- XXXVI -

10 2 29
                                    

Dipnot: Bu bölüm uygunsuz içerik içermektedir. Rahatsız olanlar bölümü geçebilirler. İlgi ve anlayışınız için teşekkür ediyor iyi okumalar diliyorum.

Beyazıt'tan;

Atakan "Biz yokuz burada, gerçekten yokuz." dediğinde sırıttım. "Atlas beyefendi neler de biliyor böyle." dedim Atakan'a ek olarak. "Bakmayın ya." dedi Atlas Sena'ya sokularak. Hepimiz bu sevimli hâline gülerek onları yalnız bıraktık.

• • •

"Hâlâ neyini anlamıyorsunuz?" diye sordum Atakan ve Rüzgâr'a. İçtiğim sigaradan sert bir nefes alıp devam ettim. "Bana ihtiyacınız yok, kötüleştiği zaman siz yardım ediyorsunuz zaten. Benlik bir şey olmadığı için de dışarı çıkıyorum."

"Biraz zaman geçsin o zaman çıkarsın diyoruz sana sen de bunun neyini anlamadın anlamıyorum." dedi Rüzgâr. "İlla ne olduğunu söylemem mi gerek izin vermeniz için?" diye sordum ifadesiz bir şekilde. "İyi tamam, Mi Young yazmadı bana bir süredir. İyi olup olmadığına bakmaya gidiyorum, oldu mu?" diye sordum biraz yüksek sesle.

"Ne yaparsan yap umrumda değil." diyerek yanımızdan ayrıldı Rüzgâr. "Sen git, o sadece seni korumaya çalıştığı için izin vermiyor. Atlas'ı düşünme biz hallederiz. Git ve yengemin yanında dur." dedi Atakan. Gülümseyerek "Mükemmelsin sen." dedim ve hızla çıktım.

Birkaç gündür görüşemiyorduk ve ondan hiçbir ses yoktu. Ona bir şey olma düşüncesi aklımın çıkmasına neden olacak kadar güçlüydü. Yedek anahtarı vardı bende ama henüz ona söylememiştim.

Dışarıda mı unutmuştu anahtarını? Yine mi? Anahtarı çevirip kapıyı açtım ve içeri girdim. "Mi Young?" diye seslendiğimde bir ses yoktu. Belki de evde değildi. Odasının önüne geldiğimde kapısı kapalı değildi. İstemsizce gülümsedim.

Benim daha önce yatmış olduğum tarafta yüzüstü yatıyordu ve başı benim yastığıma gömülüydü. Bir eli yastığın altında, diğeri ise gelişigüzel bırakılmıştı. Saçlarının bir kısmı yüzünü kapatıyordu. Yanına usulca ilerleyip saçlarını yüzünden çektim.

Kısıkça gözlerini açtı ve ardından uykulu bir şekilde doğruldu. "Günaydın hayatım." dedim gülümseyerek. Uykulu bakışları beni bulduğunda rahatladı ve kucağıma çıkarak kollarını boynuma doladı. "Güzelim? Bir şey mi oldu?" diye sordum bir elim belini sardığında.

"Beyazıt..." dedi sadece. "Buradayım güzel kızım, ne oldu? Söyle hangi piç üzdü seni hemen amına koyayım onun." dedim sert bir şekilde. Dediğime güldü ve kollarını geri çekip iyice yerleşti kollarımın arasına. "Sonra anlatsam? Sadece seninle olmak istiyorum." dedi mırıldanır gibi.

"Nasıl istersen güzelim. Ben yanındayım." dedim saçlarından öperek. Başını boynuma yaklaştırdı ve orayı öpmeye başladı. "Ama yaramazlaşıyor benim küçük sevgilim." dedim ellerimi beline indirerek. Geri çekildi ve "İstemiyorsan senden uzak dururum." diyerek kucağımdan kalktı.

"Neden istemeyeyim ki bunu?" diye sordum ve aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi azaltarak ellerini tuttum. Gözyaşları yavaşça yanaklarından süzülmeye başladığında içimde bir şeyler parçalandı.

