•8. KAPANMAYAN YARALAR

205 48 81
                                    

🎼: Elleri ellerime

Geçmişten bir anı...

Hava soğuktu. Hiç olmadığı kadar. Genç adam ellerini ceplerine soktu. Bugün sadece bir isteği vardı.

Ölmek.

Bugün hiç olmadığı kadar ölmek istiyordu. Neden bu hayatı yaşamak zorundaydı ki? Neden acılar içinde boğulmak zorundaydı?

Beyni durmuş bir biçimdeydi. Aklının bir tarafında ölmek bir tarafında ise o vardı. Hayatına devam etmesini sağlayacak kişi.
Belki o burada olsaydı, ölmezdi. Belki ölmekten vazgeçerdi. Belki o burada olsaydı hayata yeniden bir tutunma sebebi olurdu.

Ama neticede o yoktu. Onu bırakmıştı. Onu istememişti.

Genç adam elinde ki jileti kavradı. Issız bir sokaktaydı. Orada kendini öldürecekti. Kendinin sonunu getirecekti. Kendini öldürecekti.

Onu düşündü, son kez. Onu gittiği yerde de görecek miydi? O da orada olacak mıydı? O da ölecek miydi? Genç adam o an sadece bir şey istedi.

Ona seni seviyorum demek...

Seni seviyorum demediği için mi onu bırakmıştı? Bu iki kelime için mi terk edilmişti? Bu iki kelimeyi dudaklarından çıkarmadığı için mi terk edilmişti?

O neden terk edilmişti?

Elinde ki jilete son kez baktı. Bu sefer ölüyorum dedi, kimse beni kurtaramaz, o bile beni kurtaramaz diye düşündü. Ama onu kurtarmıştı, dimi? Belki yeniden kurtarır diye düşündü ama bu düşünceyi hemen zihninden sildi. O kurtarılmak istemiyordu, bu sefer istemiyordu.

Daha fazla düşünmeden elinde ki jileti sağ bileğine bastırdı ve kesti. Canı yandı ama umursamadan diğer bileğine de jileti bastırdı. Heryerden kan akıyordu, o bu sefer ölüyordu. Kimse kurtarmayacaktı.

Bu sırada kulağına bir ses geldi, kendi adı. Bağırmaları duydu, sesleri işitti. Ama şuan gözleri kararmaya başlamıştı, daha fazla dayanamadı ve yere çöktü. Bileklerinde ki sıcaklık her yerini sarmıştı, ölmek böyle bir şey miydi?

Genç adam o gün ölmedi ama sonrasında ölmekten daha beter bir şeyi yaşayacaktı.

Kendini kaybedicekti. Kim olduğunu bilmeyecekti.

O sevdiği kadına seni seviyorum diyemeyecekti.

***

Karşımda ki manzaraya bakıyordum. Umay? Onun burada ne işi vardı? Umay'da beni görünce hafif bir şaşkınlık yaşadı ama ifadesini hemen sildi. Ben ona sorgular bir şekilde bakarken arkadan Altay'ın sesi geldi. "Umay? Burada ne işin var?" diye sordu. Ben hemen Altay'a döndüm ve ona baktım. Altay'da bana bakıyordu.

"Hani, bu gece birlikte bir şeyler yapacaktık ya? Öyle konuşmuştuk?" diyerek cevapladı Altay'ı. Gece geçirmek mi? Bunu konuşmuşlar mıydı? Kalbim kasıldı, Altay neden Umay'la bir gece geçirecekti?

Altay şaşkın bir ifadeyle ve üzgünce Umay'a baktı ve ona cevap verdi. "Üzgünüm Umay, gerçekten aklımdan çıkmış, başka bir zaman yapsak?" dedi. Başka bir zaman olmayacaktı çünkü ben Umay'ı bu eve giremeyecek hale getirecektim.

Umay ona hafifçe şeytan gülümsemesi gönderdi. "Tabii ki, sonuçta her gece bizim dimi?" dediği an o evden çıktım. Umay'a kısa bir bakış attım ve merdivenlerden indim. Arkamdan Selma ve Gürkan'ın adım sesleri geliyordu. Kendimi dışarıya attığım da derin bir nefes aldım.

KIRIK KALPLERWhere stories live. Discover now