- VI -

29 4 7
                                    

Sena'dan;

Gülümseyerek onlara baktım. "Hoş buldum, hepiniz çok sevimlisiniz." dedim sıcakkanlı bir şekilde. Mustafa kızararak gülümseyip bakışlarını kaçırırken Kemal Efe göz kırptı bana. Mert ise yanımıza gelip hâlâ bana sarılı duran Atlas'ı geri çekmeyi denedi.

"Biraz daha durayım lütfen, birazcık daha." diyen Atlas'a baktım onu kendimden ayırarak. Çok yorgun görünüyordu. "Atlas geberdi bence." dedi Kemal Efe. Mustafa da bize doğru gelip Atlas'ın saçlarını geri taradı eliyle.

"Git Atlas, çok zorladın kendini. Yarın gelme istersen, Mert alıp denemeyi sana getirir." dedi ilgili bir şekilde. Mert başını sallarken Atlas bir şeyler mırıldanmaya başladı.

"Sensiz ne yapardım bilmiyorum Mert. Her zaman yanımda oldun, her yerde olduğun gibisin, hem cüretkâr hem de biraz utangaç oluyorsun. Beni güldürdüğünde bir yanım hüzünle doluyor. Neden daha önce tanımamışım seni diye soruyorum o hüzne. He... Hepiniz, iyi ki... Varsınız." dedi ve başı tekrar eski yerine düştü.

Kısa bir süre kimse konuşmadı. "Ay kedi ya bu. Çok sevimli konuşuyor tipini yediğim. Evine bırakalım onu da iyice dinlensin." dedi Kemal Efe ona tatlı tatlı bakarken.

"Ben kendim de giderim. Siz zahmet etmeyin beni bırakmak için." dedim Atlas'tan geri çekilmeye hazırlanarak. Fakat o bana daha fazla sarılıp uykulu uykulu konuştu. "Beraber duralım gitme lütfen."

Ya kedi bu ya, bildiğin kedi! Tipe bak bayılacağım şimdi. Gülümseyerek onu kendimden uzaklaştırdım. "Dinlenmen gerek, hadi eve götürelim seni." dedim onu kaldırırken. Diğerlerine dönerek "Sizin gelmenize gerek yok, yeterince benimle uğraşıyorsunuz, siz de gidin dinlenin." dedi ve kolunu bana atarak benimle beraber çıktı.

İkimiz de sessizce yürüyorduk, konuşamayacak kadar yorgunduk. Ayrılacağımız yere geldiğimizde üzgün bir şekilde ona baktım. "Seninle kalmak için her şeyi yapardım." dedi tüm yorgunluğuna rağmen parlayan elalarıyla.

"Ben de öyle." dedim ve çalan telefonumu cebinden çıkarıp aramayı cevapladım. Kısa bir konuşmadan sonra ona heyecanla baktım.

"Annem bu akşam bir arkadaşında kalacağını söyledi, babam da yurt dışında çalışıyor burada değil. Abim de şehir dışında, yani beraber uyuyabiliriz." dedim gülümseyerek.

"Ben rüyadayım ya, bu gerçek olamaz." dedi o da en az benim kadar mutluyken. Kolumu beline sardığımda o da kolunu omzuma attı. "Hep ter koktun." dediğinde başımı iki yana salladım.

"Hiç kokmuyorsun, aksine çok hoş bir şey kokuyorsun. Ter bile koksan sana yine sarılırım." dedim ona karşılık olarak. "Sen neden bu kadar muhteşem birisin ki?" diye sorduğunda güldüm. Eritiyordum onu.

Anahtarımı cebimden çıkarıp kapıyı açtım ve beraber içeri girdik. Aç olup olmadığını sorduğumda sadece uyumak istediğini söyledi. Abimin odasına doğru giderken o da peşimden geliyordu.

"Burayı geldiğinde pek kullanmıyor. Rahatça uyuyabilirsin. Dolabında birkaç kıyafeti var onlardan giyersin." dedim ve ona döndüm.

"Ben seninle uyumak istiyorum." dediğinde tatlı tatlı bana bakmaya başladı. Şimdi ben sana nasıl hayır diyeyim ki? Zaten işimize geliyor bu heheh.

"O zaman üzerini değiştirip odama gelirsin." dedim ve kendi odama geçip hızlıca üzerimi değiştirdim. Kapıyı tıklatıp "Girebilir miyim?" diye sordu masumca.

Bu hallerine sırıtırken başımı salladım. İyi de o göremiyordu ki bunu. Girebileceğini söyledim kendime göz devirerek. İçeri girdiğinde bana sarıldı.

"Nasıl da özledim seni." dediğinde güldüm. "Daha demin beraberdik."
"Ben seni görmeyeli beş ay oluyor bir kere." dediğinde küçük bir kahkaha attım. Uykusu olduğu için böyleydi, çok sevimli duruyordu.

Kollarının arasından çıkıp yatağa yattım ve kenara kayıp ona da gelmesi için yer bıraktım. Yanıma kendini yorgunca bıraktı ve başı göğsüme düştü. Bir kolu beni sararken diğeri gelişigüzel bırakılmıştı.

Gözleri yavaşça kapanırken mırıldanarak konuştu. "Saçlarımla oynar mısın biraz?" diye sorduğunda "Elbette oynarım." dedim ve elimi saçlarına daldırdım. Çok güzeldi saçları. Bu kadar güzel olmak suç, bunu bilmiyor muydu bu adam?

Ben onu aklımda abartırken o bir şeyler söylemeye başladı. "Seni geçen yıl gördüm ilk. Arkadaşına heyecanlı heyecanlı nasıl bir öğretmen olacağını anlatıyordun. O an senden etkilendim. Aklımı başımdan aldın, öyle güzeldin ki seni hak etmediğimi düşündüm. Hatta seni unutmaya çalıştım bir yıl boyunca ama olmadı. Bana çarptığın gün anladım dayanamadığımı.

Mert'e anlatıyordum seni her gün, o da hep ilgiyle dinliyordu. Bir gün karşına çıkmam iyi bir fikir gibi geldi, bu fikri ondan almıştım. O her zaman en mantıklı olanımızdı. Bazen benden çok daha iyi kararlar verirdi. Neyse konumuz Mert değil, sensin." diyerek sırıttı.

Duyduklarım beni heyecanlandırmıştı, İkbal'e anlatıyordum nasıl bir edebiyat öğretmeni olacağımı, hatırlıyordum. Benden o kadar zaman etkilenmiş olması çok güzeldi. Tekrar konuşmaya başladığında dikkatimi ona verdim. Fakat kalbimi tekleteceğini hiç hesaba katmadan.

"Bana çarptığın gün karşına çıkmaktan vazgeçiyordum aslında. Sonra yarışmayı kaybettiğini duydum ve öfkelendim. Okumasam bile çok muhteşem olduğundan eminim. Yürürken bana çarptın ve o an fark ettim. Yağan yağmur bizim sinirimizdi. Gökyüzü de bizimle beraber sinirlenmişti. O an tekrar anladım benim için doğru kişi olduğunu. Ben Atlas Atakul, sen Sena Karakurt'u seviyorum."

Devam Edecek...
————————————————————
R. F.

𝙍𝙤𝙘𝙠 𝙉 𝙇𝙞𝙩𝙚𝙧𝙖𝙩𝙪𝙧𝙚 Where stories live. Discover now