"Bebeğim? Güzel kızım ne oldu? Kim yok etti gözlerindeki galaksileri? Ne oldu ha?" diye sordum yumuşakça. "Biri... Biri giderken beni tehdit etti. Senden uzak durmazsam sana zarar vereceğini söyledi. Bir şey yapamadım, bilmiyorum aklım çok dağınıktı o an." dedi.

"Onu mahvedeceğim. Kim olduğunu biliyorum. Biraz dinlen olur mu?" dedim ve geri çekileceğim sırada bana sarılıp "Gitme." dedi. "Tamam, buradayım. Buradayım güzelim. Kimse bana zarar veremez, kimse seni üzemez de. Uzaya fırlatırım herkesi. Benim en değerlimi üzmeye kimsenin hakkı yoktur." dedim saçlarını okşayarak.

Başını kaldırdığında kollarını boynuma dolayarak kendine doğru çekti beni. Dudaklarımı yavaşça öpüp geri çekildi ve "Seni çok seviyorum." dedi. "Ben de seni çok seviyorum güzel kızım." dedim ve dudaklarımı onunkilerle buluşturdum tekrar.

Başımı yana yatırarak dilini okşadım ve onu kucağıma aldım küçük bir hareketle. İlerleyip yatağına yatırdığımda elleri saçlarıma çıktı. Üzerimdekini çıkarmak için aşağı indiğinde geri çekilip doğruldum ve hızlı bir şekilde çıkarıp kenara attım. Bakışları büyülenmiş gibiydi. Gülümsedim ve onun da üzerindekini çıkardım. Tabii altında hiçbir şey olmamasını beklemiyordum.

"Hay sikeyim, siktir aklımı kaybedeceğim. Mi Young, sen sonum olacaksın." dediğimde güldü. Eğilerek gülüşünden öptüm ve dilimi tekrar diliyle buluşturdum. Ellerimden biri tekrar saçlarıma çıkan ellerinden birine giderek onu tutup geri çekti ve birbirine geçmesini sağladı. Diğerini biraz daha aşağı indirerek göğsünü sıktım.

"Beyazıt, aklımı başımdan alıyorsun. Ah, Beyazıt..." diyerek adımı inlediğinde bir küfür savurdum. "Adım o güzel ağzına çok yakışıyor Mi Young." dedim boynunu emerken. Ama iz bırakmayacak şekilde emiyordum.

Aşağı inerek göğsünü ağzıma aldığımda birleşik olan ellerimizi ayırıp saçlarıma daldırdı hızla. "Beyazıt! Yavaş olmasana!" diye kızdığında güldüm ve göğsüne bir öpücük bırakarak doğruldum. "Güzelim, canını yakarım diye yavaşım." dediğimde sinirle omzuma vurdu. "Lanet herif."

Başını başka tarafa çevirdiğinde sırıttım ve eğilip ağzıma aldığım göğüs ucunu ısırdım. "Ah! Beyazıt amına koyayım senin." deyip saçlarımı çekiştirdiğinde güldüm ve alttan kahverengilerine baktım. "Ondanım yok ki güzelim." dediğimde beni yukarı doğru çekerek dudaklarıma kapandı tekrar.

Hiç yumuşak değildi. Hatta ısırıyordu öperken. Kesinlikle aklını başından almıştım. Geri çekilip doğruldum ve onu süzdüm uzun uzun. "İntikamımı alacağım, aklını başından alacağım. Göreceksin sen Beyazıt efendi." dedi sinirle. "Alırsın canımın içi." dedim göz kırparak ve üzerinden kalkıp bir kenara attığım tişörtlerimizden benim olanı üzerime giydim.

"Lanet herif, nefret ediyorum senden. Burada mı bırakırsın ya?" diye isyan ederken yaklaşıp onunkini de giydirdim. "Ben de istemiyorum ama dışarı çıkacağız hayatım." dedim. "Biraz daha durursak geç kalabiliriz.

"Nereye gidiyoruz ki?" diye sordu masumca. Siniri yok olmuştu. Gülümsedim ve yanağını öptüm. "Orası sürpriz."

Devam Edecek...
————————————————————
R. F.

𝙍𝙤𝙘𝙠 𝙉 𝙇𝙞𝙩𝙚𝙧𝙖𝙩𝙪𝙧𝙚 Where stories live. Discover now