- II -

69 26 149
                                    

Sena'dan;

Duyduğum cümleler öyle güzeldi ki sırıtmadan edemedim. Sanki o da benden etkilenmişti. Öyleyse çok sevinirdim gerçekten. Nefes nefese durduğunda arkaya baktı.

"Atlattık galiba, korkudan az daha öbür tarafa gidiyordum." dedi nefeslerini yavaş almaya çalışırken. Ona güldüm ve hâlâ birleşik olan ellerimize baktım. Bir saniye, bizim ellerimiz ayrılmamıştı, yihuu yihuu!

İyi de heyecandan elim terliyor, lanet olsun. Asıl konuya odaklanarak sordum.

"Kimden kaçıyorduk?"
"Benim rakiplerimden. Bir yarışmada onların yerine biz birinci olduk, ondan beri sinir oluyorlar bana. Eh tabii çok yakışıklı olmam da sinirlerini bozuyor." dedi sırıtarak. Ben de güldüm ve kaşlarımı çatıp tekrar sordum.

"Biz derken?"
"Ha şey, benim bir grubum var arada konser falan veriyoruz."
"Ya çok güzel, görmeyi çok isterim." dedim heyecanla. Daha onu tanımasam da beni ona çeken bir şeyler vardı, çok hoş hissettiren bir şeyler.

"Yarın denemen bittikten sonra buraya gel ve gelmemi bekle, seni onlarla tanıştırırım." dedi o kalbimi tekleten muhteşem gülümsemesiyle. Saçları önüne düşmüş, eli elimde, başını eğmiş tatlı tatlı konuşuyordu.

Elimi saçlarına daldırma isteği beni çoktan sarıp sarmalamaya başlamıştı.

"Ne oldu?" dedi gülümsemesini bozmadan. Bir şey demedim ve isteğime daha fazla karşı koyamayıp elimi saçlarına daldırdım. Çok yumuşaklardı. Tam elimi geri çekip özür dileyeceğim sırada elimi tutup beni durdurdu.

"Lütfen devam et, çok güzel hissettiriyor." dedi mırıldanarak. Tam bir kedi gibiydi bu halleriyle. Benim de canıma minnetti zaten. Elimi tekrar dolaştırmaya başladım güzel saçlarında. Gözleri kapalı, elini elime geçirmiş ve sıkıca tutuyordu. Sanki bıraksa uçup gidecekmişim gibi.

Bir şey hissetmiş gibi tekrar gözlerini açtı ve yana doğru bakıp beni hemen kendine yasladı belime sardığı koluyla. Lanet olsun çok yakın, çok yakın! Çok güzel kokuyor, heyecandan ölüyorum!

İç sesimi susturup onun baktığı yere baktım, kaçtığımız kişiler bu tarafa doğru geliyordu. Kapüşonunu kapatıp ondan ayrıldım ve onlara kendimi gösterdim. Karanlık olduğu için ve arkada durduğu için tanıyamazlardı onu.

"Hey siz! Sevgilimle benim anımızı bozmaya utanmıyor musunuz?"
"Üzgünüz, sizi birilerine benzettik."
"İyi tamam, şimdi kaybolun. Yoksa sizin aklınızı alırım." dedim sinirli hâlime kötü bakışlarımı da ekleyerek.

Geri geri yürüyüp sonra hızla kaçarlarken ben de onun yanına geri döndüm. Kısa bir süre ikimiz de konuşmazken ben hafifçe güldüm. O da bana eşlik etti, gülüşlerimiz kahkahaya dönüştü.

"Kaçışları mükemmel ötesiydi." dedim kendimi zar zor durdurup.
"Evet evet, çok iyiydi." dedi o da gülümseyerek.

"Onlardan kurtulmama yardım ettiğin için teşekkür ederim Sena."
"Adımı nasıl biliyorsun?"
"Seslenmişti sana bir arkadaşın biz konuşurken, oradan aklımda kalmış."
"Ah evet doğru, senin adın neydi? Aklım gitti sormayı unuttum."
"Önemli değil, Atlas ismim."

Wuuw çok havalı. Atlas ve Sena... Eh, isimlerimiz pek de fena durmuyorlardı yan yanayken.

İç sesimi duymamazlıktan gelip tekrar ona baktım. Yine farklı bakmaya başlamıştı. Sen böyle yaptıkça ben eriyorum beyefendi bakma bana öyle güzel.

"Çok güzel görünüyorsun." dedi elinin tersiyle yanağımı hafifçe okşarken. Çok güzel hissettiriyordu gerçekten ama onun benden daha muhteşem göründüğü kesindi.

"Bu tenin, bu gözlerin, karakterin, hepsi ayrı muhteşem. Benden çok daha iyisin. Her zamanki gibi yine başkaları benden daha iyi." dedi sona doğru kısıklaşan sesiyle. Aynada kendine bakmıyor muydu bu adam? Ondan daha muhteşem birini daha tanıdığımı hiç sanmıyorum.

Yüzünü ellerimin arasına alıp yanaklarını okşadım. Tekrar gözleri kapanırken kendini sıktığını fark ettim.

"Kendini sıkmana gerek yok, benimleyken rahat ol lütfen." dediğimde sanki bunu bekliyormuş gibi ağlamaya başladı sessizce. Ama ben de ağlardım ki, güzel gözlüm benim.

"Ah kıyamam sana, içindekileri biraz anlatmak ister misin?" diye sordum. Ona biraz daha yaklaştım gözyaşlarını silerken.

"Bazen canım çok yanıyor, sanki... Sanki herkesten farklıymışım gibi hissediyorum. Farklı olduğum için de kimse beni önemsemiyormuş gibi geliyor. Biliyorum saçma ama... Elimde değil."
"Evet farklısın, çünkü ben senden daha muhteşem birini daha tanımadım. Seni kıskanıyorlar o yüzden de öyle davranıyorlar. Varsın kimse önemsemesin, ben yeterim sana hıh." dediğimde güldü.

"Özür dilerim, karşında ağladım. Dokunuşların öyle güzel hissettiriyor ki dayanamadım."
"Özür dilemene gerek yok ayrıca ağlayabilirsin, bu senin zayıf olduğunu göstermez." dedim.

Bakışlarını kaçırdığında güldüm bu haline. Tipini yediğimin çocuğu bu kadar sevimli olmasana! O da eşlik etti gülüşüme.

"Şimdi yapacağım şey için pişman olmadığımı bilmeni isterim." dedi gözlerime derince bakarken. Başını eğip dudaklarıma kapandı yavaşça. Şaşkınlıktan ve hayranlıktan kalbim tekliyordu, incitmekten kaçınır gibi nazikçe öpüyordu. Ona karşılık verdiğimde hızla beni kendisine yasladı. Hem hızlı hem nazik, vay anasını.

Nefes nefese geri çekildi ve yanağımı okşadı boştaki eliyle. "Bu anı öyle çok hayal ettim ki..." dediğinde anlamayarak ona baktım.
"Bu da ne demek?"
"Yarın öğrenirsin onu da, hava soğuk eve dön." dedi benden uzaklaşırken.
"Hoşça kalın genç hanımefendi." dedi omzunun üzerinden bana bakarak. Mükemmel ötesi görünüyordu öyle bakarken. Kesinlikle bir başyapıt.

Sonunda cevap vermek aklıma geldiğinde heyecanla karşılık verdim ona.

"Ho-Hoşça kalın genç beyefendi."

Devam Edecek...
————————————————————
R. F.

𝙍𝙤𝙘𝙠 𝙉 𝙇𝙞𝙩𝙚𝙧𝙖𝙩𝙪𝙧𝙚 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin