- XVI -

24 4 16
                                    

Sena'dan;

Ellerinden biri yüzünü tutan ellerimin üzerine gitti. "Beni böyle gören tek sensin." dediğinde gülümsedim. "Ne güzel işte sadece bana kaldın." dedim göz kırpıp.

O da gülümsedi ve "Seni çok seviyorum." dedi. Dudakları benimkilere yavaşça kapanırken kollarını bedenime sardı. Birkaç saniye sonra ayrıldı. Hiçbir şey demeden birbirimize bakarken onu yakasından tutup kendime çektim.

"Yeter bu kadar masumiyet, gel buraya." dedim ve hızla dudaklarına kapandım. Ne cesaret varmış bende de! Üst dudağını emerken üzerime çıkıp saçlarımı dağıttı. Sikeyim bu kadar muhteşem olmamalı bu adam.

Nefes nefese geri çekildiğinde doğrulup yukarıdan bana bakmaya başladı. Bakışları dünyanın en muhteşem şeyiymiş gibi beni incelerken güldüm.

"Ne o? İnceleye inceleye bitiremedin." dedim gülerek. "Bu kadar muhteşem olmanın yasak olduğunu biliyorsun değil mi güzelim?" diye sordu tekrar üzerime eğilerek. Sen böyle konuşursan benim nefesim kesilir hayatımın aşkı.

Sırıttım ve "Yoo bilmiyorum, göstersene." dedim meydan okurcasına. "Hay hay efendim." dedi o da sırıtarak. Üzerimdekine eli giderken bana baktı. Başımla onayladım ve hafif doğruldum ona yardımcı olmak için.

Çıkarıp rastgele bir yere attığında altımda sadece sütyenim vardı. Hava sıcak diye onun üzerine direkt tişörtümü geçirmiştim. Bu hâlimi gördüğü an kesik bir nefes aldı.

"Sikeyim, bu ten, sen gerçek değilsin." dedi sinirle. Küçük bir kahkaha attım. "Gerçeğim hayatım." dediğimde "Gerçek olsan bu kadar muhteşem olmazdın." dedi sinirle. Tekrar güldüğümde nefesimi kesti.

Parmak uçları bedenimin üzerinde yavaşça, incitmekten kaçınır gibi dolaşıyordu. Şimdi ben sana nasıl hayran olmayayım ha? "Seni hakedecek kadar iyi biri değilim ben. Nasıl buldun beni?" diye sordu elini geri çektiğinde.

"Sana masumiyet yok dedim değil mi?" dedim ve hızla dikkati dağılmışken yerlerimizi değiştirdim. "Tamam tamam bie daha olmayacak." dedi hızlıca.

"Öyle bir şey yok, demeyecektin. Şimdi ceza sana." dedim ve dilimi boynunda gezdirdim ilk. Vanilya kokuyordu, çok sevimliydi. Elinin bana dokunacağını hissettiğimde geri çekilip iki elimi de onunkilere geçirip bastırdım ve üzerine eğildim.

"Bana dokunmak yok, sadece ben dokunabilirim sana." dedim gözlerine bakarak. "Ah, böyle ceza alacağımı bilseydim daha önce konuşurdum." dedi sırıtarak.

Tekrar öpmeye başladım onu. Aralık dudaklarımın arasından sızıp dilimi buldu ve onu okşadı. Bunun etkisiyle ellerim gevşerken elleri benden kurtuldu ve belime sarılıp beni kendine yasladı. Dili damağımı okşayıp tekrar dilimle oynayınca küçük bir inilti çıktı dudaklarımın arasından.

Nefes nefese geri çekildim ve üzerindekini tutup bir çırpıda çıkarıp attım. Gördüğüm manzara ile birlikte sertçe yutkundum. Siktir, hayali bile kurulamayacak kadar mükemmeldi. Aklım başımdan gidiyordu galiba.

"Hay sikeyim, heykel gibisin sevgilim. Hayal görmüyorum değil mi? Sensin bu gerçekten?" diye saçmalarken sırıttı ve "Neden kendin kontrol etmiyorsun?" diye sordu.

Gülümseyerek elimi tenine dokundurdum. Sırıtışı anında silinip gözleri kapandı. Vücudunda ellerimi gezdirirken yavaşça öptüm kalbinden. Heyecandan göğsü hızlı hızlı kalkıp iniyordu. Gülümseyerek yanağından öptüm.

"Tam bir kedisin, benim kedim. Sadece benim, başkasının bilmediği birisin sen. Her şeyinle bana aitsin. Üzgünüm ama seni kimseyle paylaşmıyorum." dedim ona sarılıp başımı göğsüne bırakarak.

Güldü ve o da bana sardı kollarını. "Ben de seni kimseyle paylaşmam, sadece gözlerin bile her şey değerinde. Kimse kaybolamaz mavilerinde, bana aitler. Bu küçük bedenin nasıl aklımı başımdan alsa bile gözlerine birkaç saniye bakmak başımı döndürmeye yetiyor." dedi eli saçlarımda sakince dolaşırken.

Dokunuşlarını çok seviyordum. Bana sanki kırılgan bir şeymişim gibi dokunuyordu. Nazik ve yavaş, ah Atlas ben sana aşık oldum ya guzum. Kelimeleri nefesimi kesiyordu. Her zamanki gibi mükemmeldi.

"Nasıl başarıyorsun sürekli mükemmel olup benim aklımı almayı?" dedim sahte bir sinirle. Güldüğünde eridiğimi hissettim. Bu küçük sesi herkesten saklamak istedim, bir kavanozun içine koyup saklamak.

"Bunu sana sormalı, bir şey yapmadan beni nasıl eritiyorsunuz madam?" diye sordu.
"Meslek sırrı beyefendi, söylemem." dedim ve ikimiz de güldük. Üzerimizi örttü ve üzerine iyice yerleştim.

"Seninle böyle kalmak çok güzel, daha sık yapalım bunu. Teninde yatmak çok güzel. Rahatlatıyorsun beni." dedim yanağımı ona sürterek. Güldü ve "Bana kedi diyorsun ama sen daha çok benziyorsun." dedi.

"Kedi değilim ben, Sena'yım. Atlas'ın Sena'sı hem de. Asıl kedi sensin sersem herif." dedim ona. "Ben iyi biri değilim o yüzden olamam, bunu sen de biliyorsun." dediğinde tekrar sinirlendim.

"Ya sen benim gözümden bir görsen kendini hayran olursun. Bırak kendine haksızlık etmeyi. Muhteşem ötesim, inan bana gerçek olamayacak kadar güzelsin." dedim ona başımı kaldırıp yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra.

"Pekala, daha fazla itiraz etmiyorum. İnatlaşmaya gerek yok. Hadi dinlen biraz. Benimle çok uğraştın, yordum seni güzelim." dedi saçlarından öperek. Gerçekten de yorgun hissediyordum, sanki tüm gün yürümüşüm gibi. Kokusunun da etkisiyle uykum geliyordu.

"İyi uykular güzelim." dedi saçlarımdan öperek. "İyi uykular." dedim ben de gülümseyip. Sıkıca sarılmıştım ona. Aklımda kurduğum bir sahne olabilir, belki de rüyadır. Kim bilir?

Devam Edecek...
————————————————————
R. F.

𝙍𝙤𝙘𝙠 𝙉 𝙇𝙞𝙩𝙚𝙧𝙖𝙩𝙪𝙧𝙚 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin