Gözlerini kısarak bakınca dayanamayıp yüzünü sıkarak kendi çapımda sevmeye başladım.

"Ah!"
"Ağzını yerim."
"Acıdı."
"Öpeyim de geçsin."

Anında dudaklarına kapanınca gülse de karşılık vermeye çalıştı. Bastırarak öpüp az da olsa sinirimi çıkardım. Çünkü bir şey yapmama izin vermeyeceği kesindi. En azından stres atmış olurdum.

"Ya hayvan!"

Omzuma vurunca bu sefer de aşağı doğru inip boynundan öptüm.

"Bunu sen istedin."
"Aslan?"
"Hmm?"
"Söz ver bir şey yapmayacaksın."
"Of Emin..."
"Söz ver."
"Tamam."
"Söz de."
"Söz Emin söz."

Geri çekilip yataktan kalktım hızlıca. Deli edecek beni.

"Nereye?"
"Tuvalete! Gelcen mi?"
"Geliyim mi?"

Gülerek sorunca göz devirip çıktım odadan. Bir de dalga geçiyor.

......

Emin'den

Evin içinde sinirli sinirli dolanan Aslan'ı görmezden gelmeye çalışarak filmi izlemeye devam ettim. Hala kendine gelemediği için yaptığı her şeyi sinirli bir şekilde yapıyordu. Tamam o adamla konuşsa belki de hırsını alırdı ama sadece konuşmayacağından da emindim. Bu yüzden karşı karşıya gelmeleri herkes için en hayırlı yoldu.

Telsizden sesler gelince kafamı çevirdim yavaşça. İster istemez panik olmuştum. İçeri gidince yine bana gelmek istemezse düşüncesi beyninde dolanmaya başlayınca kalkamadım yerimden. Kalkmayı bırak telsize bile uzanamamıştım.

"Emin... Emin."
"Hm? Ne?"
"Ne oldu sevgilim?"
"Yok bir şey."

Kalkıp telsizi aldım ve odaya ilerledim.

"Ben bakayım mı istersen?"
"Yok."

Hızlıca odaya gittim. Ağlaması yükselince daha fazla beklemeden kapıyı açıp seslendim hemen.

"Buradayım bebeğim. Burak."

Beni görünce ağlaması durmasa da burnunu çekerek kollarını uzatmıştı. Şirin haline gülümsedim ve hemen yanına gidip kucağıma aldım.

"Güzelliğim."

Boynuma yaslanıp ağlamaya devam edince sırtını okşayarak dolabına ilerledim.

"Terlemişsin sen miniğim. Baban üstünü öyle bir örtmüş ki..."

Söylenerek yeni kıyafetler çıkarıp beşiğe geri döndüm ve korkulukları indirip oturdum. Burak'ı yatırmak için kendimden çekince yakamdan tutup engel oldu ve tekrar sarıldı.

"Bebeğim benim!"

Sıkıca sarıldım tekrar. Artık havalar iyice ısındığı için uyurken çok terliyordu. Uyanır uyanmaz da rahatsız olduğu için huysuzlanıyordu.

"Aslan!"
"Efendim?"
"Gel!"

Aslan sallana sallana odaya girince göz devirip gelmesini bekledim.

"Az hızlı olsana ya."
"Sen niye her yaptığıma söyleniyorsun benim? Sen artık beni sevmiyorsun."

Trip atarak söylediğine başta şaşırsam da sonradan dayanamayıp kahkaha atmaya başladım.

"Ne dedin sen?"

Yandan bir bakış atıp geldi ve beşiğe oturup sırtını yasladı rahat rahat.

"Niye çağırdın beni?"
"Burak'ı tut biraz üzerini değiştireceğim."
"Tek başına yapamıyor musun?"

Söylenerek Burak'ı alınca gülmemeye çalışarak üstünü çıkardım hızlıca.

"Sen sürekli trip mi atacaksın böyle?"
"Trip atmıyorum ben."
"Yalanını..."

Kendimi durdurup dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Bir şey söyleyeceğim."
"Söyle."

Burak'ın kolunu da geçirip tişörtü aşağı indirdim ve kucağıma alıp Aslan'a doğru döndüm. Bacağımı hafif bükerek oturunca bacaklarımız birbirine değdi.

"Tatile gidelim demiştin ya?"

Anında yüz ifadesi değişip bana döndüğünde gülümsedim.

"Ee?"
"Gidelim."
"Harbi mi lan?"
"Harbi lan!"

Asker arkadaşına sorar gibi sorunca kaşlarımı çattım.

"Nereye gidelim? Hemen bilet alayım ben."

Telefonunu etrafa bakarak arayınca düşünmeye başladım.

"Bilmem. Hiç düşünmedim?"
"Yurtdışı mı olsun yoksa..."
"Abartma Aslan. O kadar da uzaklaşmaya gerek yok. Çok uzun da sürmez zaten işlerin var."
"Emin beni gerçekten benden fazla düşünüyorsun tamam hoşuma gidiyor ama bazen de işime taş koyuyorsun!"
"Bağırma çocuğun yanında."
"Çocuğunu yerim."

Uzanıp Burak'ı öptü birkaç kez ve ayağa kalktı.

"Hadi hemen karar verelim!"





Bakıcım BxBDonde viven las historias. Descúbrelo ahora