıştı ve hatanın bedelini sevgilisini kaçırarak ona fazlasıyla ödetiyordu.

*

Kai kimseye haber vermeden arabasına binmiş ve dövüş kulübüne doğru sürmeye başlamıştı. Çok hızlı sürüyordu çünkü sanki yavaş sürse birşeyler için geç olacağını hissediyordu. İbre son çubuğa değerken araba aşırı hızdan dolayı sallanıyordu.

Mekanın önüne geldiğinde korumalar telefonunu ve anahtarını alarak onu içeri almıştı. Kai yollarını ezbere bildiği yeri geçti ve Jackson'un odasına girdi. Kyunsgoo yatağa bağlanmış bir şekilde uzanıyordu. Arkasını Kai'ye doğru dönmüş adam Kyunsgoo'ya doğru eğilmişti.

-"Erken geldin?" Jackson her zamanki koltuğunda oturmuş sigarasını içiyordu.

+"Kyunsgoo." Kai ona gideceği an kolu iki dev adam tarafından esir alınmıştı. Adam geri çekildi ama ona doğru dönmedi. Kyunsgoo endişe ile ayaklarını ipten kurtarmak istermişcesine çekiyordu.

-"Kyunsgoo iyi misin?" Kyunsgoo gözünden damlayan yaş ile kafasını salladı ve çenesi ile başında duran adamı gösterdi. "Kimsin sen? Piç bana dön." Adam hızla arkasını döndüğünde Kai gözlerine inanamamıştı.

-"Taemin?"

+"Selam Kai." Taemin yüzünde ko iğrenç gülümseme ile sırıttı. Kai onun yüzüne sıkı bir yumruk geçirmek istiyordu.

-"Sen? Sen burada ne yapıyorsun?"

+"Sana babamın azılı bir mafya babası olduğunu söylemiştim. Hatırlarsan sende bana gülmüştün. İşte babam." Taemin eliyle Jackson'u gösterdiğinde Kai şaşırdı. Taemin'e hiçbir zaman inanmamış yada inanmak istememişti.

SADECE SENİN İÇİNTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon