•11. VAZGEÇENLER VE DİRENENLER

157 45 58
                                    

Dedüblüman: Rüya gibi

İsabel Lorasa: Eyes dont lie

***

Kırık.
Kalp.
Kırık kalpler.

"Acıyı hisset. Benim hissettiklerimi sen de hisset."

"Acıdan kıvran. Benim gibi acıdan kıvran."

"Yaşa."

"Sen yaşa."

"Acılarla beraber yaşa."

"Benimle kaybol."

"Acılarımızı sakla."

"Bizi sakla."

***

Gitmek.

En nefret ettiğim kelime.

Bazen düşünürdüm, git demeseydim ne olacaktı diye. Aslında o bana bunun cevabını vermişti. Git demeseydim hep benimle kalıcaktı.

Pişmanlık.

En nefret ettiğim ikinci kelime.

İçimde bir pişmanlık duygusu var mıydı? Evet, vardı. Büyük bir şekilde pişmanlık vardı. Bu pişmanlık duygusu kalbimden ve zihnimden asla silinmeyecekti.

En nefret ettiğim şeylerin arasına bir kelime daha eklenmişti.

Bilinmezlik.

En nefret ettiğim üçüncü kelime.

Bilinmezlik. İnsana hayatını sorgulatan bir duyguydu. İnsan kendi hayatında olan şeyleri bilmezse yada kontrol edemezse neyi bilecekti? Neyi kontrol edecekti?

Gözlerimi yavaşça araladım. Gözlerim beyaz loş ışığa takıldı. Bana ne olmuştu? Yaşadıklarım aklıma gelince kaskatı kesildim. Altay'ın abisi, Altay'ın hafızasını kaybettiği gece, intiharlar, kazalar... boğuluyordum.

Öksürerek doğrulmaya çalıştım. Gözlerimi etrafta gezindirdim. Kendi odamdaydım. En son bilincimin kapandığını hatılıyordum. Sonrası ise boşluk.

Üstümde hala giydiğim elbise vardı. Yavaşça ayağa kalkarak odadan çıktım. İçeriden konuşma sesleri geliyordu. Duvara sinerek konuşmaları dinlemeye başladım.

"O adam kimdi?" diye sordu Altay. Abisinden mi bahsediyordu? Gürkan "Bilmiyorum." Biliyordu. "Zümra neden bayıldı? Ona bir şey mi verdi acaba? Hastaneye bile gitmedik Gürkan!" diyerek sesini yükseltti Selma. Gürkan "Bir şey olmadı, neresini anlamıyorsun!" diyerek sesini Selma'ya birazcık yükseltti.

"Gürkan, o benim en yakınım. En yakın arkadaşım o benim. Ona bir şey olma ihtimali var kafamda ve sen bir şey yok diyorsun!" diyerek isyan etti Selma. "Selma, lütfen bir şey deme bebeğim. Kafamı toplamam lazım. Lütfen." dedi Gürkan. Galiba artık içeriye girme zamanım gelmişti.

Yavaş adımlarla içeriye girdim. Birden herkesin gözleri bana çevrildi. Selma beni gördüğü an yanıma gelip bana sıkıca sarıldı. Ben de ona sarıldım. Gürkan sıkıntı içerisinde bana bakıyordu. Gürkan Ersin'in kim olduğunu biliyordu. Bu yüzden bana bir şey olmadığından emindi ama Selma Ersin'i bilmiyordu.

Selma'dan ayrıldım. Selma endişeyle "Sana ne oldu? O adam sana ne yaptı?" diyerek sorular yağdırmaya başladı. Selma'nın endişelenmemesi adına sakince konuştum. "Bana bir şey yapmadı. Ben yorgun düştüm herhalde, o yüzden."

Selma inanmış mıydı yoksa inanmamış mıydı şuan umurumda değildi. Altay'a baktım. Odanın köşesinde ayakta dikiliyordu. Bana bakıyordu, yine o bakışla.

KIRIK KALPLEROpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz